Güncelleme Tarihi:
Yunuslara kıymayın efendiler
Onlar, yaşam alanlarının kaybı, deniz ve ses kirliliği, tesadüfi avcılık ve kasti öldürme gibi tehditlerle karşı karşıya. Tüm bu tehditlerin bir araya gelerek yarattığı olumsuzluklar, denizlerimizdeki yunus türlerinin neslinin devamı için ciddi bir risk oluşturuyor.
RAPORDAN ÇARPICI BAŞLIKLAR...
* Her şey toprağı işlemekle başladı, öyle de gidiyor
Rapor, biyolojik çeşitlilikteki azalmayı tetikleyen en önemli etmenlerin arazileri hor kullanım olduğuna dikkat çekiyor. Veriler, MS 1500 yılından bu yana yok olan tüm bitki, sürüngen, kuş ve memeli türlerinin yüzde 75’inde yaşam alanlarının işgal edilmesi olduğunu ortaya koyuyor.
* Geri dönüş mümkün, yaşamak için yaşat
Geleceğe yönelik son öngörüler, mevcut Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Stratejik Planı’nın birçok hedef için başarılı olma ihtimalinin pek de mümkün olmadığını gösteriyor. Bu eğilimi durdurmak ve 2030 itibariyle eğimi yukarıya çevirebilmek için taahhütlerin gerçekleştirilmesine yönelik daha güçlü eylemler içeren bir anlaşma sunmak gerekiyor.
* Kaynağından market rafına giden meçhul yol...
Son 50 yıl boyunca doğal kaynakları tüketme seviyemiz yüzde 190 oranında artış gösterdi. Daha sürdürülebilir bir sistem yaratmanın yolu, üretim, tedarik ve tüketim alışkanlıklarımızda önemli oranda değişiklikler yapmaktan geçiyor. Bunun için gezegenin hangi noktasında olursa olsun, kaynağından market raflarına uzanan yolda hangi etmenlerin işin içine girdiğini detaylı bir şekilde kavramamız gerekiyor.
* Bir zamanlar buralar hep ormanlıktı...
Ağaçlandırma ve restorasyon çalışmaları küresel orman kaybını bir ölçüde yavaşlatmış olsa da, boyutlar yine de kaygı verici. Tropik ve subtropik kuşakta bulunan 46 ülkeyi kapsayan araştırma 2000 -2010 yılları arasında yaşanan orman kaybının yüzde 40’ının büyük ölçekli tarım, yüzde 33’ünün ise yerel geçimlik tarım faaliyetlerinden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Kalan yüzde 27’lik orman kaybının nedenleri ise kentsel gelişim, altyapı projeleri ve madencilik.