Güncelleme Tarihi:
Azıcık İngilizce, çokça Arapça ve biraz da beden diliyle anında kontrol altına alıveriyor çoğunluğu Fransızlardan oluşan şefleri. Mutfağa girer girmez çarşafının üstüne ‘Executive Chef’ iğnesini gururla takıyor hemen. Sanırsınız dünyanın en iyi mutfak okullarında okumuş ya da yıllarca profesyonel mutfakları yönetmiş... Hiçbiri değil! Ama mutfağa hâkim. Ünlü bir Fransız şefle ortak restoran açacak kadar kendine güveniyor. Shams Al Qassabi ya da herkesin söylediği şekliyle ‘Şems’ tanıdığım en ilham veren insanlardan biri.
Şems’in öyküsü bundan 20 yıl önce başlıyor... Kocası genç yaşta malulen emekli olunca beş çocuğun okuluna ve yaşamlarına yetmiyor para. Şems o esnada 40’lı yaşlarının başında. Kızının okulundaki kermes için bir şeyler götürmesi gerekince bahçesindeki limonları toplayıp konserve yapıyor (mutfaklarında çok kullanılıyor) ve yok satıyor. O gün, bir hafta sonra açılacak şık bir pazar için kendisine ücretsiz stant öneriyor bir veli. “Limonların yanına daha çok şey koymalıyım” diyor ve konservelerden kazandığı parayı sermaye yaparak baharatçısının kapısını çalıyor.
Kahvaltı dükkânı dolup taşıyor
Topladığı baharatı kırık kahve değirmeninde öğüterek elinin lezzetiyle nam salmış büyükannesinden öğrendiği gizli formüllerle türlü baharat karışımları hazırlıyor. Ve bingo! Öyle bir ilgi çekiyor ki artık eve sipariş almaya başlıyor. Derken, şehrin en eski çarşısı olan Souq Wakif’ta minicik bir yer kiralıyor. O zamanlar bir kadının değil ticaret yapması, herhangi bir işte çalışması bile gereksiz görülüp engelleniyor Katar’da. İlk yıl çok zor geçiyor Şems için. Fakat daha sonra Emir’in eşinin dükkânına gelip bizzat alışveriş yaparak destek verdiğini göstermesiyle her şey değişiveriyor. Bundan dört yıl önce bir de kahvaltı mekânı açıyor. Üstelik klasik Katar kahvaltısını kendince stilize ederek... Şu an kahvaltı dükkânı dolup taşıyor. Baharat için bir üretimhane kurmak üzere. Ve iki ay önce şehirde yeni açılan Park Hyatt otelinin içinde Michelin yıldızlı Fransız şef Jean-François Rouquette ile birlikte Opus adlı restoranı açıyor.
O, geleneksel Katar mutfağından tabaklar hazırlarken Fransız şef de bölge malzemeleriyle bir mönü yaratıyor. Kendisiyle üç yıl önce tanışmıştım. Ne dediyse gerçekleştirdi.
“Sağlığım iyi olsun, daha da bir şey önümde duramaz” diyor. Aklıma 72 yaşında Michelin yıldızı alan Bangkok’taki sokak yemekçisi Jay Fai ve Koçi’de 50’lerinde beş yıldızlı bir otelin mutfağını yöneten ‘executive chef’ Latha Kathi geliyor. Sizce de bu azimli kadınları alkışlamak gerekmez mi?