Güncelleme Tarihi:
İlk kez altı yaşında geldim Venedik’e. O kadar berrak ki belleğimdeki resimler. Böyle eşsiz olunca, küçücük bir çocuğun zihninde bile bir ömür kalıyor işte.
Büyük Kanal’da süzülürken görüntünün güzelliğinden aklımı kaçıracak gibi oluyorum. Göz kamaşması bu olsa gerek.
16’ncı Venedik Mimarlık Bienali’nin İrlandalı küratörleri Yvonne Farrell ile Shelley
McNamara, çağrı metinlerinde mimarinin rolünü ‘bedenlerimize bir sığınak sunmak ve ruhlarımızı neşelendirmek’ diye anlatıyor. Düşünüyorum... Dünyanın en güzel şehrini İstanbul yerine Venedik yapan şeye mi denir acaba mimari? Tanrı’nın değil de, insanın yarattığı güzelliklere mi?
Mimar Sinan’ın askerleriyiz
Bu etkinlik dünyadaki en önemli mimarlık buluşması. Türkiye de mimarlarıyla, öğrencileriyle Mimar Sinan’ın ruhuna tatlı bir selam gönderiyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi mimarlık öğrencileri, bu sene bienalden davet almış. Gözleri ışıldıyor hepsinin. Deniz kenarındaki nefis bir parkta ‘Carapace’ adlı bir eser sergiliyorlar.
Daha birinci sınıfta ürettikleri işin amacı, malzemenin doğasını iyi anlayarak teknoloji yardımıyla kendini taşıyan bir strüktür kurmakmış... Kayın kontrplaktan, hafif bir kurulum. Birleştirici eleman kullanılmamış. Parçalar bir puzzle gibi bir araya getirilmiş. Yapı kendi ağırlığıyla, iç içe geçme sistemi ve geometrisiyle ayakta duruyor. Eser, sevimli bir kaplumbağayı andırıyor. Zaten ‘carapace’, İtalyanca ‘kaplumbağa kabuğu’ anlamına geliyor.
10’ar kişilik ‘vardiya’lar halinde
Sonraki durak, Türkiye pavyonu... Venedik donanmasının muhteşem tersanesi ve cephaneliği olan Arsenale’deyiz. Alanın kendisi o kadar muazzam ki işlere olduğu kadar duvarlara, tavana da bakıyor insan ister istemez. 10 dakikalık yürüyüş ve sonunda Türkiye pavyonu... Burası loş ve serin mi serin... Hamaklar, tüllerin arkasında saklı ekranlar, önlerinde köpükten küçük koltuklar... Diğer uçta büyük bir toplantı masası...
Türkiye pavyonunu bir üretim mekânına dönüştürecek projenin adı, ‘Vardiya’. İşte projenin küratörü, mimar Kerem Piker’in yazısından bir bölüm:
Bienali gezeceklere öneriler:
◊ Ana teması; ‘Freespace’ yani ‘Serbestmekân’ olan sergi,
25 Kasım’a kadar görülebilir.
◊ Bilet 25 euro, iki gün isterseniz 30 euro. Öğrencilere,
emeklilere indirim var.
◊ Yürüyüş ayakkabılarını sakın unutmayın! Asla şık, çorapsız ayakkabı giyerim diye düşünmeyin. Burada bırakın otomobili, bisiklet bile yasak olduğu için saatlerce yürümeniz gerekecek.
◊ Gezi’yi de anan bir resmin olduğu Japonya pavyonunu ve İngiltere pavyonundaki, Brexit sonrası Britanya’nın yalnızlaşmasını anlatan ‘The Island’ı görmeden dönmeyin.