Güncelleme Tarihi:
Instagram’da yazıştığımız bir okuyucum güzel bir noktaya değinmiş...
Beslenme kalitesi vücut sağlığıyla elbette dolaysız ilişkili ama beyin sağlığıyla ilişkisi varsa da (ki bu tartışmalı) zayıf ve dolaylı bir etkileşim şekli bu.
Beyin gücünü belirleyen şüphesiz aile ortamı, eğitim kalitesi, bu alana yapılan toplumsal ve kişisel yatırımlar; yani zevklerimiz, hobilerimiz ve arkadaşlarımızın niteliği gibi sosyal faktörler.
Yayın organları ve TV programlarının kalitesi de önemli. Batı’da ‘dumbing down’ yani ‘aptallaştırma‘ denen sosyal olgu üzerine yazılıp çiziliyor.
Belki konu tartışıldığı için bu genel süreç kontrol altında. Bizde de bu konu tartışılıyor ve bir ‘sorun’ olarak görülüyorsa, ben bilmiyorum.
***
Bildiğim şu: Bir saati aşkın vapur seyahatlerinde kimsenin ciddi bir kitap okuduğunu görmüyorum.
Paris’te üç dakikalık bir metro yolculuğunda bile Fransızların elinde devamlı kitap...
YEDİ KUŞAK KÖYLÜYDÜK
Öte yandan vücut sağlığı olarak yakın zamanlara kadar şanslıydık. Çünkü yedi kuşak köylüydük. Yerli tohumlar, doğal süt, yoğurt, sebze, meyve ve de hormonsuz etler... Hepsi DNA’larımızda var. Ama son yıllarda aşırı işlem görmüş yiyecekleri ve zararlı içecekleri tartışmasız kabullendik. Fast food’un en kötü türleri ülkemizde hızla yayıldı.
Benim ilgimi çeken bir olgu da steakhouse’ların bizde ABD’den bile popüler hale gelmesi. Eskiden doğal otlamış keçi ve kuzu yerdik. Dana nadiren yenirdi ve doğaldı.
Şimdi dana revaçta. Batı’daki trendleri 20 sene geriden izlediğimiz ve daha çok etobur olduğumuz için nedenlerini anlıyorum.
Öte yandan bizde artık hormonsuz ve yetiştirme olmayan dana eti bulunduğunu sanmıyorum.
Buna karşılık Avrupa’da doğal otlayan ineklerin sayısı neredeyse gökteki kuşlar kadar. ABD’de de biraz uğraşınca doğal otlamış ve hormonsuz dana eti buluyorsunuz.
Bu işin sağlık kısmı. Bir de lezzet kısmı var. Süt danası çok lezzetli. En iyisi İtalya’da. Bizde yok. Sığır etinin de makbulü yağlı olup yağların mermerdeki ince çizgiler gibi dağılması. Buna ‘prime’ et diyorlar. Birkaç hafta kuru dinlendirilince bayağı lezzetli oluyor.
***
Ama en iyi sığır etlerini İspanya’da yedim. Galisya türü 12-16 yaş arası sığırlar... Pirzolaları sert değil. Adeta mineral içeren, derin bir tatları var. Kesinlikle az pişirmek gerekiyor.
DOĞRU BİR ADRES: MEAT CO HOUSE
Mithat Bey meşhur etçi Nusr-Et’in ortağı. Boşnak asıllı. Doğal et yiyerek büyümüş. Zarif ve kültürlü. Asıl işi tekstil ama hobisi yemek. Sistematik ve detayları göz ardı etmeyen bir çalışma tarzı var.
Bir sene önce açtığı Boşnak lokantasına gitmiş ve çok iyi yemekler dışında, harika bir kuzu gerdan tatmıştım. Yakın zamanda, Yeniköy’de bir et lokantası açtığını duyunca şaşırdım. Tabii denemek istedim ve açıkçası gene beni şaşırttı. “Nusr-Et ile kıyasla” demeyin çünkü art arda yemek lazım ve bunu yapan birinin kapının önünde ambulans bekletmesi gerek!
***
Meat Co ahşap ve zevkli döşenmiş. Öğlen giderseniz Akdeniz yeşillikleriyle avokado salatası deneyin. 20 TL.
Dana bonfileden ve fırınlanmış kıtır parmesan ile sunulan carpaccio hafif ve lezzetli. 45 TL. Özel bir burger de var. Bonfile ve antrikotun uç kısımlarından çekiliyor ve soğanla eski cheddar dışında Boşnak kuru etiyle lezzetlendirilmiş. 30 TL. Sucuk da denedim. Piyasa sucuğundan iyi ama daha kat edilecek yol var.
YAZARKEN DOYDUM
Akşam arkadaşlarla gidip güzel bir kırmızı şarap içmek büyük keyif olur. Elbette öğle tavsiyelerimle başlayabilirsiniz yemeğe. Bundan sonra bonfileden lokum bir opsiyon ama başka yerlerde de var. Ben dana kol yumurtası spagettiyi daha orijinal ve leziz buldum. 62 TL.
***
Ya ana yemek? T-Bone yani dana pirzola ve bonfile olabilir. 78 TL. Ama dana severseniz benim tavsiyem güzel bir dana kaburga ısmarlayıp paylaşmanız. Fiyat değişiyor kiloya göre.
Öte yandan benim gittiğim günkü başyapıt ‘kuzu kafes’ti. Ülkemizde çok iyi kuzu hâlâ bulunuyor ve Meat Co iyi et seçip çok iyi pişirerek hakkını vermiş. Kemikten dağılıyor ve sulu. Dört kişi için ideal. 190 TL.
Tatlı olarak da Antep’ten gelen fıstıklı havuç dilimi herkesi mest eder.
Ama onu da benim yerime siz deneyin ve afiyet olsun.
Ben yazarken bile doydum.