Güncelleme Tarihi:
Allah aşkına bilenler bana açıklasın!
Nasıl oluyor da bizim burnumuzun dibindeki Yunan adalarında bol balık ve çeşitli deniz ürünleri taze bulunurken bizde yok?
Örneğin neden Meis adasında harika barbunları canlı canlı bulurken bunun üç kilometre berisindeki Kaş’ta kazara tezgâhta göze çarpan fi tarihinde tutulmuş birkaç barbun göstermelik olarak tezgaha konulmuş?
Kültür farkı. Biz biraz palazlanınca hemen gösterişe, ihtişama yöneliyoruz. Onlar sadelik ve doğallıktan pek şaşmıyor. Mutfakları ve şarapları da bu özellikleri yansıtıyor.
Kalymnos fakir bir ada. Süngerci adası. Son derece sarp kayalara tırmanmak için buraya gelen genç turistler çok az para ile uzun süre tatil yapabiliyor. Adanın rıhtım tarafı çok çekici değil ama adanın diğer tarafı cazip. Bizim 3 gün kaldığımız Masouri bölgesi denize girmek için de ideal. Her akşam ayrı bir lokanta denedik. Hepsini tavsiye ediyorum...
MAMOUZELOS
Çok güzel bir koyda, salaş bir balıkçı. Görünüşe aldanmayın. Dünya çapında. Özellikle benim gibi kabuklu deniz ürünleri hastası biri için. Örneğin doğal istiridye. Bir tek İtalya’da tek bir yerde buluyorum. Puglia’da Gallipoli kasabasındaki Puritate lokantası. Ama bunun on misli fiyata. Ya da çiğ deniz kestanesi. Veya ilk kez denediğim ve beni cezbeden acımsı ve iyotumsu bir tadı olan ‘fouskes’.
Bunlara adanın dört kez denediğim ama en iyisini burada bulduğum ‘kopanisti’ yani taze keçipeynirini ekleyin. Olağanüstü. Roka salatası, içi feta peyniri ve mantarla doldurulmuş ızgara biberler ve patlıcan bomba iyi ama harika değiller. Buna karşılık midye saganaki çok iyi. Mamouzelos ayrıca gerçek mangal ustası. İzgara kalamar çok iyi, karavida olağanüstüydü.
Rıhtımdaki lokantalardan biri. Hafta sonları müzik var ve ortam çok eğlenceli. Gitme nedenim adanın meşhur güveçte oğlağını denemek. Kaldığımız otelin sahibi ve büyük dedesi bir Osmanlı paşası olan hanımefendiye bu arzumu ilettim ve o ayarladı.
Yemeğe salamura edilmiş sardalye ve palamutla başlıyoruz. Bunlar tam rakılık. Jivaeri Ouzo da iyi. Arkadan bir peynir tabağı üçlemesi: feta, kopanisti ve truli. Bundan daha ilginç ve lezizi ‘phyllo’ hamuruna sarıp kızarttıkları ve üstü ada balı ve siyah susamlı feta peyniri. Ağzınıza layık. Etli yaprak sarma ve lahana dolmalar da şaşırtacak derece başarılı. Domates, soğan, sarımsak ve tarçınlı fırında ağır ağır pişmiş oğlak eti da pamuk gibi. Michelin yıldızlı lokantalar ‘sous vide’ denen vakumda pişirmeyle et ve balıkları pamuk gibi pişiriyor. Ama lezzet uçup gidiyor. Allahın emri mi? Yoo. Kolaylarına geliyor.
Niki ile laflıyorum. O kadar cici ve iyi niyetli ki. Elimden gelse kaçırıp buraya getiririm! Hesap gelince kederleniyorum. Porsiyonlar bol, cömert, çok yedik ve içtik. Bizim adadaki köfteciden 4 porsiyon köfte isteyince bu fiyata çıkıyor. Nasıl yaşayacak bu lokanta? Yanında birden çok garson çalışabilecek mi? Tekrar Kalymnos’a gelip Niki’nin yerinde alelade bir pizzacı ya da kahve açıldığını görsem kahrolacağımı düşünüyorum.
HARRY’S PARADISE
Adanın ayak basılmamış kuzeybatı köşesindeki gerçek cennet. Malzemeler doğal, yemekler yalın ama basit değil. Kendi bahçelerinden ve denizden doğru sofraya. Yediğim her şeyi beğendim. Bahçelerinden domates ve zeytinyağlı bamya. Enfes, hem şişman hem bulut gibi hafif bir domatesli mücver. Kafalarının içindeki suyu emdiğim ada karidesi. Ouzo ile deglaze edilmiş. Bu kadar lezzetli karidesi sadece İtalya ve İspanya’da buluyorum. Sonra ‘papoutsaki’ dedikleri musakkanın etsiz, son derece hafif, çok az beşamelli, yoğun lezzeti olan bir versiyonu. Yunancası ‘skaros’ olan balığın buğulaması da olağanüstüydü. Son derece berrak, birbirini bütünleyen ama birbirleri ile çelişmeyen lezzetler. Bunların yanında Kos adasından gelen çiçeksi burnu, ‘lime’ ve tuzlu bitimi olan çok hoş bir şarap. Bir Malvazia...
Komplekslerden gelen saplantılarımızı yenersek, öğrenecek çok şey var komşumuzdan.