Kalben: Kimsenin ne düşündüğü, ne sandığı, ne söylediği, ne yazdığı, benim ne halde olduğumdan daha mühim değil

Güncelleme Tarihi:

Kalben: Kimsenin ne düşündüğü, ne sandığı, ne söylediği, ne yazdığı, benim ne halde olduğumdan daha mühim değil
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 2022 07:00

Kalben ‘Eski Dünyanın Yangını’ adını taşıyan ilk romanını ve aynı isimli yeni albümünü yayımladı. Ben de söyleşi yapmak için apartman komşumun kapısını çaldım...

Haberin Devamı

Pandemi yüzünden konser salonları kapandığında, herkes onun canlı yayınlarını izlerken ben şarkılarını apartman boşluğundan dinledim. Her sabah pencereden konuya komşuya, kuşa kediye, okula yetişmeye çalışan çocuklara selam verip geçişlerini izledim. Yeri geldi gitar çalıp şarkı söyledik, yeri geldi yan bahçede yeşillikler arasında video çektik. Birbirimizin kedilerine baktık, birbirimize sepet dolusu meyveler gönderdik. Samimiyetine bizzat aynı apartmanda tanık oldum. Komşum; şarkıcı ve söz yazarı Kalben, kaleme aldığı ilk romanı ‘Eski Dünyanın Yangını’ ile aynı adlı yeni albümünü yayımladı. Yeni albümün ilk konserini de metaverse’te verdi. Fiziki yayımladığı kitabını bir de Storytel’de kendi seslendirdi. Kalben’le kitabına ve albümüne ilham veren hayatını konuştuk.

Haberin Devamı

Kalben: Kimsenin ne düşündüğü, ne sandığı, ne söylediği, ne yazdığı, benim ne halde olduğumdan daha mühim değil

Eski Dünyanın Yangını’ ifadesi ne anlama geliyor senin için?

Yeni bir benlikle, yenilenmiş düşünce üretme araçlarıyla ve taze bir kalple yaşamaya devam ediyorum şimdi. Bugüne dek başıma gelen fenalıkların yükünden kurtulup güzelliklere şükran hissedebiliyorum. Yazmak, şarkıları paylaşmak ve insanların sevgilerini biriktirmek harika. Ne kadar acı şeyler olduysa oldu ancak yine de odaklanmaya devam ettim. Harika insanlarla hayal ortaklığı ettik. Tek başıma değildim. Eski alışkanlıklarımın pençesinde kıvranmıyordum ilk kez. Korkularımı yok saymak yerine onlarla iletişim kurmayı öğreniyordum. İnsan olarak içinden geçtiğim tüm zamanlarla iletişim kurmanın ve türümü anlama çabamın hediyeleri bu üretimler. Paylaştığım herkese sarılma yöntemim.

Bir önceki albümden bu yana neler değişti?

Öfkelendiğimde hızla özür dilemeyi ve durumun temelinde beni korkutan, utandıran, endişelendiren her ne varsa onlara odaklanmayı öğrenebildim. İnsanlığımın unsurlarına kusur olarak bakmaktan biraz daha sıyrılabildim ve suçluluklarım hafifledi. Yas tutmayı öğrendim. Durmayı ve işe yaramaz, aylak, derbeder biri olmayı da... Üstümde bir ‘olma baskısı’ varmış, fark ettim. Hep olmak, sürekli olmak, kendimi ispat edip durmak zorunda değilim. Kimsenin ne düşündüğü, ne sandığı, ne söylediği, ne yazdığı, benim ne halde olduğumdan daha mühim değil. Neticesinde ben yoksam, geride kalan her şey de yok oluyor. Öncelikle ben sağlam olmak istiyorum. Nasıl eğlendiririm, öğrenmeye başladım. Bana göre insanın kendini ve sevdiklerini eğlendirebilmesi önemli. Çok kısa bir hayatım var bir ağaca kıyasla ve de doya doya yaşamış olarak ölmek istiyorum.

Âşık mısın?

Haberin Devamı

Her gün âşık olmaya bir sebep buluyorum.

‘BEN HEP YAZMIŞIMDIR’

Kalp kırıklıkları yaşadıktan sonra insan yeniden âşık olma gücünü nasıl buluyor?

Seneler boyunca berbat haldeydim. Yakınlık kurmak, sevgi ve şefkat alışverişi yapmak, kendimi açmak ve göstermek benim yeniden kırılabilir, yok edilebilir hale geleceğim anlamına geliyordu. Sonra ‘Kalp Hanım’ şarkısının kendine eklediği yeni kıtalarda kırılmaktan ve yeniden başlamaktan korkmadığımı okudum. Birlikte şarkı söylemekten ve ağıt yakmaktan, düşünmekten ve dans etmekten, sevinmekten ve ağlamaktan çok ilham ve sevgi aldım. Müziğin, romanı yazmanın, insanlarla üretim süreçlerinde bulunmanın, yani çalışmanın çok etkisi var. Eskiden bağlılık nedir bilmiyordum. Belki sorumlulukları fark etmekle ve bağlanmakla beraber de daha çok sevebilir, hatta gerçekten sevmeyi deneyebilir oldum.

Haberin Devamı

Kitap yazma fikri nereden çıktı?

Ben hep yazmışımdır. Duramam çünkü en yakın arkadaşlarımdan biri yazmak. Defterlere, word dosyalarına, duvarlara, kitap kenarlarına, fotoğraf arkalarına, yapışkan kâğıtlara, paket kâğıtlarına, kargo zarflarına yazmaya bayılıyorum.

Romanın devamı gelecek mi?

Bir zamandır içimde yine şekillenen bir metin var. Onunla dolaşmam lazım.

Kalben: Kimsenin ne düşündüğü, ne sandığı, ne söylediği, ne yazdığı, benim ne halde olduğumdan daha mühim değil

Eskiden müzisyenler arasında keskin bir rekabet olurdu, sizin jenerasyon pek öyle değil galiba, seni hep birileriyle işbirliği yaparken görüyoruz...

Harika bir müzisyen neslinin üyesiyim. Nilipek, Güneş Özgeç, Umut Çetin, Nova Norda, Deniz Tekin, Sena Şener, Melis Güven, Selin Sümbültepe, Lara Di Lara, Gülinler, Tuğçe Şenoğul, Selin Baycan, Oko, Can Güngör, Genco Arı, Göksel, Mabel Matiz, Sertab Erener, Nil Karaibrahimgil, Teoman, Erol Evgin, Nükhet Duru... Çok şanslıyım. Başka zamanda müzik yapıyor olmak istemezdim. Çölde çiçek açar gibi müzik icra ediyoruz kol kola.

Haberin Devamı

Kadınların maruz kaldığı şiddet ve ayrımcılıkla ilgili de açıklamalar yapıyorsun zaman zaman... Bu konuyla ilgili
bugün gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsun?

Bunun yaralarını taşımadığımız bir düzen inşa etmek istiyorum. Bu düzenin inşasında kadın, erkek, çocuk, kuir, trans demeden, renkleri, dilleri, inanç sistemlerini ve her türlü sosyal sınıflandırma sistemini devre dışı bırakarak sadece insan türünün ihtiyaçlarına ve ürettiği güzel değerlere odaklanmamız gerektiğine inanıyorum. İnsanların kendi türlerine işkence etmesinden, savaşlar çıkarmasından, toprakları ve halkları yok etmesinden, hayvanlar âlemini mahvetmesinden, tecavüzü, yağmayı, ırkçılığı, nefreti, cinsel bastırılmışlığın çirkin geleneklerini, ruhsuz ve madde odaklı üretim-tüketim makinelerini tamamen bırakarak yepyeni araçlarla, uğraşlarla ve topluluklarla var olmamız bana göre enfes olur. Hepimizin bir dünya hayali vardır. Benimki bu. Bu hayal için çalışıyorum.

Haberin Devamı

Gülşen’in kıyafetleri üzerinden eleştirilmesi hakkında ne düşünüyorsun?

Böyle güzel ve yetenekli bir kadına bakıp da özgürce ona eşlik etmek, onunla dans etmek, onu takdir etmek istiyorum sadece.

Günlerin nasıl geçiyor?

Hayatımın en güzel günleri bunlar. Roman insanların yanı başlarında. Şarkılar fonda. Kalbim sıcak. Dünya dönüyor.

‘AYAZMA PLAJI’NDA ÇALAN İLK MÜZİSYENLER BİZDİK’

Kitabında sıkça bahsettiğin babanla nasıl bir ilişkin vardı?

Babamı yakın bir zamanda huzurlu bir yolculukla uğurladık. Rahmet diledik ona bir sürü sevdiği ve onu seven insanla. Bir asker olmasını onurlandırdık. Bir baba olmasını, bir eş olmasını, bir kardeş olmasını. Ben onun şair ve şarkıcı yönlerini de onurlandırdığıma inanıyorum. Baskı ya da korku hissetmiyorum. Kızgın ya da dargın değilim. Kendimi suçladığım ya da babama yüklendiğim bir yer yok içimde.

Sanata olan düşkünlüğünü annenden mi aldın?

Bence tüm ana-atalarımdan ve baba-atalarımdan aldım. Annemin etkileri sadece sanat olmadığından ona bambaşka bir aşkla bağlıyım. Bana sanat üretebileceğim araçlar aldı annem. Müzik aletleri, defterler, kalemler, oyuncaklar... Annem düşündü bunları. Yeteneklerimde babamın izleri mutlaka var. Onun katkısı bu alanda daha fazla olmuştur ve özgürlük alanında...

Metaverse’teki Decentraland’de konser verdin.  Nasıldı?

Bunu ülkemizde yapan ilk insan olmak harika. Ayazma Plajı’nda çalan ilk müzisyenler de bizdik. Hâlâ övünürüm. Böyle enfes şeylerle övünmeye bayılıyorum. Çok eğlenceli çünkü. Bilgisayarına âşık biri oldum hep. Telefon da elimden düşmüyor. İçerik üretmeye, zamanım varsa, bayılıyorum. Dijital konserlere de metaverse konserimize de bayılıyorum çünkü hepsi bu zamanın içinde sanat üretmekle alakalı. Demek ki ben de içindeyim. Oh, ne güzel. Emeği geçen ve mümkün kılan, gelip katılan herkese öpücükler!

Sessiz kalabalıkların sesi olduğunu düşünüyor musun?

Sorumluluk hepimizin ortak paydası. Hepimiz bir kadın öldürüldüğünde ve katili serbest bırakıldığında aynı yarayı paylaşıyoruz. Ben ifade ediyorum ve dinleyenler, kalplerine yakın tutanlar oluyor. Ne mutlu ki yalnız hissetmiyorum bu yolla.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!