Güncelleme Tarihi:
Ankara’dan Antalya’ya giden yolcu otobüsünün 29 Temmuz Pazartesi günü Afyonkarahisar’da kamyonla çarpışması sonucu 1 kişi öldü, 38 kişi yaralandı. 9 Ağustos Cuma günü Ankara, Polatlı’da meydana gelen kazada yolcu otobüsü köprü ayağına çarptı. Kazada 9 kişi hayatını kaybetti, 27 kişi yaralı kurtarıldı. 14 Ağustos Çarşamba günü Bodrum’dan Van’a giden yolcu otobüsü, Malatya’nın Akçadağ ilçesinde şarampole yuvarlandı. Kazada yaralananların sayısı 26 olarak açıklandı. 15 Ağustos Perşembe günü İstanbul’dan Datça’ya giden yolcu otobüsü şarampole yuvarlandı. 3 kişi yaralandı. Aynı gün Tokat’ın Erbaa ilçesinde yolcu otobüsüyle otomobil çarpıştı. 2 kişi yaşamını yitirdi, 3 kişi yaralandı.
Peş peşe yaşanan trajik kazalar sonrasında tartışmalar otobüs şoförleri üzerinde yoğunlaştı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) Başkanı Kenan Öztürk artan kazalarla ilgili olarak “Son 5 yılda yolcu otobüslerinde ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları yüzde 67 arttı ve bu her yıl artarak devam ediyor. Güvencesiz, kuralsız çalışmaya son verilmeli” diyor.
‘Okulu yok, alttan da yetişmiyor’
M. G. (56)
13 yıldır yolcu otobüs şoförlüğü yapıyorum. Tabii ki trafiğin zorluğu, riski ayrı ama sağlığına, uykuna dikkat edeceksin. 4,5 saatten fazla araç kullanamazsınız. Takograf cihazı (sürat ve mesafe ölçer) izin vermez buna. Erzurum-İstanbul arası çalışıyorum. 4,5 saat bittikten sonra diğer şoför geçiyor direksiyonun başına. Zaten süren dolunca takograf ikaz eder. Yataklığı var arabanın. Orada uyuyoruz. Yemek de moladan molaya ne yiyorsak o. Son zamanda TikTok çıkmış. İstirahat zamanında TikTok’la oynarsan uykunu alamazsın. Ben mal sahibiyim, otobüs benim, riskli araba kullanır mıyım? Önüne geleni şoför olarak alıyorlar, seçicilik olacak. Bunun okulu yok, alttan da yetişmiyor. Maalesef direksiyonu tutan otobüs şoförü oluyor.
‘Yüzde 90 tecrübesizlikten’
C. Ş. (39)
Bu işi 15-16 yıldır yapıyorum. Bu meslekte uykusuzluk olmaz, dinlenmen lazım. Biz iki, bazen üç şoför çıkıyoruz uzun yol olduğu için. Adıyaman’dan İstanbul’a ve her tarafa gidiyoruz. Tabii ki kaza geliyorum demez. Yani iyi uykusunu alan da iyi dinlenen de kaza yapabilir. Ama vasıfsız personel çok. Bugün şehir içi minibüs kullanan, bir fabrikada servis yapan adama da yolcu taşıma belgesi veriliyor. Firmaya geliyor, başvuru yapıyor. Firma bakıyor adam araba sürüyor, onu işe alıyor. Her araba kullanan bu mesleği yapamaz. Kazalar yüzde 90 tecrübesizlikten kaynaklanıyor.
‘Kan akışı yavaşlıyor...’
Alican Çelik (35)
Yaklaşık 10 senedir şoförlük yapıyorum. Genellikle Ege tarafı çalışıyoruz ama bu aralar Erzurum’a gidip geliyorum. Bizim yasal olarak 24 saat içinde 9 saat araç kullanma hakkımız var. Bunu da 4,5’ar saat olacak şekilde ikiye bölüyoruz. Arada 45 dakika mola verme zorunluluğumuz var. Otogarlardan çıkmadan önce evraklarımızı verip polisten trafik çıkışı alıyoruz. Takograftan aldığımız bu evraklarda fazla sürüş olduğu zaman gözüküyor ve bunun akabinde ceza yiyoruz.
O yüzden kimse 9 saatten fazla araç sürmez. Ama bazı firmalarda şoför eksikliğinden araçtaki personeli zorlayarak, üçüncü bir şahsın ehliyetleriyle ekstra 9 saatin üzerine 12 saat, 13 saat araç kullandıranlar olduğunu duyuyoruz. Bunun akabinde de bu tarz kazalar oluyor. İçimiz, canımız yanıyor, çok üzülüyoruz. Bizim de başımıza gelebilir. Çünkü uykusuzluk ve yol hipnozu diye bir olay var. Uzun süreli sürüşlerde odağınız sürekli yol olduğu için bir noktadan sonra kan akışı yavaşlıyor ve gördüğünüzü algılayamıyorsunuz. Bu sebepten müzik dinleriz, sürekli çay, kahve içeriz bu yorgunluğu dağıtmak için.
‘Aylık tur listelerinin incelenmesi lazım’
Aziz Öner (61)
25 yıllık otobüs şoförüyüm. Biraz firmaların yazın aylık tur listelerinin üzerinde dursalar, kimse o konuda bir araştırma yapmıyor. Sadece şoförlerde suç buluyorlar.
‘Dinlenme, hız limitine uyma, sabır’
Muzaffer Turgut (66)
45 yıldır otobüs şoförlüğü yapıyorum. Şoförlerde üç unsur olması lazım; bir, istirahat, dinlenme;
iki, hız limitlerine uyma; üç, sabır. Bunlar olduktan sonra kesinlikle kaza olmaz. Mümkün değil.
Biz yeteri kadar dinlenebiliyoruz.
‘Gazımız kilitli, 120’ye çıkamazsın’
Hacı Kalaylı (54)
Yaklaşık 19-20 senedir otobüs şoförlüğü yapıyorum. Bu mesleğin en zor tarafı trafik; küçük araçların bize yakın geçmeleri, önümüzde frene basmaları... Normalde 4,5 saat araç kullanıyoruz. Ondan sonra dinleniyoruz. Uykusuzluk diye bir olay yok. Bugün Türkiye genelinde yaklaşık 5-6 bin tane otobüs var ve bunların hepsi aktif olarak yollarda. Bir-iki tane otobüsün kaza yapması tabii ki iyi bir şey değil ama normal. O kadar araç var. Otobüsleri trafikte sıkıştırma gibi durumlar da oluyor. Dikkatsiz sürücü çok fazla. Bizim hızımız belli, 98-100 km. Gazımız kilitli, bu otobüs
120 km hıza çıkamaz. Artı zaten garajdan çıkış alamazsın.
‘Gözünün 3 saniye kapanması...’
Yaşar Kozan (59)
Personel istirahatini yapmadan, dinlenmeden çıkıyorsa sıkıntı. Çünkü 8 saat arabada yatmakla evde 3 saat uyumak arasında çok büyük fark var. Evde yatarım, duşumu alırım. 3 saat beni bomba gibi yapar. Ama 8 saat arabanın altında defransiyelin, şanzımanın sesiyle, fren tedirginliğiyle zaten uyuyamıyorsun. Tam dinlenmeden yola çıkınca uykusuzluk dikkatini dağıtıyor. Gözünün 3 saniye kapanması kazalara sebep oluyor.
‘Prim sistemi ortadan kalkmalı’
Kenan Öztürk, Tüm Taşıma İşçileri Sendikası Başkanı
Otobüs kazalarında en büyük etken şoförlerin çok kötü koşullarda çalışmaları. Asgari ücret veya asgari ücretin az üzerinde, 17 bin, 20 bin civarında maaş alıyorlar. Yaptıkları sefer başına 400-500 lira arasında değişen oranda bir prim sistemi var ve bu yüzden sürekli birbirleriyle yarış halindeler. İşveren daha fazla sefer için şoförler üzerinde baskı kurduğu ve sefer başına prim sistemi olduğu için sürücü de evine ekmek götürebilmek adına daha fazla sefer yapmak için yarışıyor. Çalışma ve barınma koşulları çok elverişsiz. Büyük bir bölümü 15 günde bir evine gidip çocuklarını görebiliyor ve dinlenebiliyor. Daha çok otobüslerde yatıp kalkıyor.
Deneyimli olan sürücülerin çoğu, ağır koşullardan ve ücretin çok düşük olmasından dolayı otobüslerde çalışmayı bırakarak yüksek ücret veren çeşitli nakliye TIR firmalarına geçmek zorunda kalıyor. Bu sefer işverenler elinde ağır vasıta ehliyeti olan herkesi alıp otobüs teslim ediyor. Az sayıda işçiye daha çok sefer yaptırıp bir kâr hırsı uğruna insanların can güvenliği tehlikeye atılıyor. Jandarma Genel Komutanlığı verilerine göre son 5 yılda otobüslerde, yolcu otobüslerinde ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları yüzde 67 oranında artmış ve bu her yıl artarak devam ediyor. Buradaki güvencesiz ve kuralsız çalışmaya son verilmeli. Sürücülere asgari bir çalışma standardı, bir maaş standardı getirilmeli. Takograf tek başına bir denetim aracı değil. Bununla ilgili 40 tane formül buluyorlar, sürücülerden biz duyuyoruz. Çalışma Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı derhal harekete geçmeli.