Güncelleme Tarihi:
Bundan yaklaşık sekiz yıl önce ülkemizin leoparla ilgili ilk çalışmalarını yapan ekibin bir parçasıydım. Leoparın yaşadığını düşündüğümüz alan terör bölgesiydi. Fotokapan (hareket sensörüyle çalışan kamera) kurulması için yetkililerden izin almak gerekiyordu. Uzunca bir bekleyişten sonra izin çıkmıştı. Dünya çapında bir biliminsanı olan, şimdilerde Oxford Üniversitesi’nde büyük kedileri araştıran Özgün Emre Can’la gitmiştik bölgeye. Plan basit görünüyordu: Geçtiğini düşündüğümüz yerlere kameraları kuracaktık. Fotokapanlar önünden geçen her canlının fotoğrafını çekecekti. Evdeki hesap buydu. Ancak çarşıya uymadı. Alana vardığımızda avcıların önden gelip bizden daha fazla sayıda fotokapan kurduklarını gördük. İşin içinde avcılıkla birlikte bilim, azim, kararlılık; ne arasak vardı. Neyse ki
o çalışmalarımızdan bir sonuç çıkmadı, leopar yüzünü göstermedi. İyi ki de göstermedi. Çünkü bizim yapmaya çalıştığımız şeyin de egosantrik tarafları yok değildi. O canlıyı görmeden de öldürülmemesi için gerekli önlemleri alabilirdik.
Anadolu Parsı ilk kez canlı olarak görüntülendi
Ve bir gizem aydınlanıyor...
Geçen hafta Doğa Koruma ve Milli Parklar Av Yönetimi Daire Başkanlığı, Koruma Kontrol Şube Müdürlüğü’nde görevli teknik personel Sait Karaman tarafından bir leopar ilk kez canlı olarak görüntülendi. Biliminsanları fotoğraftaki canlının leopar olduğu konusunda hemfikir ancak daha net gözleme ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek. Leoparın görüntülendiği yer açıklanmıyor. Böyle de olmasında fayda var. “Anadolu’nun son leoparını vurdum” diye hava atacak birçok avcı olacağını tahmin etmek zor değil. Şimdi soru şu: Bu karizmatik canlıyla ne yapacağız? Leoparı saklasak da mı korusak yoksa saklamadan mı? Gönül isterdi ki ne o bizden saklansın ne de biz ondan saklanalım ama mevcut şartlar buna izin vermiyor. İnsanlar geniş bir alana yayıldıkça yaban hayatı giderek daha dar bir alana sıkışmak zorunda kalıyor.
İnsanların yaşadığı alanlara yöneliyorlar
Oldukça çevik olan Anadolu Parsı bir etobur. Geyik, yaban domuzu ve küçük memelilerle besleniyor. Boyu 200–250 cm, ağırlığı dişilerde 35–50 kg, erkeklerde 45–70 kg civarında. Yaklaşık ömrü 20 yıl. Anadolu Parsı, Doğu Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde, daha çok ormanlık ve dağlık alanlarda yaşadı. Doğal yaşam alanlarının ve av kaynaklarının azalması parsları insanların yaşadığı yerlere yönlendiriyor ve bu da genellikle vurularak ya da zehirlenerek öldürülmelerine yol açıyor.
İran Parsı’nın bir alttürü
Anadolu Parsı’nın, Ortadoğu ve Batı Asya’da yaygın olan İran Parsı’nın (Panthera pardus saxicolor) Anadolu’da yaşayan bir alttürü olduğu düşünülüyor. Uzun süre ayrı bir pars alttürü olarak kabul edilmiş ve ‘Panthera pardus tulliana’ adı verilmiş olsa da araştırmaların bu türün diğer Batı ve Orta Asya türlerinden çok az farklılık gösterdiğini kanıtlaması üzerine İran Parsı alttürlerine eklenmesi görüşü ağırlık kazandı.
Pars pars olalı böyle düşman görmedi
* Hiçbir avcı bu türün nesline Mantolu Hasan’ın verdiği zararı veremedi. İzmirli avcı Hasan Bele 1930-1950 yıllarında tek başına yaklaşık 20 panteri öldürdü.
* 17 Ocak 1974’te Ankara-Beypazarı civarında öldürülen parsın, türün son örneği olduğu düşünülüyordu ancak 2000’lerde, birkaç yılda bir çıkan ‘Anadolu Parsı öldürüldü’ haberleri sayesinde hayvanın neslinin tükenmediği anlaşıldı.