Güncelleme Tarihi:
Marulu çok severim. Özellikle de yaz aylarında. Buzdolabının sebzeliğinde soğumuş olan marul yaprağının üstüne limon sıkıp yemenin keyfine doyamam hiç. Manav, aldığım marulun ‘Yedikule’ olduğunu söylese de, doğru olmadığını düşünürüm. Çünkü artık surların dışındaki Yedikule bostanlarının yerinde yeller estiğini biliyorum. Yani bostan gitti, adı kaldı yadigâr.
Marulun içine acılı kısır koyup yemeyi de çok severim. Acıyla ekşinin aşkından doğan muhteşem bir lezzettir damağımı okşayan. Hele acısı sağlam bir çiğköfteyi, soğuk bir marula sarmalayarak yemenin verdiği hazzı anlatabilmek için kelimeler üstü bir boyuta geçmek gerekir. Acının yakıcılığı, marulun soğukluğu ve ekşinin damla damla lezzeti. Bir de bir yudum rakı varsa! Buyurun anlatın, anlatabilirseniz.
UMUDUN DEVAMI BU YAPRAKTA!
Son günlerde marul sevgimin üstüne bir takım soru işaretleri üşüştü. Buna da, ‘Metro Gastro’ dergisinde okuduğum Nazlı Pişkin’in yazısı neden oldu. Meğerse çıtır çıtır yediğim marulun ne marifetleri varmış! Eski Mısır’da marulun afrodizyak olduğuna ve üremeye yardım ettiğine inanılıyormuş. Ayrıca madencilerin koruyucu tanrısı Min’in tapınağına bol bol marul sunuluyormuş. Bunların tanrı Min’in cinsel faaliyetlerini yerine getirmesine yardımcı olacağı inancı yaygınmış.
Yahudilikte ise marul ilkbaharın, yaşamın yeniden canlanmasını ve umudun devamını çağrıştırdığı söylenir. Marulun marifetlerini okuyunca, yemekte ne kadar isabetli bir iş yaptığımı görüp sevindim. Meğerse erken sevinmişim. Yazının ilerleyen bölümlerinde okuduklarım ise karalar bürünmeme neden oldu. Nasıl olmasın ki!
SÜT ARTIRICI ETKİ
Antik Yunan’da marulun, Mısır’dakinin aksine cinsel gücü azalttığına inanılıyormuş. Marulun sapından damlayan sütün, onu kadınsı bir bitki yaptığı, bu nedenle de erkeklere pek faydası olmadığı kanısı oldukça yaygınmış. Hatta bilmeden afrodizyak bir yiyecek yiyenin, onun etkisinden kurtulmak için marul yemesi öneriliyormuş. Çocuğu olanlar sütlerinin artması için bol bol marul çorbası içerlermiş.
Antik Yunan’da marulun bu kadar aşağılanmasına pek anlam veremedim. Şairi, yazarı, felsefecisi bu yiyeceği kötülemek için adeta sıraya girmişler. İşte örnekleri: Yazar Euboulos’a göre, marul hem cinsel iktidarsızlığı hem de yaşam gücünün noksanlığını simgeliyor. Antikçağın ünlü hekimi Dioskorides ise marulun soğuk bir yiyecek olduğunu, bu nedenle ölümün soğuk yüzünü ve çürümeyi çağrıştırdığını öne sürüyor. Her şeye karşı olan Pisagorcular ise marulun, aşkın zevklerine duyulan arzuyu azalttığını öne sürüyorlar. Gel de işin içinden çık bakalım!
Sözün özüne gelirsek: Bir yanda marulun afrodizyak etkisi, diğer yanda seksten soğutan özelliği. Yemek veya yememek konusunda karar sizin. Ben hâlâ limonu sıkıp, çıtır çıtır yiyorum.
SOFRADAKİ HÜNERLERİ
Marulun cinsellikle olan ilişkisini bir kenara bırakıp gelelim sofradaki marifetlerine:
** Romalılara göre marul yemekten önce yenmeliymiş. Çünkü bu bitki, mideyi rahatlatıp, yemeğe hazırlıyormuş.
** Yunanlı gastronom Archestratos ise marulun yemekten sonra yenmesi gerektiğini savunuyor. Ona göre yemek bittikten, sempozyum başlamadan önce yenecek olan marul, alkolün etkisini azaltıyormuş.
** Romalılar, serinletici özelliğinden dolayı marulu hamamda yemeyi severlerdi. Marul o dönemde hamamlarda satılan yiyeceklerin arasında yer alıyordu. Marulun Anadolu’da, özellikle Burdur ve Afyon’da kadınlar hamamının en gözde yiyeceklerinin arasında yer aldığına bakılırsa, Roma geleneğinin hâlâ devam ettiği söylenebilir.
** Antik Romalı yazar Plinus ise sirkeyle karıştırılan marul sütünün ödemin tedavisinde, yapraklarının üstüne tuz ekilip ezilmesiyle elde edilen pürenin tendon kesikleri tedavinde çok iyi sonuçlar verdiğini söyler. Ayrıca, maruldan yapılan birtakım karışımların, diş ağrısına, bağırsak temizlemeye, öksürüğe çare olduğunu belirtir. Ünlü hekim, marul sütünün uyku verici, gaz giderici, sıcak vücudu soğutucu özellikleri olduğunu öne sürer.