Güncelleme Tarihi:
Dakiklik özellikle şehir hayatında bazen imkânsız olabiliyor fakat yine de birçoğumuz genellikle randevularımıza sadık kalmaya çalışıyoruz. Söz verdiğimiz saatte orada olmazsak bu durumun işimizi veya ilişkilerimizi etkileyeceğinin farkındayız. Fakat hepimizin etrafında sürekli bizi bekleten birileri de var ve bu kişilerle program yapmak çok zor. Acil işi çıktığı için, hasta olduğu için veya trafik yüzünden gibi hep bir bahaneleri oluyor. Oysa randevularına hep geç kalan kişiler daha çok kendilerini sabote ediyorlar. Kişisel ilişkilerine zarar verme eğilimindeler ve stres düzeyleri daha yüksek. Çok kaba ya da aşırı tembel değillerse hep geç kalmalarının mantıklı bir nedeni de olmalı.
Psikoterapist Dr. Feyza Bayraktar’a ve uzman psikolog Ayben Ertem’e bu durumun altında yatan nedenleri sorduk.
SEBEPLERİ NEDİR?
‘Kültürel farklar etkili olabilir’
◊ Almanlar bir yere daha erken gitmeyi tercih ederken Amerikalılar dakik olmak ister. Güney Avrupa ülkelerinde ya da Ortadoğu’da geç kalmak Batılı ve gelişmiş ülkelere kıyasla daha kabul görür. Bir yere zamanında varmak ya da geç kalmak gibi davranışlarımızı aileden veya içinde olduğumuz toplumdan öğrenebiliyoruz. Dolayısıyla zaman kültürden kültüre farklı algılanabiliyor.
◊ Hiperaktivite-dikkat bozukluğu, yani organize olamama ve pasif agresif defanslar, yani bir yere gitmek istememe geç kalmanın nedenleri olabilir. Bir kişi depresyondaysa genellikle daha ağır hareket eder, bir şey yapmak için motivasyonu düşüktür. Bu
yüzden de gecikme olasılığı daha yüksektir.
◊ İlgi çekme ihtiyacı da insanın bu davranışı sergilemesine yol açabilir. Bir toplantıya son giren olmak ve insanların dikkatini bu şekilde çekmek alışkanlık haline gelebilir.
◊ Bazı insanların farklı bir zaman yönetimi biçimi vardır. Aslında onlar kısa bir süreye çok fazla iş sığdırmaya çalışırlar ve yetiştirebileceklerine dair gerçekçi olmayan bir beklenti içine girerler. Sonuç olarak bu işlerin hiçbiri yetişmez. (Feyza Bayraktar)
ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
‘İleriye yönelik bellek sorunları olabilir’
◊ Araştırmalara göre her toplumun yüzde 20’si zamanlama problemi yaşıyor. Bu insanlar kaba ya da tembel oldukları için yapmıyorlar bunu. Araştırmalara göre zamana bağlı ileriye yönelik bellek sorunları olabilir, kişilik özelliklerinden kaynaklanabilir ya da beyinlerinin nöral yolları aynı şeyi defalarca yapa yapa otomatikleşebilir.
◊ Freudyen yaklaşımdaki biliminsanları kendine zarar verme eğilimi olan nörotik kişiliklerin zaman yönetimi ve planlamada sorun yaşadığını ya da gelişimsel süreçte problemleri olduğunu söylüyor. Kişilik özelliklerine göz atarsak mükemmeliyetçiler bir işi yaparken onu en iyi şekilde bitirmeye odaklandıklarında bir başka işe geçmekte zorlanabiliyorlar.
◊ Zamanı iyi kullanamamak hem çalışanlar hem de öğrenciler için bir sorun ancak geç kalmanın çevresel sebeplerden kaynaklanabileceğine dair araştırmalar da var. Kanada’da McGill Üniversitesi’ndeki bir çalışmaya göre yol uzunluğu veya hava durumu gibi faktörler bir süre sonra zaman yönetiminde sorunlara neden oluyor. Çünkü kişinin enerji seviyesini etkiliyor.
◊ Çoklu görevlerin altından kalkmaya ya da herkesi memnun etmeye çalışanlar da zaman yönetiminde problem yaşıyor. San Diego Üniversitesi’nde 181 tren operatörüyle yapılan araştırmada aynı anda birden fazla işe girişen ve insanlarla bağlantıda olan operatörlerin işe daha geç gittiği bulunmuş. (Ayben Ertem)
NE YAPMAK GEREK?
‘Onlara yaptırım uygulayın’
◊ Yazar Grace G. Pacie bu konuda bir kitap yazdı. Kendisi gibi zaman yönetiminde sorunu olanlara ‘zaman bükücü’ diyor. Kitabın adı da ‘Geç!: Neden Geç Kaldığımıza ve Bunu Nasıl Değiştirebileceğimize Dair Bir Zaman Bükücünün Rehberi’ (Late!: A Timebender’s Guide to Why We Are Late and How We Can Change). Bahsettiği en önemli konulardan biri arkadaş ya da aile grubuna devamlı geç kalan insanların bir yaptırımla karşılaşması gerektiği. “Kendinize en fazla ne kadar bekleyebileceğinize dair bir zaman aralığı belirleyin, daha sonra da kalkıp gidin” diyor. Sizin zamanınız da kıymetli. “Bir sonrakinde saatinde gelecektir” diye de ekliyor.
◊ Burada önce problemin neden kaynaklandığını tespit edip ona göre bir plan yapmak gerekir. Eğer ortada bir hiperaktivite-dikkat bozukluğu varsa onun tedavisine yönelik bir aksiyon almak gerekir. Bu bir kişilik özelliği mi yoksa mükemmeliyetçi mi? Örneğin sabah 7’de kalktığı halde saat 10’a kadar evden çıkamıyorsa orada ne oluyor çözmek gerek. İleriye yönelik bellekte sıkıntı yaşayan biri gideceği yerin ne kadar saatlik bir yolculuk gerektirebileceğini tahmin edemiyor olabilir. Belki haritalardan, navigasyondan destek alması gerekir. (Ayben Ertem)
DEĞİŞİRLER Mİ?
‘Tolere edildiği sürece vazgeçmeyebilir’
◊ Sürekli geç kalan kişi gideceği yeri hatırlatması için alarm kurabilir. Bir işi yapmayı son dakikaya bırakmayabilir. Sevdiği bir aktiviteyi sıkıcı bir iş görüşmesinin önüne değil arkasına koyabilir. Ayrıca bekleyen kişi olduğunu imgelemek bu davranışı aşmaya yardımcı olabilir.
◊ Geç kalma davranışı sonucu kişi tolere edildiği sürece bu davranıştan vazgeçemeyebilir. Kaybettiklerine rağmen bu şekilde davranmaya devam ediyorsa da zaten kendine zarar vermeye başlamıştır. Çünkü sürekli geç kalan biriyle program yapmayı kimse istemez.
◊ Karşımızdaki kişiye nasıl hissettiğimizi söyleyebiliriz. Bunu değiştirip değiştirmemekse ona kalmış. Evet, insanları değiştiremeyiz; tutum ve davranışlarını da kontrol edemeyiz.
Ancak kendimizi korumak adına belirli bir sınır koyabiliriz. Siz hislerinizi söyledikten sonra tutumlarını değiştirmezlerse onların geç kalmalarını hoş görmemeniz gerekir. (Feyza Bayraktar)