Güncelleme Tarihi:
Fatih Terim’in Alaçatı’da damatlarıyla mekân bastığı haberini okuduğumda aklıma gelen ilk şey “Acaba damatlar ona ne diye hitap ediyor?” oldu. Hocam mı diyorlar? Fatih Hoca mı? Reis? Ya da baba? Kesin baba diyorlardır...
Bu hadisenin başka noktasıyla ilgilenmedim çünkü artık böyle şeylere sadece gülüyorum. Biraz da alışkanlık kazandık galiba. Türkiye’de her hafta Sevan Nişanyan’ın meşhur kavanozu gibi üstümüze bir adet maçoluk gösterisi, bir adet erkeklik şovu, bir adet böğürtü mutlaka boca ediliyor. Ülkemizde düzenli yükselen değerlerden biri de bu: Erkeklerin güç gösterisi ve statü kavgaları.
Henüz birkaç hafta öncesinde Arda Turan’ın maçoluk şovuna şahit olduk. Uçakta gazeteci boğazladı. Her sahnenin bir seyirciye, her dramanın da yardımcı erkek oyuncuya ihtiyacı vardır. Nasıl Terim’in yan oyuncuları damatlarıysa, Arda’nınki de Burak Yılmaz ve Caner Erkin’di. Biraz daha eskiye gidersek Ozan Güven’in histerik çıldırışını unutmak ne mümkün? O sahnenin yardımcı oyuncusu ‘Kaynanalar’daki Timurlenk’in performansı zayıf kaldı ama.
Etrafımız bunlarla çevrili; maalesef bu bir Türkiye gerçeği. Terim zaten kendi özelinde tam bir Türkiye yansıması, minyatür bir Türkiye gibi değil mi? ‘Miniaterim.’ Ülkemizdeki mevcut güzelliklerin hepsi tek bir bedende canlanmış gibi. Futboldan jantiliğine her şey... O yüzden Türk Milli Takımı’nın başına ondan daha uygun birini düşünemiyorum ki futboldan pek anlamam. Ama yetkililerde pek düşünemiyor galiba, o yüzden üç yüz yıldır falan takımı o yönetiyor. Erkek modasını da o belirliyor. Kaza eseri bir dönem İtalya’da bir takımın başındayken giydiği abartılı janjanlı kıyafetlerin yansıması şimdi açık mavi, yelekli, aşırı dar paça takım elbiseler olup, bir nargileyle birleşerek tüm Huqqa erkeklerinin üstüne yerleşti.
Bu erkeklik şovu sınıfsal da değil. Sokakta da en ‘çaça’ mekânda da karşınıza çıkabiliyor. Erkek olmakla ilgili bir şey sadece. Çok ilkel bir dürtü olduğuna inanıyorum bunun. Alfa erkeklik: Sürünün en güçlüsü ve lideri olabilmek. Nasıl köpekler kendi alanlarını işeyerek belirliyorsa, kimisi de kebapçıyla burgerci arasına bambu çit gererek yapıyor.
Maçoluk çılgınlığında ünlü örneklerimizin diğerlerinden tek farkı, sadece arkalarına sığındıkları bir kartvizit, yaptıkları her şeyi kapatan şöhret ve toplumun diğer alfa adaylarından aldıkları bol alkış. Terim’in kartvizitini ondan çektiğimizde geriye ‘Fatih’ adlı bir adam, Arda Turan’dan alkışı kestiğinizdeyse ‘Bayrampaşalı Arda’ kalıyor sadece. Gerisiyse çok tanıdık simalar. Memleketimizin yüzbinlerce kıraathanesine yayılmış ya da metroda bacaklarını toplamadan oturma eğitimini tamamlayamamış milyonlarca erkek...
Bir restorana girer girmez sen daha ayakta beklerken masaları birleştirmeye çalışan, tuvaletlerin kapısında helaline zeval gelmesin diye dikilen, sevgilisine kazayla çarptığında olay çıkaran, vejetaryenlerle dalga geçen, veganlara cüzzamlıymış gibi davranan, şort giyen kadını yumruklayan, namusunu korumak için çekip vuran, bir tribünde buluşup kadın cinsel organını ‘koymak’ fiiliyle birleştirip kelimelerinin arasına sıkça yerleştiren, ‘i..e’ kelimesini hakaret olarak ciyak ciyak kullanan erkekler... Peki neden böyleler? Cevabı çok basit aslında çünkü türlerinin sonu geliyor. ‘Homo erectus’ oldukları dönemden beri böyleler. Erekte olup ayağa dikildiler ve orada kaldılar. Dünya bambaşka bir yere evrildi ama onlar hâlâ aynı ilkelliklerindeler. Ve içgüdüsel olarak bunu hissediyorlar. İnsanlar şiddetin, maçoluğun karşısında nasıl duracaklarını öğrendikleri andan itibaren işleri bitti aslında. O yüzden sesleri çok çıkıyor, fırsat buldukları her anda maçoluklarını haykırıyor, hâlâ kabadayılıkla işleri yürüteceklerini sanıyorlar. Orantısız zekânın karşısında duramıyor, mizahın, nezaketin yanında ne yapacaklarını bilemiyor, hâlâ kendilerine ait bir sınır belirlemek için dövüşüyorlar. Bırakalım biraz daha dövüşsünler, erkeklik haykırsınlar, bu son zamanlarının tadını çıkarsınlar. Sonları geliyor çünkü. Onlara sinirlenmeyin ya da şaşırmayın. Gülüp geçin.