Güncelleme Tarihi:
Esrar, kokain, eroin ve sentetik uyarıcı metamfetamin (met) gibi maddeler beyin işlevlerini ve düzenli çalışmasını bozuyor. Prof. Dr. Derya Uludüz “Bunları kullanmak kısa süreli kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor. Ama sonra motivasyon ve enerjinizi tamamen yok ediyor. Beyin hücrelerinize zarar vererek beyinde küçülmeye ve ilerleyen dönemlerde ciddi hafıza sorunlarına neden oluyor” diyor. Hafta başı Bağcılar’da yaşanan olay ‘bağımlılık’ konusunu tekrar Türkiye’nin gündemine taşındı. ‘Madde bağımlılığı’ mevzusunun ne kadar büyük bir tehdit olduğunu çok acı bir şekilde bizlere yeniden hatırlattı. Bağımsız Yaşam Derneği (BAYDER), bağımlılık danışmanı Yücel Kuran “Resmi rakamlara göre ülkemizde 3 milyon, gayri resmi olarak 8-9 milyon bağımlı var. Ne yazık ki bunun yüzde 95’i genç nüfus. Met kullanımı ülkemizde yaklaşık 3-4 yıl önce yok denecek kadar azdı, son 1 yılda 5 kat artış gösterdi” diyor.
Çocuğumuzun bir bağımlı olup olmadığını nasıl anlarız?
‘Temizlik alışkanlıkları değiştiyse...’
*Çocuğun uyuşturucu kullandığını kıyafetlerinin ya da nefesinin kokusundan, bazı fiziksel belirtilerden veya bu belirtileri saklamaya çalışma davranışından, görünüşündeki farklılıktan, sosyal çevresinden, sağlığının kötüye gitmesinden ve temizlik alışkanlıklarının değişmesinden anlayabiliriz.
*Çocuğun aile ve kardeşlerle vakit geçirmekten vazgeçip odasında tek başına kalması, ebeveyniyle iletişim kurmak istememesi, okula ilgisinin azalması ve duygu durumundaki değişiklikler, psikolojik bir problemin göstergesi olabileceği gibi madde kullanımına işaret edebilir.
*Beyin görüntüleme çalışmaları, metamfetamin kullanımının beyindeki ‘ödül’ sisteminde ve beynin duygularla ilişkili alanlarında yapısal ve işlevsel değişikliğe yol açtığını ortaya çıkarmıştır.
*Birçok ilaçta olduğu gibi, tekrar tekrar alındığında metamfetaminin keyif verici etkilerine karşı tolerans gelişir. Bu sebeple de kullanıcılar dozu ve sıklığı zamanla arttırır.
*Metamfetamin yoksunluğu depresyon, anksiyete, yorgunluk ve ilaca karşı yoğun bir istek duymaya sebep olur.
*Uzun süreli metamfetamin kullanan kişiler, anksiyete, kafa karışıklığı, uykusuzluk, duygudurum bozuklukları yaşarlar ve şiddet içeren davranışlar sergilerler. Ayrıca kullanımın sebep olduğu paranoya, görsel ve işitsel halüsinasyonlar, sanrılar, psikotik semptomlar, kişi metamfetamin kullanmayı bıraktıktan sonra bile bazen aylar ve yıllar boyunca yaşanmaya devam edebilir.
*Beynin hafızayla ilgili alanlarında küçülmeye yol açtığı için hafıza problemlerine sebep olur ve yine fizyolojik değişiklikler sonucu kişinin davranışlarını kontrol etmesini gittikçezorlaştırır.
*Madde bırakıldıktan en az 12 ay sonra bağımlılığın düzeldiğinden bahsedilebilir. Ama bağımlılık iyileşme ve tekrarlama dönemleriyle seyreden bir hastalıktır. Bir yıldan sonra da yinelenebilir. Bu nedenle uzun süreli gözlem, tedavinin başarısını arttırır ve tekrar kullanmayı önleme açısından önemlidir.
*Kişi bağımlı olduğu maddeyi bıraktıktan sonra, bağımlılıkla ilişkili veya ilişkisiz birçok başka ruhsal ve sosyal sorunla mücadele etmek durumunda kalır. Bu süreç o yüzden zorlayıcı olabilir.
*Madde kullanımı ve bağımlılığı için efektif, bütüncül bir psikiyatrik tedavi planı olması zorunludur. Bu bir uzman ekip işidir. Bağımlılık birçok farklı boyut içerdiği için tedavide multidisipliner bir çalışma şarttır. Psikiyatrın yönettiği ekipte, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, sanat terapisti, spor uzmanı, hemşire, hasta bakıcı, aile ve yakın çevreden kişiler yer almalı. Buna ek olarak okullardaki rehber öğretmenlerle veya diğer bağımlı kişilerle işbirliği yapılması gerekebilir. Bazen tanı ve tedavinin kontrolü için madde tarama testleri, çocuğun detoksu ve tedavisini sürdürmesi için psikiyatri servisinde yatışı gerekebilir.
*Madde kullanan çocuktaki ani sinirlenmeler ve artan öfke gibi değişiklikler hem ebeveyn hem de kardeşlerin onunla iletişim kurmasına engel olabilir. Bu da anne-babanın ve kardeşlerin bağımlı olan çocuğu kaybediyor gibi hissetmelerine, kaygı seviyelerinin de yükselmesine sebep olabilir.
*Ailede madde bağımlılığının olduğunu görmenin kardeşler açısından bir başka boyutu daha vardır: Kişinin madde kullanımına yatkınlığı genetik faktörlere bağlı olabilir. Dolayısıyla kardeşinin madde bağımlısı olduğunu öğrenen kişi kendisi için endişelenmeye, korkmaya başlayabilir. Bazı kardeşlerdeyse ebeveynini hayal kırıklığına uğratmamak için mükemmeliyetçilik ortaya çıkabilir, kendilerine baskı yapmaya başlayabilirler.
*Ailedeki bir kişinin madde kullanımının tüm aileyi etkilediği doğrudur ancak kişiye yardım için ailenin büyük bir önemi olduğu yadsınamaz. Üstelik bu yalnızca ebeveynler için geçerli değildir. Araştırmalar kardeşlerin desteğinin de madde kullanımı tedavisinde etkili olduğunu göstermiştir.
“Uzun süre metamfetamin kullanan kişiler anksiyete, kafa karışıklığı, uykusuzluk ve depresyon yaşar.”
‘Yemek, uyku, seks ve egzersizden zevk alma yeteneğini yok eder’
Prof. Dr. Derya Uludüz, nörolog
*Bağımlılık yapabilecek ilaçlar etkisini, sinir hücrelerindeki nörotransmitterlerin bilgiyi işleme biçimini değiştirerek gösterir.
*Beynin işleyişindeki bu değişiklikler, ‘kompülsif’ (takıntılı düşünceler) bir şekilde madde kullanım isteğine yol açar ve bağımlılık geliştirir. Aynı zamanda öğrenme, hafıza ve muhakemeyle ilgili kalıcı sorunlara yol açar.
Beynin madde kullanımından etkilenen 3 ana bölgesi mevcuttur:
Bazal ganglionlar: Ödül mekanizmasının önemli bir parçasını oluşturur, alışkanlıkların gelişmesinde rol oynar.
Amigdala: Bağımlılıkta ve geri çekilme sırasında stres ve endişe duygularında etkindir.
Prefrontal korteks: Karar verme ve dürtü kontrolü gibi daha yüksek bilişsel işlevler için gereklidir.
*Maddeler bu alanlara müdahale ederek güçlü bir bağımlılık yaratır ve zamanla beynin yemek, uyku, seks veya egzersiz gibi doğal ödüllerden önemli ölçüde zevk alma yeteneğini yok eder.
*Kişinin düşünme, problem çözme, plan yapma, sosyalleşme, duygusal yanıt ve dürtülerini kontrol etme yeteneğini bozar.
*Prefrontal korteks beynin tam olarak gelişen son kısmı olduğundan bu maddeleri kullanan ergenler ve gençler, yetişkinlere göre çok daha fazla risk altındadır; kalıcı olumsuz etkiler yaşayabilirler.
*Bağımlılık yapan maddeler dopamin salımını tetikler. Dopamin dalgalanmaları beyne bir aktivitenin hatırlanması gerektiği sinyalini verir ve tekrarlanmasını kolaylaştırır. Örneğin, bir kişi güzel bir yemekten hoşlanırsa beynin o yemeği tekrar yemeyi hatırlaması için küçük bir dopamin dalgalanması yeterlidir.
*Kişi bu maddeyi ilk kez kullandığında bu bir seçimdir. Beyin işleyişi değiştikçe ve bağımlılık ortaya çıktıkça kişinin kullanımlarını kontrol etme yeteneği azalır.
*Beynimiz bizi iyi hissettiren deneyimleri tekrarlamamızı sağlamak üzere yapılandırılmıştır. Bağımlılık yaratabilecek bu maddeler beynimizin ödül sistemini hedef alır. Dopamin salgılanması yoğun bir zevk hissini tetikler.
*Kişi daha çok zevk almak için bu maddeleri almaya devam eder. Zamanla beyin ekstra dopamine alışır. Bu nedenle aynı iyi hissi elde etmek için daha fazla madde almak gerekebilir.
*Her insanın vücudu ve beyni farklıdır. Bazıları ilk denediklerinde bu hissi sever ve daha fazlasını ister. Diğerleri bundan nefret eder ve bir daha asla denemez. Uyuşturucu kullanan herkes bağımlı olmaz. Ama her yaşta ve herkesin başına gelebilir.
‘Öfke patlamaları, melankolik ruh hali...’
Yücel Kuran, Bağımsız Yaşam
Derneği (BAYDER), bağımlılık danışmanı
*Bağımlı birey madde kullanmadığı zamanlarda gergin ve melankolik bir ruh halinde olur. Bu durum tekrar kullanana kadar devam eder çünkü beyin madde kullandığı zamandaki haz ve mutluluğun yoksunluğunu çeker.
*Çocuğun madde bağımlısı olup olmadığını kesin bir şekilde anlamak gerekiyor. Bağımlı olan çocuk çok para harcamaya başlayacaktır. Eve geç gelmeler, ani öfke patlamaları, kilo kaybı, gözlerde kızarıklık, bazen çok uyku, bazen uykusuzluk, iştahsızlık, bulantı, kusma gibi belirtiler olur.
*Madde bağımlılığının sonunda üç ihtimal var: Bağımlılığın getirdiği fiziksel ve psikolojik sorunlar sonucu hastane, bağımlılığı nedeniyle işlediği suçlar yüzünden cezaevi ya da ne yazık ki ölüm…
*Maddeyi bırakmak kadar madde bağımlısı birinin ebeveyni olmak da çok zordur. Çünkü aile bağımlı bireyin problemleriyle ilgilenirken bazen diğer kardeşleri unutabilir. Bazen de diğer kardeşler bu duruma özenip bağımlılık yolunu tercih edebilir.
*Şimdilerde birçok aile “Çocuğumla arkadaş gibiyim” diye övünüyor. Bu güzel elbette ama bunun bir sınırı olmalı. Orta yolu bulmak gerekiyor; ne bir yabancı gibi ondan uzak durup çocuğu sevgisiz bırakmalı ne de çok yakın olmaya çalışıp onun saygı sınırlarını aşmasına izin vermeli.
* Resmi rakamlara göre ülkemizde 3 milyon, gayri resmi olarak 8-9 milyon bağımlı var. Ne yazık ki bunun yüzde 95’i genç nüfus. Met kullanımı ülkemizde yaklaşık 3-4 yıl önce yok denecek kadar azdı, son 1 yılda 5 kat artış gösterdi. Bu madde Türkiye’ye İran’dan giriyor. Sınır şehirlere çok fazla operasyon düzenleniyor ama buralarda gençler bunu parklarda dahi içiyor.