Güncelleme Tarihi:
* Sağlıklı bir yaşam sürmek herkesin isteği ama mutluluk kelimesi insanları daha çok cezbediyor sanki. Kitabın ismini bu yüzden mi ‘Mutluluk Kürleri’ koydunuz?
- Evet çünkü mutluluğun ancak sağlıkla mümkün olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Düşünsenize, grip gibi basit bir hastalık bile sizi nasıl mutsuz ediyor... Mutluluk hem bedensel hem de çevresel olarak bir iyilik halidir. Ama Türkiye’de 10 yıl önce 14 milyon kutu antidepresan kullanılıyorken, geçen yıl bu sayı, neredeyse 60 milyon kutuya ulaştı.
Pakete girmiş her üründen uzak durun
* Mutsuz muyuz bu kadar?
- Mutsuz muyuz ya da daha mı çok antidepresan yazılır oldu? 30 yıl önce 30-40 çeşit psikiyatrik bozukluk vardı. Şimdi diyelim ki bir yakınınızı kaybedip yasa girdiniz; biraz uzun sürerse ona da ‘psikiyatrik bozukluk’ diyorlar. Kolesterolde de benzer şey. Mesleğimin ilk yıllarında 300 baremin üstü olanlara ilaç yazılırdı, bugün 200’ün üstüne yazılıyor. Barem her indiğinde, milyonlarca daha insan hasta sınıfına giriyor. Tıp bilimi, ilaç bilimine dönüştü. Doktorlar teşhis koyup ilaç yazsın, fazla bir şeyle meşgul olmasın isteniyor. O yüzden artık tıp fakültelerinde beslenme dersi yok.
* Nasıl yok?
- Hiçbir fakültede, tek bir saat bile beslenme dersi yok. Modern tıp ekolü “Beslenme bizi ilgilendirmiyor” diyor. Beslenme onların gözünde sadece obeziteyle ilgili bir durum, onları da diyetisyene gönderiyorlar.
* Mutluluk ve sağlık ilişkisini anlatırken ilk ele aldığınız konu tohumlar. Türkiye’de insanlar hangi tohumların kullanıldığını, kısacası ne yediğini biliyor mu?
- Çoğu bilmiyor. Avrupa Birliği Müktesebatı çerçevesinde gelen yeni yasayla, yerli tohumla tarım yapmanın önü kesildi. Devlet yerli tohumla üretim yapanlara teşvik vermiyor, bu tarım ürününü satmak da yasak. “Çiftçi kendi ihtiyacını karşılayacak kadar üretebilir” diyor. Tamam ama çiftçi para kazanmak için üretim yapar. Şu anda tarımımızın tamamı hibrit tohumla yapılıyor. Hibrit tohum, kısırdır. Bu sene ekersiniz ama seneye, o üründen alacağınız tohumla tekrar tarım yapamazsınız. Diyelim ki tarım ilacı vermek istemiyorsunuz. Ama vermek zorundasınız. Çünkü hibrit tohum ilaç olmadan ürün vermez. Tarım ilaçları, bitkilerin hormonal yapısına etki ediyor. Bu ilaçlarla yetişmiş ürünleri yersek bizim de hormonal sistemimizi etkiler. Türkiye’de insan gıdası olarak GDO’lu ürün yok ama hayvanlara GDO’lu yem yediriliyor. Bilimsel çalışmalar bu hayvanların etini tüketen insanların kanına GDO’lu DNA’ların geçtiğini gösteriyor. GDO’lu yem yiyen fareler, üçüncü nesilde tam kısır olmuş. İnsanlarda da geri dönüşsüz hasarlar kalabilir.
* Bunlardan nasıl korunacağız?
- Markette ne satılıyorsa herkes ona razı oluyor. Kesinlikle olmayın! Bu memlekette herkes bir ev, araba sahibi olmak için deli gibi çalışıyor ama daha iyi, daha temiz gıda için uğraşan neredeyse yok. Kasaba, markete gittiğinizde alacağınız ürünün ayrıntılarını öğrenin, sorgulayın. Merada yayılmış hayvanın etini, yerli tohumla üretilmiş sebze-meyveyi isteyin. Siz ısrarla talep etmezseniz hiçbir şey değişmez, kimse kendiliğinden önünüze getirmez. Fast food sadece hamburger, pizza değil; pakete girmiş her üründen uzak durun. Evde yoğurt mayalayın, turşu ve sirke kurun. Tencere yemeği pişirin. Genç hastalarım, “Çalışıyoruz, eve pizza söylüyoruz” diyor. Böyle yaşayıp ondan sonra şikâyet etme hakkınız yok. İnsanlar yedikleriyle sağlıkları arasında bir ilişki olduğunu kavrayamıyor. Eskiden pikniğe gidip top oynarken şimdi AVM’lerde hamburger kuyruğundalar. Türkiye’de erişkin nüfusun yüzde 50’sinden fazlasında diyabet ve gizli şeker var; dehşet verici!
Tam tahıllı ekmek, çay şekerinden daha kötü
* Tam tahıllı ekmeğin kan şekerimizi çay şekerinden daha hızlı bir şekilde yükselttiğini söylüyorsunuz. Ekmeğin masumu bu ekmek değil miydi?
- Çay şekerinin glisemik indeksi 59, tam buğday ekmeğininki 72. Harvard’ın 1980’lerin başında çıkardığı ‘sağlıklı beslenme piramidi’ nedeniyle tam tahıllının sağlıklı olduğuna dair bir inanç var. Piramidin tepesinde yağ var, “Yemeyin, damarları tıkıyor” dediler. Bunun yanlış olduğu ortaya çıktı. Piramidin en altında da tam tahıl grubu var, “Günlük kalorinin yüzde 60’ını tam tahıldan alın” dediler. Tam tahıl yemeye başladık, obezite ve diyabet patladı. Tahıl, karbonhidrattır; üstelik içinde glüten var. Toplumda glüten intoleransı patladı. Diyabet hastalarına şekeri yasaklıyorlar, doğru. Ama tam buğday ekmeği yediriyorlar. Çok vahim.
* Beyaz ekmeğin sağlıksız olduğunu hemen herkes biliyor. Ama kimse vazgeçemiyor. Neden?
- Çünkü buğdaydaki ekzorfinler, morfin bağımlılığına benzer bir bağımlılık yapıyor. Üstelik sizi asıl acıktıran ekmektir. Bir ekmek yeseniz bile, iki saat sonra acıkırsınız. Halbuki bol tereyağlı, kavurmalı iki yumurta yapıp ekmeksiz yerseniz saatlerce acıkmazsınız.
* Tahıl grubundan arada bir neye izin verirsiniz?
- Yerli tohumla üretilmiş makarna, siyez buğdayı ya da kavılcadan yapılmış ekmeği yiyebilirsiniz. Karbonhidratı yok denecek kadar az tüketmek gerek. Çünkü bugün en tehlikeli hastalık kanser değil, diyabet.
10 SÜPER BESİN
1 - Zeytinyağı: Salatada, yemekte kullanmakla kalmayın; güne küçük bir bardak soğuk sıkım içerek başlayın.
2 - Sarmısak: İçindeki aktif maddeleri çıkarıp şifalı etkilerinden faydalanmak için döverek tüketin.
3 - Brokoli: Buharda, sadece birkaç dakika pişirin. En etkin şekilde faydalanmak istiyorsanız çiğ yiyin.
4 - Bamya: İçeriğindeki lektin maddesi meme kanseri hücrelerini intihara sürüklüyor. Haftada en az iki defa yiyin.
5 - Alıç: Bulgular alıç ekstresinin kalp yetmezliği için kullanılan bir ilaçla benzer etkiye sahip olduğunu gösterdi.
6 - Ceviz: Kabuklu satın alıp yemeden hemen önce kırın. İçindeki değerli aktif maddelerin etkinliği böyle artar.
7 - Arı poleni: İlk günler bir çay kaşığı kadar tüketin, dozu yavaş artırın. Sıcak süte katmayın; etken maddeler bozulur.
8 - Avokado: Organik beslenmeye özen gösteriyorsanız bilin: Tarım ilaçlarından en az etkilenen besinlerden biri.
9 - Susam: Yüksek tansiyonu düşürmede etkilidir, meme kanserine karşı korur, kan şekerini dengelemeye yardımcı olur.
10 - Enginar: Çok değerli; antioksidan kapasitesi en yüksek sebzeler arasında ilk 10’a giriyor.