Güncelleme Tarihi:
Beyin sisi ne demek?
Nöroloji Uzmanı
Prof. Dr. Ayhan Öztürk
Beyin sisi çoğunlukla bilişsel fonksiyonların kısıtlanmasını ve birçok bulguyu aynı anda içeren bir terim. Unutkanlık, dikkat dağınıklığı, konsantrasyonun azalması, kelime bulma güçlüğü, düşünce dağınıklığı, uyuma istekliliği veya uykusuzluk, stresi yönetememe, kolay ve çabuk sinirlenme gibi bulgularla kendini belli eder. Bu yakınmaların birkaç tanesi veya hepsi bir arada olabilir ve çoğunlukla yorgunluk ve uyku problemleri de eşlik eder. Bulguları yaşayanların mutlaka tıbbi kontrolden geçmesi ve herhangi bir kan değeri eksikliğinin tedavi edilmesi gerekir. Tedavisinde de rafine şeker ve karbonhidrat tüketimini azaltmak, düzenli egzersiz ve beslenme, sigara içmemek ve doktorunuzun önereceği bazı destek ilaçlar durumun daha kolay atlatılmasını sağlayacaktır.
‘Omikron geçirenlerde beyin küçülmesine daha az rastlanıyor’
Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz
Koronavirüsün alzheimer benzeri unutkanlık belirtilerine yol açmasının başlıca nedeni bağışıklık tepkisi. Hastalığın yol açtığı yoğun bağışıklık aktivitesi, beyinde ve beyni besleyen kan damarlarında yüksek düzeyde iltihaplanma yapar. Bu da bilişsel hasara neden olabilir.
Antikorların yanlışlıkla sinir hücrelerine saldırması, yani otoimmün reaksiyon da gelişebilir. Bu gibi bağışıklık tepkileriyle hasar görmüş olan sinirler, yanlış sinyaller gönderdiğinde beyin sisine ek olarak karıncalanma veya uyuşma belirtileri dahi ortaya çıkarabilir.
Yoğun bakım ünitesinde kalma ve travma sonrası stres bozukluğu da koronavirüs kaynaklı bilişsel düşüşe katkı sağlayan faktörler. Hastalığı daha siddetli geçirenlerde koku ve hafıza merkezinde küçülme gözlenmiş. Bu, koku alamayanların beyinleri küçüldü demek değil.
Virüs, koku siniri yoluyla beyne ulaştığında, koku sinirinin aldığı yol boyunca temporal ve frontal beyin bölgelerine zarar veriyor. Bunlar bilişsel işlevler için önemli bölgeler. Uzun vadede beyin küçülmesinin alzheimer hastalığı riskini arttırıp arttırmayacağı merak konusu ama bilişsel işlevlerde sorun yaşayacağımızı ve bunun sıklığının artacağını net olarak söylemek mümkün. Omikron varyantını geçirenlerde beyin küçülmesine daha az rastlanıyor.
‘Koku kendi kendine geri gelir diye beklemeyin’
KBB UZMANI Prof. Dr. Aytuğ Altundağ
İlk COVID-19 vakalarında ve daha sonra çıkan Delta varyantında çok fazla koku kaybı ve koku alma bozukluğu görüyorduk. Ancak Omikron varyantında daha çok boğaz enfeksiyonları ve burun tıkanıklığı şikâyetleri oldu.
Uzun COVID’e dikkat!
Göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Mehmet Aydoğan
Uzun COVID, bağışıklık sisteminin uzamış aktivasyonuyla ilişkili bir durumdur. Beşten fazla başlangıç semptomunun olması, başlangıç döneminde hastalığın şiddetli olması, ileri yaş, cinsiyetin kadın olması, eşlik eden kronik hastalıklar, geçmişte yaşanmış psikiyatrik rahatsızlıklar... Bunlar, yapılan çalışmalarda en başta sıralanan risk faktörleridir.
‘Sosyalleşmek çok önemli’
Nöroloji uzmanı Dr. Sevda Sarıkaya
Beyin atrofisinin (beyinde küçülme) bir tek bulgusu yoktur. Beynin her bir alanı, bir ya da birkaç spesifik fonksiyonda baskın olmak üzere görevlidir. Hangi bölgede hücre ölümü kompanse edilemeyecek düzeydeyse o bölgenin fonksiyonu bozulur. Örneğin, alzheimer hastalığında önce hafıza alanları etkilendiği ve hücre ölümü artık kompanse edilemez hale geldiği için hafıza problemleri baş gösterir. Sonra diğer alanlara yayılmasıyla birlikte diğer beyin fonksiyonları da bozulur. Yani beyin atrofisi, birçok nedeni olabilen, zihinsel fonksiyonların gerilemesine yol açan çok geniş bir başlıktır. Sonuçta varacağı durak da demanstır.
Demans, zihinsel yetilerin gerilemesiyle kendini gösteren bir sendromdur. Birçok nedeni vardır. Yeni çalışmalar ileride COVID-19’un da bir demans risk faktörü olarak literatüre geçeceği yönünde. Çalışma alanı demans olan bir nörolog olarak gelişmeleri yakından takip ediyorum. Tecrübelerim de sonuçlarla paralel. Mevcut demans hastalarımdan COVID-19 geçirenler hızlıca evre atladılar.
COVID-19’un beyin tutulumuyla ilgili birçok yayın var. En kuvvetli çalışmalar geçen günlerde yayımlandı. Biri, koronavirüsten vefat eden hastaların beynine yapılan otopsiydi. COVID-19 hastalarının beyninde, aynı alzheimer ve diğer tür demans hastalarında olduğu gibi tau (bir çeşit protein) yumakları gözlendi. Diğer çalışmaysa geçen haftalarda Nature’da (bilim dergisi) yayımlandı. Onun sonuçları biraz ürkütücü. Çünkü hafif COVID-19 geçiren kişilerin de dahil edildiği 402 (sadece 15’i hastaneye yatma gereği duymuş) kişinin beyin görüntülemeleri tarandığında, beyinde küçülme gözlenmiş. Normalde yaşlanmayla beraber her yıl yüzde 0.2-0.3 arası beyinde gri madde kaybı normal karşılanırken koronavirüs geçirmiş vakalarda gri madde kaybının yüzde 2’lere varabildiği saptanmış. COVID-19 özellikle beynin koku alma alanını etkilediğinden, o da hafıza alanlarına yakın olduğundan, hafıza problemleri bu vakalarda zaten görülebiliyordu. Bir kısım vakada tamamen düzelme gözlenirken bir kısım vakada halen şikâyetler devam ediyor.
Bu vakalar, gelecekteki demans riski açısından takip edilmeli. Kendimizi ifade yeteneğimiz birçok durumda bozulabilir. Ama konu COVID-19’la birlikte gelişen ‘beyin sisi’ denen durumsa, bu bazen geçici olabiliyor. Fakat takibi gerekli.
Yaşlandıkça öğrenmeyi arttırın
Sadece koronavirüs geçirenler değil, herkes ileride beyin atrofisiyle seyreden demansiyel sendromlar için adaydır. Bunun için yapılması gereken, yaşam tarzı değişiklikleridir. Hazır gıdalar, fast-food tarzı beslenme, gençlikten başlayarak buna zemin hazırlıyor.
Akdeniz tipi beslenme, beyin için koruyuculuğu kanıtlanan tek beslenme türüdür. Meyve, sebze, balık, baklagiller, kabuklu kuruyemişler... Türkiye bu açıdan şanslı ülkelerden. Yaşla birlikte beyin fleksibilitesi eskisi gibi olmaz. Bu nedenle yaşla birlikte öğrenmeyi azaltmak değil, aksine arttırmak gerekir. İçinizde kalan herhangi bir şeyi yapabilirsiniz. Yeniden üniversiteye bile yazılabilirsiniz. Yeni bir enstrüman çalmayı veya dil öğrenebilirsiniz. Her yeni öğrenilen şey beyinde yeni nöronal bağlantılar oluşturuyor. Beynin kendini yenilemesi hiç durmuyor.
Sosyalleşmek çok önemli. Sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirmek ve tabii ki hareket etmek. En azından düzenli doğa yürüyüşleri yapabilirsiniz.