Güncelleme Tarihi:
Miro Gerede Erkaya’yla Swissôtel The Bosphorus’un lobisinde buluşuyoruz. Çok farklı bir havası var. Deri ceketi, uzun saçları ve güneş gözlükleriyle adeta moda dergilerinden fırlamış gibi. Onu en son bir spor markasının reklam filminde izledik. Hali tavrı çok ‘cool’ ama vakit geçirip sohbet ettikçe çok da sıcakkanlı olduğunu fark ediyorsunuz. Dayanamayıp soruyorum “Hangi burçsun” diye, Aslan burcuymuş; etrafa saçtığı enerjinin nedenini o zaman çok daha iyi anlıyorum...
*İsmin ne anlama geliyor?
Annemin ailesi Bosna Hersekli. Dolayısıyla Yugoslav bir isim koymak istediler. Miro ‘yüce adam’ ve ‘barış’ demek. Ruhumla ve enerjimle çok uyuşuyor. Annemle babam ressam Joan Miro’dan da çok etkilendiklerini hep dile getiriyorlar.
*Nerede büyüdün? Bildiğimiz kadarıyla Amerika bağlantın var...
New York’ta doğdum. Doğumumdan hemen sonra İstanbul’a dönmüşüz. 15 sene burada yaşadım. 2016’da annem ve kardeşlerimle Bali’ye taşındık. Orada bir Fransız lisesinde okudum ve bu benim hayatımın dönüm noktası oldu.
O günlerde hem oyuncu olmak hem mankenlik yapmak gibi kararlar aldım. Düzgün beslenip spor yapmaya başladım. Lisenin son sınıfınıysa İstanbul’da okudum. Ardından Amerika’da konservatuvarı kazandım. Hem New York’ta hem de Los Angeles’ta okudum, bu yaz mezun oldum. Ülkemi çok özlediğim için geri döndüm.
*Tanınan bir aileden gelince insan direkt ünlü mü oluyor?
Hayır, bu bir tercih meselesi. Bazı kişiler daha mütevazı yaşamak ve özel hayatını gizli tutmak istiyor. Ama ünlü olmak istiyorsa da bir adım önde oluyor tabii. Fakat yeteneği yoksa, emek vermiyorsa, disiplinli değilse o kişinin şöhret olacağını düşünmüyorum.
‘Tutkumu keşfettim’
*Oyunculuk yapmaya nasıl karar verdin?
Bali’de yaşarken Onur Baştürk annemin çektiği bir fotoğrafı görüp beni haber yapmıştı. Onun üstüne bir dizi teklifi geldi. Heyecanlandım. Rol için anneannem ve annem çalıştırdı beni. Rolü alamadım fakat o anda bu mesleğe olan tutkumu keşfettim.
*‘Aşk Tesadüfleri Sever 2’de küçük bir rolde izlemiştik seni. Ardından ‘Duy Beni’de daha büyük bir rolde karşımıza çıktın... Oyunculuk eğitimi aldın mı?
Bir sürü workshop’a (atölyeye) katıldım Türkiye’de. Konservatuvarı kazanınca da Amerika’da oyunculuk eğitimime devam ettim.
*Oyunculuk yapmak için neden Amerika’yı değil de Türkiye’yi seçtin?
Burada çok fazla dizi çekiliyor ve Türkiye bu anlamda çok gelişti. Benim için de bir okul gibi... Hedefim, tecrübe kazandıktan sonra dünya çapında bir oyuncu olmayı başarmak. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca biliyorum. Bunların bana tabii ki çok artısı olduğunu düşünüyorum.
*Her yıl çok sayıda yeni genç oyuncu çıkıyor karşımıza. Sen kendini farklılaştırmak, öne çıkmak adına ne gibi bir yol izliyorsun?
Çok yetenekli oyuncular yetişiyor Türkiye’de ve bu beni çok mutlu ediyor. Ülkemizde bu kadar kabiliyetli insan görmek beni gerçekten neşelendiriyor. Ben daha yolun çok başındayım, öğreneceğim milyonlarca şey var. O nedenle oyunculuk derslerime devam edeceğim, dans dersleri alacağım, beni besleyecek ve geliştirecek ne varsa yapacağım. 21 yaşında olsam da veya 50 yaşına gelsem bile bu asla değişmeyecek. Oyunculukta her gün yeni bir şey öğrenmek gerek, bu yol beni çok heyecanlandırıyor.
* Kızlar sana bayılıyor, peki sen kendini yakışıklı buluyor musun?
Çok teşekkürler, çok naziksiniz ama bütün kızlar beni beğenmiyor. Herkesin kendine özel bir zevki var. Ben de herkes gibi bazı günler aynaya bakınca kendimi çirkin, bazı günlerdeyse çok yakışıklı görüyorum. Bu, günden güne değişen bir şey. Ama genel olarak kendime değer veririm, bedenime saygım var. Hem ruhen hem bedenen sağlıklı yaşamayı tercih ediyorum. Pozitif enerjimin de yüzüme yansıdığını düşünüyorum.
‘Onu tanıma imkânı bulduğum için çok şanslı olduğumu düşünüyorum’
*Fotoğrafçılıkla da ilgileniyorsun, annenin ve babanın izinden gidiyor gibisin. Profesyonel olarak da bu işi yapmayı düşünür müsün?
Fotoğrafçılık okumadım. Önemli birkaç yabancı fotoğrafçının asistanlığını yaptım. Evet, bir fotoğrafçı gözüm var. Belki ileride buna yoğunlaşırım ama şu an düşünmüyorum.
* Bu yaz Victoria’s Secret meleklerinden Alessandra Ambrosio bir dergi çekimi için Marmaris’e geldi, sen de bu çekimlerde bulunmuşsun. Nasıl geçti?
Çok sevdiğim bir arkadaşım var; İsmail Polat. O bana bu teklifi getirdi, ben de hemen kabul ettim. Amerika’da para kazanmak için fotoğrafçı asistanlığı denemiştim fakat Türkiye’de de yapacağımı hiç düşünmemiştim. Orada çekim yapan fotoğrafçı Stewart Shining çok saygı duyulan bir sanatçı. Ben de ondan birçok şey öğreneceğimi düşündüm ve tabii bu fırsatı kaçırmadım. Marmaris’te üç gün boyunca çok güzel bir çekim yaptık. Herkes çok eğlendi, sürekli güldük ve dans ettik. Alessandra da inanılmaz tatlı bir insan, son derece mütevazı ve sempatik. Onu tanıma imkânı bulduğum için çok şanslı olduğumu düşüyorum.