‘Jurassic Park’ filmlerinin tamamı insanların aptallığı üstüne kurulu

Güncelleme Tarihi:

‘Jurassic Park’ filmlerinin tamamı insanların aptallığı üstüne kurulu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 2018 14:49

‘Jurassic World: Yıkılmış Krallık’ filminin başrol oyuncularından Bryce Dallas Howard ve Chris Pratt’la Londra’da bir araya geldik.

Haberin Devamı

Bryce, geçen filmin tamamında topuklu ayakkabıyla çamurlara girdin çıktın, dinazorlardan kaçtın. Bu kez sadece ilk sahnede topuklu ayakkabın var! Çekimler daha rahat mı geçti senin için?
Bryce Dallas Howard: Aslında senaryoda ilk sahnelerde de spor ayakkabı giydiğim yazılıydı ama ben topuklu giymeyi talep ettim. Hatta senaryoyu okurken kırmızıyla işaretlediğim ilk şeydi. Ofiste spor ayakkabı giymesi gerçekçi gelmedi.
Peki karakterin geçen filmde çamurların içinde topukluyla koşması gerçekçi miydi?
Bryce Dallas Howard: İşte onu yapan bir kadın ofiste spor ayakkabı giyse dinozorlardan bile daha az gerçekçi olurdu.
Peki gerçeklikten bahsetmişken... Gerçek hayatta insanlar genelde hatalarından ders alır ama bu beşinci film ve insanlar hâlâ Jurassic Park’a gidiyor! Gerçi bu kez amaç çok daha farklı ama...
Chris Pratt: Doğru söylüyorsun ama dediğin gibi bu kez amaç farklı. Dinozorları katastrofik bir olaydan kurtarmak için gidiyoruz bu kez. Ve aslında bu filme bakınca, kurumların yaptıklarının, bilimin ve teknolojinin, dinozorlardan bile daha tehlikeli olabileceğini görüyoruz. Belki de o yüzden gerçek hayatta da ders almıyoruz. Bence ‘Jurassic Park’ filmlerinin tamamı insanların aptallığı üstüne kurulu. Biz insanlar aynı hataları tekrar tekrar yapmaya devam ettikçe bu filmler de devam edecek!

‘Jurassic Park’ filmlerinin tamamı insanların aptallığı üstüne kurulu


O zaman yandık!
Bryce Dallas Howard: Bizim için iyi, işsiz kalmayacağız.
Chris Pratt: ‘Tarih tekerrürden ibaret’ derler, biliyorsun. O yüzden çok şaşırmamalı.
Set ortamı nasıldı bu defa? Daha fazla ‘animatronik’ (gerçek canlı gibi görünen robot) kullanıldı diye duydum.
Bryce Dallas Howard: Evet, onlarcası vardı sette. Geçen filmde sadece bir taneydi. İnanılmazdı. Robot teknolojisi ve kuklacılığın karışımı gibi bir şey düşün. Onlarca insan tek bir dinozor kuklasını hareket ettirmek için çalışıyordu. J (yönetmen Juan Antonio Bayona) sürekli sahneye özel şarkılar çalıyordu sette. Bu da bizim moda girmemize çok yardımcı oldu. Bir de tabii oldukça yüksek ve korkunç dinozor sesleri vardı çekimlerde. Bunun etkisini de filmde görebilirsiniz!

Haberin Devamı

Müzik size nasıl hissedeceğinizi söyler

Haberin Devamı

Chris, sen de oynadığın karakterlerin ruhuna bürünebilmek için müzikten faydalandığını söylemiştin eski röportajlarımızdan birinde. Hâlâ buna devam ediyor musun?
Chris Pratt: Bu üçüncü röportajımız değil mi? ‘Türkiye’den tanıdığın biri var mı’ diye sorarlarsa seni söyleyebilirim artık! Müzik konusunda… Evet yıllar içinde oldukça fazla playlist hazırladım. Müziğe karşı çok hassasım. Bir şarkıyla üzülebilir, mutlu olabilir, dans edebilirim. İçimdeki ritim müziğe uyum sağlıyor. Bu izleyiciler için de böyle bence. John Williams’ın yaptığı müziklere bakın, Steven Spielberg’le çalışmalarına… Tanınmış filmlerin çoğunda nasıl hissetmeniz gerektiğini size müzik söyler. Bu yüzden müzik dinlemeyi seviyorum.
Yine senin oynadığın ‘Guardians of the Galaxy’ filmi de müziğin seyirci üstündeki etkisine bir örnek...
- Evet. Orada aynı 14 şarkıyı seneler boyunca durmadan dinleyen birini canlandırıyordum. O şarkıları o dönemde o kadar çok dinledim ki her sözü, her notayı ezbere biliyorum. Neyse ki ikincide öyle bir şey yoktu.
Bu filmin çekimlerinde playlistinde neler vardı?
Chris Pratt: Bolca country müzik vardı ama en çok geçen filmin çekimlerinde de dinlediğim, Eric Church imzalı ‘Dark Side’ı dinledim. Sözleri bu karakterin nasıl olması gerektiğini anlatıyor bence. “İçimde karanlık bir taraf var ve o ortaya çıkarsa önümden çekilmen gerekli” diyor. Owen karakteri de bir adada, dinozorların arasında insanlardan uzak yaşamayı tercih ettiğine göre karanlık bir tarafı olmalı. Bence başından çok şey geçmiş, suçluluk hissediyor ve şimdi doğru olanı yapmaya çalışıyor.
Bryce, Netflix’in ‘Black Mirror’ dizisinde, ‘Nosedive’ bölümünde (Sezon 3, Bölüm 1) oynadın. İlginç bir bölümdü; insanlar günlük hayatlarında Instagram’daki gibi ‘like’ alıyorlar ve puanlarına göre sınıflandırılıyorlardı. O rolü oynadıktan sonra şimdi oynadığın filmlerin puanlarına, derecelerine bakmak nasıl hissettiriyor?
Bryce Dallas Howard: Off, çok fena! Bu aslında hepimiz için yeni bir durum. Ve hepimizin bunun içindeyiz. Hepimiz şunu düşünüyoruz: ‘Tamam artık hayatımızda sosyal medya diye bir şey var ama bu koşullarda insanlığımıza nasıl sahip çıkacağız ve teknolojiye nasıl bir etik ve yapıcı bir yöntemle ayak uyduracağız?’ Sosyal medya sayesinde gelen çok şahane şeyler olduğu gibi korkutucu şeyler de var. 1990’da yazılan ilk ‘Jurassic Park’ kitabında yazar Michael Crichton, ‘thintelligence’ (‘ince’ anlamına gelen ‘thin’ ve ‘zekâ anlamına gelen ‘intelligence’ kelimelerinin bileşimi) der dinozorların zekası için. Bu terim kısaca şunu söylüyor; sonraki adım, sonraki buluş için o kadar heyecan duyuyoruz ki detaylı düşünemiyoruz. Sonuçları göremiyoruz. ‘Jurassic Park’ da aslında bize bunu anlatıyor ve bu notada ‘Black Mirror’la örtüşüyor.

Haberin Devamı

‘Jurassic Park’ filmlerinin tamamı insanların aptallığı üstüne kurulu

BAKMADAN GEÇME!