Kadın mücadelesi gündemde! Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...

Güncelleme Tarihi:

Kadın mücadelesi gündemde Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2019 08:00

Şilili feminist kolektif Las Tesis’in, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle Kadın ve Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı’nın önünde gerçekleştirdiği dans performansı, dünyanın farklı ülkelerinden kadınları harekete geçirdi.

Haberin Devamı

Türkiye ise o sırada iki acı olayla çalkalanıyordu. Ayşe Tuba Arslan boşandığı erkek (Yalçın Özalpay) tarafından satırla öldürüldü. Arslan, Özalpay hakkında 23 kez suç duyurusunda bulunmuş olmasına rağmen korkunç saldırıdan kurtulamadı. Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi öğrencisi, balerin Ceren Özdemir ise ders dönüşü evine girerken cezaevi firarisi Özgür Arduç tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Özdemir’in öldürülmeden hemen önce bir güvenlik kamerasından yansıyan bakışı pek çok hemcinsinin içini yaktı. Kadınlar, Özdemir’in katiline attığı tedirgin bakış için “O bakışı bilmeyenimiz yoktur” diyerek sosyal medya üzerinden kendi acı
tecrübeleri paylaştılar.
Gündemin bir diğer önemli maddesi de Şule Çet davasıydı. Gazi Üniversitesi Sanat
ve Tasarım Fakültesi öğrencisi Çet, 2018’de bir plazadan şüpheli şekilde düşerek hayatını kaybetmişti. Olayın 1.5 yıldır süren davasında mahkeme, ‘intihar mı cinayet mi’ tartışmalarına ‘cinayet’ diyerek bir nokta koydu. Sanıklardan Çağatay Aksu’ya müebbet ve 12 yıl 6 ay, Berk Akand’a 18 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Davayı takip eden milyonlarca insanı kararda
‘iyi hal indirimi’ uygulanması derinden yaraladı.
Tam da olması gerektiği gibi ülke gündemine yerleşen kadın mücadelesinin nabzını tuttuk. Fransa, İspanya
ve Kolombiya’dan sonra Türkiye’de gerçekleştirilecek danslı protestonun provalarına katıldık. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sözcülerinden Ayşen Ece Kavas’a, Şule Çet kararını nasıl değerlendirdiklerini sorduk. Tıpkı Ayşe Tuba Arslan gibi defalarca adli makamlara başvurmasına rağmen hâlâ can güvenliğini sağlayamamış olan Asiye D. ile konuştuk.

Haberin Devamı

Kadın mücadelesi gündemde Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...

Önder: “Bu dansın dünyaya yayılışı #meToo hareketinin yayılışına çok benziyor.”

O şarkıda hepimizin hikâyesi anlatılıyor

Şili’den dünyaya yayılan danslı protesto bugün İstanbul’da ve Ankara’da düzenlenecek. Saat 15.00’te Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’nin önünde ve saat 17.00’de Kuğulu Park’ta gerçekleştirilecek eylemin provalarında etkinliğe öncülük eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sözcülerinden Melek Önder’le bir araya geldik.

Haberin Devamı

Yaşları 20-30 arasında değişen 100’e yakın kadın... Heyecanlı ve meraklı gözlerle provanın başlamasını bekliyorlar. Hemen hepsi farklı ülkelerde düzenlenen eylemlerin videolarını defalarca izlemiş. Orijinali Portekizce olan şarkının Türkçeye çevrilmiş sözlerini ezberliyorlar önce. Sonra sıra dansı prova etmeye geliyor. Onlar çalışmaya devam ederken eyleme öncülük eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sözcülerinden Melek Önder’le konuşuyoruz. Bu protestonun önemini şöyle anlatıyor Önder: “Dünyada kadına yönelik şiddetin çok arttığı ancak aynı zamanda kadınlar tarafından mücadelenin de çok güçlendiği bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle Las Tesis’in, “Ataerk bir yargıçtır, suçumuz kadın olmak, görmediğiniz kadın cinayetleri” diyen şarkısı ve danslı protestosu bir anda farklı ülkelerdeki kadınları sokağa döktü. #meToo hareketi de bir anda dünyada yayılmıştı ve Hollywood oyuncularının öncülüğünde kadınlar başlarına gelen taciz olaylarını çekinmeden paylaşmıştı. Bu akım da aslında ona çok benziyor. Kadınların gördüğü şiddet o kadar ortak ki... O şarkı da aslında hepimizin hikâyesini anlatıyor.Bu tarz toplu protestoları çok önemsiyoruz. Çünkü bu sayede Şule Çet davasında gördüğümüz gibi üzeri kapatılmaya çalışılan cinayetler hakkında emsal oluşturabilecek nitelikte olumlu sonuçlar alınıyor. Bu nedenle toplumun farklı kesiminden birçok kadınla birlikte tüm yol ve yöntemleri deneyerek kadın cinayetlerini durdurma mücadelemize devam edeceğiz.”

Haberin Devamı

Kadın mücadelesi gündemde Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...
Türkiye’nin ilk kadın mitinginin 100’üncü yılı

Bir diğer etkinlik haberi de Anadolu’nun başka bir köşesinden geldi. 100 yıl önce 3 bin kadın Anadolu işgalini protesto etmek üzere Kastamonu’da sokağa çıkmıştı. Milli Mücadele tarihine ilişkin kayıtlara Türkiye’nin ilk kadın mitingi olarak geçen bu eylemin 100’üncü yıldönümü
bu hafta Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi (DMKI) tarafından çeşitli etkinliklerle kutlanacak. ‘Kastamonu’dan Dünyaya Açılan Kadın Ufku’ başlığıyla düzenlenen etkinlikler kapsamında yarın Kastamonu Saray Hamamı Kültür ve Sanat Merkezi’nde dönem sergisi düzenlenecek. Cumartesi akşamı da İstanbul’da, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir gala gecesi olacak. Gecede mitingin 100’üncü yıl onuruna orkestra şefi Oğuzhan Balcı tarafından bestelenen senfonik eserin prömiyeri gerçekleşecek. Ayrıca Selçuk Metin’in yönetmenliğini yaptığı özel filmin ilk gösterimi de aynı gecede yapılacak.

Haberin Devamı

Kamuoyu sayesinde Şule için adalet sağlandı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun sözcülerinden Ayşen Ece Kavas, emsal niteliği taşıyan kararın çıktığı davayı
6 maddede yorumladı.

Kadın mücadelesi gündemde Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...

  1. Şule Çet’in katilleri olayın üzerinden aylar geçmesine rağmen tutuklanmamıştı. Biz de bunun üzerine platform olarak harekete geçtik. İstanbul’da Şule Çet’in ailesiyle beraber, Ankara’da öldürüldüğü yerde eylemler düzenledik. Daha biz eylemdeyken aylardır tutuklanmayan faillerin tutuklandığı haberini aldık. O zaman anladık ki adalet ancak mücadele verdiğimizde sağlanıyor.
  2. Eylemler yaptığımızda olay yerinden deliller eksik toplanmıştı, cinayete dair bağlantısı olan kişilerin tamamı dinlenmemişti. Şule Çet’ten ve sanıklardan alınan DNA örnekleri Adli Tıp’a yollanmamıştı. Bunun öğrenilmesiyle beraber savcının görevine son verildi.
  3. Sanıklar sürekli açıklamalarında, “Kamuoyu baskısı yüzünden tutukluyuz” dediler. Evet haklılar, kamuoyu baskısı sayesinde aslında olması gerektiği şekilde tutuklandılar. Biz eğer kamuoyu tepkisi oluşturmasaydık hiçbir delil açığa çıkmayacaktı, savcının ihmali görülmeyecekti. En nihayetinde kamuoyu sayesinde Şule için adalet sağlandı.
  4. Şule Çet’in davasında verilen karar emsal niteliği taşıyor. Verilen müebbet cezası toplumda caydırıcı olacaktır. “Ben cinayet işlerim, nasılsa üstünü kapatırım” algısı yıkıldı.
  5. Biz platform olarak kararı, 1.5 yılda çok büyük bir yol kat edildiği ve ‘planlayarak ve kasten öldürme, cinsel saldırı ve hürriyetinden yoksun kalma’ suçlarının tamamından ceza verildiği için olumlu olarak değerlendiriyoruz. Yalnızca kararda uygulanan iyi hal indirimini doğru bulmuyoruz.
  6. Türkiye’de yüzlerce kadın cinayeti işleniyor ve bu cinayetlerin geneli birbirine benziyor. Failler savunmalarını cezadan nasıl kurtulacaklarını bilerek yapıyor. Hâkim katilin sadece mahkemedeki hali, “Pişmanım” demesi ya da daha önce suç işlememiş olması nedeniyle iyi hal indirimi uygulayabiliyor. İyi hal indirimi verilmesi kadın cinayetlerini normalleştiriyor, meşrulaştırıyor. Oysa İstanbul Sözleşmesi açıkça ‘Şiddeti normalleştirmek yasaktır’ diyor.
    Kadın mücadelesi gündemde Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...

    “Sanıklar açıklamalarında, ‘Kamuoyu baskısı yüzünden tutukluyuz’ dediler.”

Şule Çet’in ardından yaşananların özetİ

28 Mayıs 2018 Çağatay Aksu, Şule Çet’i işe geri alacağını söyleyerek işyerine çağırdı.

29 Mayıs 2018 Şule Çet 04.00’te bir plazanın 20’ici katından şüpheli bir şekilde düşerek öldü.

30 Mayıs 2018 Ankara Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı.

31 Mayıs 2018 Çağatay Aksu ve Berk Akand gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Şule Çet toprağa verildi.

12 Haziran 2018 Çet Ailesi’nin avukatı olayın intihar olmadığını gösteren bilgiler açıkladı.

Haberin Devamı

4 Temmuz 2018 Çet’in ölümünden önce tecavüze uğradığını gösteren otopsi raporu açıklandı.

14 Temmuz 2018 Aksu ve Akand tutuklandı.

3 Ekim 2018 Çet’in cesedinden toplanan delilleri Adli Tıp’a göndermeyen savcı Alev Ersan Albuz görevden alındı.

29 Ekim 2018 Adli Tıp raporu, Çet’in tırnaklarında B.A’ya ait DNA bulgusu olduğunu kanıtladı.

8 Kasım 2018 Aksu ve Akand’ın olay gecesi bir havayolu şirketini 10 kez aradığı öğrenildi.

3 Aralık 2018 Zanlılar hakkında müebbet ve 39 yıla kadar hapis cezası istendi.

6 Şubat 2019 Bazı delillerin Adli Tıp’ta kaybolduğu ortaya çıktı. Duruşma, 15 Mayıs’a ertelendi.

15 Mayıs 2019 Şule Çet Cinayet Davası’nda 17 Haziran’da keşif yapılmasına karar verildi.

17 Haziran 2019 Şule Çet davasında keşif tutuklu sanıklar olmadan yapıldı.

10 Temmuz 2019: Üçüncü duruşmada sanıkların tutukluluk haline devam kararı verildi.

13 Ekim 2019 Bilirkişi raporunda, “Maktulün intihar edebileceği konusunda dosyada bir bilgi veya gözlemin olmadığı” belirtildi.

20 Kasım 2019 Savcılık sunduğu mütalaada sanık Aksu’nun kasten öldürmeden ve cinsel saldırıdan cezalandırılmasını istedi. Sanık Akand’ınsa yardım etme ve kasten öldürme suçlamalarıyla cezalandırılmasını talep etti. Duruşma 4 Aralık’a ertelendi.

4 Aralık 2019 Mahkeme sanık Aksu hakkında cinayetten müebbet ve 12 yıl 6 ay hapse karar verdi. Berk Akand’a 18 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Aksu’ya ‘iyi hal indirimi’ uygulandı.

Ayrıldığı erkek tarafından bıçaklanan ve defalarca şikâyetçi olmasına rağmen kimseye sesini duyuramayan Asiye D.: 

Sesimizi duyurmak için önce ölmemiz, sonra sosyal medyada gündem olmamız gerekiyor

Ayşe Tuba Arslan boşandığı erkek hakkında tam 23 kez suç duyurusunda bulundu. Uzaklaştırma kararını ihlal eden Yalçın Özalpay’ın satırlı saldırısı sonucunda hayatını kaybetti. Ne yazık ki o, bu çaresizliği yaşayan ne ilk ne de son kadın... Sesini duyuramayanlardan biri de Mersin’de yaşayan 26 yaşındaki Asiye D. 1.5 ay önce ayrıldığı erkek tarafından bıçaklandı. Tüm suç duyurularına rağmen onu bıçaklayan şahıs tutuklanmadı. “Bu adamın cezasını çekmesi için anneme cenazemin mi gitmesi gerekiyor” diyen Asiye’yle konuştuk.

Onunla nasıl tanıştınız, ne kadardır birlikteydiniz?

- Kuzenimin erkek arkadaşının arkadaşıydı. Bir süre sadece telefonla görüştük. Daha sonra birbirimizi tanımaya karar verdik. Görüşmeye başlayıp sevgili olduk. 5-6 ayın sonunda da evlenme karar verdik. Hatta ev tuttu ve eşya seçiyorduk.

Neden ayrıldınız?

- Kendisi Cizre’de yaşıyor, ben Mersin’de. Benimle evlilik planları yaparken aslında zaten evliymiş. Üç tane de çocuğu varmış. Bunu öğrenince ayrılmak istediğimi söyledim. Aslında ayrılık sürecinde bir problem yaşamadık. Ama ben daha sonra arayıp telefonundaki fotoğraflarımı silmesini istedim. Silmeyeceğini söyledi. Ben de konuşmak için kalktım, Cizre’ye gittim. Telefonunu değiştirdiğini, tüm fotoğraflarının gittiğini söyledi. Oysa şifreni girdiğinde fotoğraflar geri geliyor. Yapmasını istedim ama yapmadı. Uzun süre tartıştık ama sonunda sileceğini söyledi. Ben de yoldan dolayı çok uykusuzdum, otele gidip dinleneceğimi söyledim. Ertesi gün sabah 08.00’e biletimi kestirdim Mersin’e dönmek için. Sabah yanında başka adamlarla otele geldi.

Olayı sadece anneme anlattım

Orada mı yaşandı saldırı?

- Hayır, beni otogara götüreceğini söyledi. Arabaya bindik. Yanındaki adam arabayı kullanıyor, o ön koltukta oturuyordu, ben de arka koltuktaydım. Fotoğrafı silip silmediğini sordum. Bu defa silmeyeceğini söyledi ve bağıra bağıra hakaretler ve küfürler etmeye başladı. Sonra arka koltuğa dönüp koluma vurdu. Ben de vurduğu için ona bağırmaya başladım. Koltuğun yanındaki cepte duran kırmızı meyve bıçağını eline aldığını gördüm. İlk önce, “Senin leşini sererim, kimse bulamaz” diye gözümü korkuttu. O sırada yanındaki adam kolunu tutup “Başın belaya girecek yapma” dedi. Dinlemedi ve bıçağı karnıma sapladı, sonrasını hatırlamıyorum, bayılmışım. Gözümü hastanede açtım.

Sizi kim hastaneye götürmüş?

- Kendisi. Ortağı, abisi, arkadaşları, bir sürü insan gelmiş hastaneye. “Beni şikâyet edersen, seni kezzapla yakarım” diye tehdit etti. Karakola ifade vermeye bile benimle geldiler, Cizre içinde bana nefes aldırmadılar ve polise yalan ifade vermemi sağladılar. Polise, “Kendim yaptım” dedim ama belki anlarlar diye çelişkili ifade verdim. Benim yapmadığımı anladılar ama sonuç değişmedi.

Sonra Mersin’e mi döndünüz?

- Evet, beni Mersin’e kadar abisi bıraktı. Döner dönmez olayı sadece anneme anlattım çünkü yürümekte zorluk çekiyordum. Bıçak biraz daha kaysa bağırsağım delinecekmiş. Benim üç abim var. Olayı onlara anlatamıyorum. Duysalar kıyamet kopar. Annem eski erkek arkadaşımı aradı, “Kızımın peşini bırak, yoksa seni tutuklatırım” dedi ama o, annemi de tehdit etti. “En kral parayı öder, en kral avukatı tutarım, hiçbir şey yapamazsınız” dedi. 

Sonra suç duyurusunda bulundunuz mu?

- Evet. Gelir gelmez. Bana dosyamın Cizre’den gelmesi gerektiğini söylediler. Sürekli aramama rağmen hallolmadı. Korkmama rağmen kalkıp Cizre’ye gittim. Dosyamın gönderilmesini sağladım. Tekrar Mersin’e gelip suç duyurusunda bulundum. Bana, “Tamam soruşturma başlatıldı” dediler. Ben de “Soruşturma başlatıldı ama beni öldürmeye teşebbüs eden adam elini kolunu sallayarak geziyor, ben öldükten sonra mı tutuklayacaksınız” dedim. Koruma kararından bahsettiler. Bugün ölen kadınların yüzde 90’ının koruma kararı vardı.
21 Ekim’de gerçekleşen olaydan sonra uzaklaştırma kararını ancak üç gün önce aldırabildim. Beni bıçaklamış olmasına rağmen ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Ben anlamıyorum, bu adamın cezasını çekmesi için, anneme cenazemin mi gitmesi gerekiyor?

Şu anda süreç ne aşamada?

- Serbest bırakıldıktan sonra dava açmak için barodan avukat istedim. Benden 4 bin 500 lira para istedi avukat. Durumum olsa, zaten barodan destek istemezdim. Abimlerden dolayı kendimi açık edemiyorum, yoksa sosyal medyada gündem yaratırsam o adamın ceza alacağını biliyorum. Sesimizi duyurmamız için önce ölmemiz sonra sosyal medyada gündem mi olmamız gerekiyor? Bundan sonra da ne olacağı belli değil. Aldırdığım uzaklaştırma kararının onun için bir önemi yok. Kafaya koyarsa karar filan dinleyecek biri değil. Ben adaleti arıyorum ama adalet filan yok. İlk zamanlar psikolojim bozuldu, sokağa çıkamıyordum. Küfür edince şikâyetçi olanlara ceza veren sistem nasıl olur da bir kadını bıçaklayan adamı yargılamaz? Bu nasıl yargı, bu nasıl adalet?

Kadın mücadelesi gündemde Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...

Ayşe Tuba Arslan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde toprağa verildi.
Kadın mücadelesi gündemde Tabii ki suç bende değil, ne nerede bulunduğumda ne de nasıl giyinmiş olduğumda...

 
 
   

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!