Güncelleme Tarihi:
Artık Avrupa da dahil, neredeyse dünyanın her yerinde sivrisineklerle bulaşan hastalıklara rastlamak mümkün. Nedeniyse bu hastalıkları insandan insana yayan sivrisinek türlerinin kutup dairesi hariç her yere yerleşmeye başlaması. Türkiye’de henüz bir vakaya rastlanmadı. Ama rastlanmayacağının garantisi de yok.
Bu konuda Türkiye’de en kapsamlı araştırmayı hazırlayan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muhammet Mustafa Akıner’e, daha üç gün önce, İstanbul’un Asya Yakası’nda, tarife bire bir uyan bir sivrisinek öldürdüğümü ve adalarda bu sivrisineklerin yaygınlaştığını söylüyorum. “Doğu Karadeniz’de başladı, şimdi İstanbul’un her yerinde var. Hatta Bulgaristan sınırında ve Ege Bölgesi’nin bazı noktalarında görülmeye başladı. Özellikle Kocaeli...” diye cevap veriyor.
Akıner kaplan sivrisineği ‘Aedes albopictus’tan daha tehlikeli zika ve sarıhumma sivrisineği olarak bilenen ‘Aedes aegypti’ sivrisineğinin şimdilik sadece Rize, Artvin ve Trabzon’da görüldüğünü söylüyor ama yarın öbün gün ne olacak, kimse emin değil.
Henüz vaka yok ama olmayacak diyemeyiz
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığı’yla birlikte üç farklı proje yönettiklerini belirten Prof. Akıner, sorundan Sağlık Bakanlığı’nın da ilgili belediyelerin de haberdar olduğunu, mücadele için çalışmalar yapıldığını anlatıyor: “Ülkemiz ciddi bir turizm ülkesi. Çok fazla yabancı geliyor. Bununla birlikte çok sayıda göçmen de geliyor ve hangi hastalıklarla gelip gelmediklerini bilmiyoruz.”
Grip ve nezle gibi semptomlara sahip olan sarıhumma ve dang hummasının anlaşılması özel testler gerektiriyor ve bağışıklık sistemi zayıf olan çocuklar ve yaşlıları daha çok etkiliyor. Şimdiye kadar ülkemizde hastalık görülmemesi büyük şans.
Akıner, “Göçmenlerle birlikte bir hastalık gelmemesi en büyük umudum. Sivrisineğin hasta birinden hastalığı alması halinde bunun çok hızlı bir şekilde salgına dönme ihtimali var. Bu hastalıklarda hasta sayısı bir anda 10 binleri bulabiliyor. Hastalıkların tedavileri zahmetli ve uzun. Bu da ekonomik anlamda çok ciddi maliyetler gerektiriyor. Komşularımız Yunanistan ve Gürcistan bu sorunla ciddi mücadele içinde. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Zoonotik ve Vektörel Hastalıklar Dairesi Başkanlığı bu konuda tetikte.”
Grip ve nezle gibi semptomlara sahip olan sarıhumma ve dang hummasının anlaşılması özel testler gerektiriyor ve bağışıklık sistemi zayıf olan çocuklar ve yaşlıları daha çok etkiliyor.
Ne yapacağımızı bilmiyoruz
Heybeliada’da oturan emekli akademisyen Prof. Dr. Ayşe Erzan sorunu ilk fark edenlerden. Yazdığı dilekçelerle başvurmadık kurum bırakmamış. Her defasında “Gelip ilaçlayalım” yanıtını almış. Erzan; “İlaçlandı ama fayda etmiyor. Ne yapacağımızı bilmiyoruz” diyor.
İklim değişiyor, bariyerler kalkıyor
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Levent Kurnaz
Gezegenimizde canlılar için doğal bariyerler bulunuyor ve en önemli bariyerse iklim şartları. İklim değişikliğiyle birlikte bu bariyerin kalkması birçok canlının da bulunduğu bölgelerden farklı alanlara dağılmasına neden oluyor. Climatic Change dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre iyimser ve kötümser iklim değişikliği senaryolarında sarıhumma sivrisineğinin gelecekte yayılacağı bölgelerin ve bu bölgelerde etkilenecek olan insanların analizi yapıldı. Bu analize göre sarıhumma sineğinin etkileyeceği alan 2070’te iyimser senaryoya göre yüzde 8, kötümser senaryoya göreyse yüzde 13 artacak. Dünya nüfusunun sabit kalacağını kabul etsek bile 400 milyon kişi daha sarıhumma sivrisineğinden etkilenecek. Ama insan nüfusu da artıyor. Sineğin etkileyeceği alanda nüfus artışı daha hızlı. Etkilenen insan sayısı toplamda
8 milyar kişiye ulaşacak.