Güncelleme Tarihi:
Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmi prestijli Cannes Film Festivali’nde yarıştı. Film, Altın Palmiye alamasa da Merve Dizdar filmde canlandırdığı Nuray karakteriyle En İyi Kadın Oyuncu ödülüne değer görüldü. Dizdar’ın ödül aldığı andaki şaşkınlığını siz de mutlaka festival videolarından izlemişsinizdir. Bu çok normal bir tepkiydi çünkü bu başarı bir ilkti. Merve Dizdar için de belli ki kariyerindeki ‘altın’ günlerin habercisi... Oy vermeye gittiğinde alkışlarla karşılanması, son ‘Alice Müzikali’ temsilinde sahneye çıktığı anda oyunun durması ve yine alkışların kopması bunun bir işareti.
‘Tartışmaya kapalı bir konu’
Dizdar ödül konuşmasında “Filmde canlandırdığım Nuray karakteri inandığı şeyler ve varoluşu için mücadele veren ve bu uğurda bedeller ödemek zorunda bırakılmış bir kadın. Onu tanımak ve anlamak için uzun uzun çalışmak isterdim ama ne yazık ki yaşadığım coğrafyada bir kadın olmak Nuray’ın ve Nuray’ların duygusunu doğduğum günden beri ezbere bilmeyi gerektiriyor” demişti. Dizdar hem bu konuşması hem de festivalde giydiği kıyafet nedeniyle epeyce eleştiriye maruz kaldı. Belli bir noktada açıklama yapmak zorunda hissetmiş olmalı ki kıyafetiyle ilgili sosyal medya yorumlarına bir videoyla karşılık verdi: “Yorumlarınızı okudum: ‘İğrenç, rezil, rüküş, bizi böyle mi temsil ettin, berbat bir seçim...’ Aşırı üzülmüşsünüz, üzülmeyin. Ben çok mutluyum. Benim adıma bu kadar üzülmeyin. Bu tartışmaya kapalı bir konu. Çünkü beni böyle kabul etmek zorundasınız. Kabul edeceksiniz ya da beni sevmeyeceksiniz. Ben böyle seviyorum.”
Merve Dizdar 2017’de Hakan Gence’nin “İstediğimiz gibi yaşama konusunda sizce ne kadar özgürüz” sorusuna şu cevabı vermişti: “Kimin ne kadar özgür yaşadığını bilmiyorum ama herkesin özgür olmak için çaba sarf ettiğini düşünüyorum. Tabii yargılamaya ve ötekileştirmeye bu kadar hazır bir toplumda özgür olmak kolay değil. En basiti, rol için saçımın yanlarını kazıttığım için bile insanlar sokakta tuhaf tuhaf bakabiliyor. Bunun temelinde de sanırım sevgisizlik var. Bizler sevgiyi kaybettik. Birini olduğu gibi kabul etmediğimiz sürece de eleştirmeye ve ötekileştirmeye devam ederiz” demişti. Belki de artık kıyafetlere veya konuşurken ne kadar heyecanlandığı gibi konulara takılmak yerine bugüne kadar kimsenin elde edemediği bir başarıyı göğüslediği için oyuncumuzu tebrik etmeli ve onu biraz daha yakından tanımaya çalışmalıyız...
2020’den sonra ivme kazandı
25 Haziran 1986’da İzmir’de doğdu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldu. Ardından Kadir Has Üniversitesi ileri oyunculuk programında yüksek lisans yaptı.
Semaver Kumpanya’yla tiyatroya başladı ve Craft Tiyatro’da da kariyerine devam etti. Birçok oyunda rol aldı ama 2017’de sahnelenen ‘Yutmak’ isimli oyun ona Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu dalında Afife Tiyatro Ödülü’nü getirdi. Ardından Serenay Sarıkaya, Ezgi Mola, Enis Arıkan, Şükrü Özyıldız ve İbrahim Selim’le birlikte, ‘Alice Müzikali’nde ‘Kedi’ rolünde izledik. Dizdar’ın gerçek hayatta da Vecihi isminde kör, epilepsi ve raşitizm hastası bir kedisi olduğunu ve onun için “Sağlıklı kediye değişmem Veco’yu, ‘Alice’te bana çok yardımı dokundu” dediğini hemen ekleyelim.
Kariyeri asıl 2020’den sonra ivme kazandı. Şöhret de ‘Masumlar Apartmanı’yla (2020) geldi. Oysa onu yıllar boyu ‘Kavak Yelleri’ (2010), ‘Doksanlar’ (2013), ‘Vatanım Sensin’ (2017), ‘Mucize Doktor’ gibi sevilen dizilerde izlemiştik. Tabii en son Cem Yılmaz, Ezgi Mola, Çağlar Çorumlu gibi isimlerle birlikte rol aldığı ‘Erşan Kuneri’yi (2022) de eklemek gerek.
Dizdar’ın canlandırdığı karakterlere baktığımızda hep doğru seçimler yaptığını görüyoruz. Hakan Gence’ye bu konuyla ilgili şunları söylemişti: “Anlatmak istediğim, karakteri anlamak istediğim işleri seçmeye çalışıyorum. Şayet hikâyeyi sevdiysem, karakteri her haliyle anlatabileceksem ve işe bir katkım olacaksa gözüm kapalı girerim. Önemli olan hikâyeyi seyirciye nasıl geçirdiğin. Bir püf noktası var mı başka, bilemiyorum.”
Sinema filmleri
Bir Ses Böler Geceyi (2012)
Mandıra Filozofu (2013)
Eltilerin Savaşı (2020)
Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü? (2021)m Tamirhane (2022)
Kar ve Ayı (2022)
Kuru Otlar Üstüne (2023)
Yakınları anlattı...
‘Tanıdığım en büyük âşıklardan bir tanesi...’
Ece Dizdar (Oyuncu): Merve ile kardeş değiliz, önce oradan başlayayım! Aynı oyunda 4 sezon oynadığımız ve soyadlarımız aynı olduğu için çok sorulan bir sorudur. Merve ile beraber oynadığımız, onun kader dönümü haline gelen ‘Yutmak’ oyununda
4 sezon arkadaşlık yaşadık. İkimiz için de yer yer çok sancılı o yılları karşılıklı destek ve dostluk ve neşe içinde geçirdik. Merve yeteneği bir tarafa, görebileceğiniz en nahif kişidir. Çocuk gibidir ve onu öyle seversiniz. Ne istediğini çok iyi bilen, kararlı ve çizgisi dışına çıkmayan biridir. Doğru bildiği yolda gelen bu başarı tesadüf değil. Ödülünü aldığı ve konuştuğu yerleri izlerken ağladım.
Erkan Kolçak Köstendil (Oyuncu, yönetmen): Merve Dizdar tanıdığım en büyük âşıklardan bir tanesi. Hayata âşık, işine âşık, o yüzden yaptığı her şeyde başarılı oluyor ve bu kadar seviliyor. Bizi çok gururlandırdı, çok mutlu etti. Onu çok seviyoruz.
Selahattin Paşalı (Oyuncu): Size çoğu kişinin bilmediği bir şey söyleyeyim. Merve, Afife (Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu, 2017) aldığında Craft Tiyatro’da asistanlık yapıyordum. Altın Portakal aldığında yarışıyordum. Cannes’ı kazandığındaysa aynı işte oynuyoruz... Demek ki bunlar Merve’nin yeteneğiyle ilgili değil sadece. Benim uğurlu gelmemle alakalı! Şaka bir yana, kat ettiği yola şahit olmak müthiş bir duygu. Kızıma anlatacağım şahane anılarım var. Şimdi onunla oynamak, onu izlemek, öğrenmek insana kendini çok şanslı hissettiriyor. Türkiye sineması ve insanı böyle bir oyuncuya sahip olduğu için çok şanslı. Sarıp sarmalamamız gerekiyor.
Filiz Özkol (Teyzesi, astrolog): Merve çocukluğundan beri tiyatro sevgisiyle büyümüş bir kız. Okul yılları ve ergenlik çağlarında dersleri dışında tek amacı oyuncu olmaktı. Özgüveni yüksek olmasına rağmen içine dönüktür, farklı bir dünyası vardır. Tabii ki bir astrolog olarak Yengeç ve Aslan karışımı olması tezat bir karakteri getiriyor diyebilirim. Aile bağları güçlüdür ve hayatı bir sahne gibi görür. Empati yeteneği güçlüdür. İçinde büyümeyen bir çocuk ve içsel sevinci güçlü bir enerji vardır. Çalışkan ve disiplinli oluşu başarısını körükleyen en önemli unsurdur. İnsan ilişkileri mükemmel, duygusal ve insancıldır... Aşırı merhametlidir. Hayvanlara olan aşırı sevgisi en büyük özelliğidir. Çocukluğundan beri yüz mimiklerimize bakar, söylediğimiz her şeyi aynı şekilde tekrar ederdi. Bir de çok utangaçtı. İlkokulu bitirme töreninde rolünü unuttu, ağlayarak sahneden kaçtı. Öğretmenleri geri getirdi, ağlayarak rolünü yaptı.
O yüzden ağlamalı rolleri çok iyi başarıyor bence...
Çok tutkulu bir çocuktu. Annesi onu koro çalışmalarına götürmek isterdi, Merve gitmezdi. Hep tiyatro yapmak istedi, “Şarkı söylemeyeceğim” dedi. Ama sesi çok güzeldir. Tutumludur, parasının kıymetini bilir. Cömerttir aslında, parasını sevdiklerine harcamak için saklar, tipik Yengeç burcu...
Barış Falay (Oyuncu): Merve cana yakın, sıcak, samimi... Olduğu gibi, göründüğü gibi bir insan. Çok çalışkan. Merve ile oynamak bir zevk.
‘Sanat aşkı aileden geliyor’
“Beşinci sınıfta okul oyununda oynadım. Annem, babam bizi hep bir yerlere gönderirdi. Okul kurslarına, dernek kurslarına.... Önce hentbola gittim. Sert bir spor diye vazgeçtik. Sonra basketbolu denedim. Sıkıldım. Annem koroda solist, koroya götürdü beni. Hiç benlik olmadığını ikinci derste anladım. Sona geldiğimi düşündüğüm bir an yine annem ‘Bir de tiyatro kursunu dene’ dedi. Beşinci sınıfta bir oyunda oynadığımı hatırlayıp kabul ettim. İzmir Karşıyaka Tuna Derneği’nde yıllarca Erol Hocamdan (Şafak) ders aldım. Ama benim annem de sanatçıdır. 40 yaşından sonra ut çalmayı öğrendi, darbuka da çalar. Konserlerde hem söyler hem çalar. Babam da çok zeki ve çalışkan bir adamdır. Ablamla bana bu sanat aşkı aileden geliyor bence.”
(13 Kasım 2022, Hürriyet Pazar)
‘Birliktelik işi bu; seyircisi ve sanatçısıyla’
“Her ödül aldığımda hissim aynı oluyor. Bir film yapmak, bir oyun çıkarmak zahmetli bir iş. Oyunculuk çok kırılgan, çok zor bir meslek. Çok çalışmak gerekiyor. Zorlu günler geliyor gözümün önüne. Ağladığım, nasıl yapacağım dediğim günler. Ve film bitiyor. Binbir emekle seyirciyle buluşturuyorsun... Bunun sebebi sadece kendini tatmin etmek olamaz. İnsanlara hizmet etmek, asıl onları mutlu etmek, hikâyeler anlatmak. İki saat o sinemada mutlu olsun, kafasını dağıtsın ya da o sahnede oyuncuyu izlerken hayatından bir şeyler bulsun, düşünsün, gülsün ama mutlu olsun diye. Birliktelik işi sanat. Seyircisi ve sanatçısıyla... Bu ikisini birbirinden ayıramayız. Birlikte güzeliz.” (13 Kasım 2022, Hürriyet Pazar)
‘Güzel değiliz diye oynamayalım mı?’
“Güzellik rol kapmakta önemli olmamalı ama piyasada durum başka. Halkımız güzel olanı seviyor. Oysa seyirciye hissi geçirmek için güzel olmak gerekmiyor. Bu durum çok yetenekli olan oyuncuların içini burkuyordur belki. Güzel değiliz diye oynamayalım mı? Yetenekliyiz sonuçta. Bence insanlar artık sadece güzel değil yetenekli oyuncular da görmek istiyor.” (30 Nisan 2017, Hürriyet Pazar)