Serkan OCAK serkan.ocak@hurriyet.com.tr -
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2018 14:47
Onu, dokuz yıldır hazırladığı belgesellerle ‘Doğadaki İnsan’ olarak tanıyoruz. Tek başına dağda bir kütük ev yapıyor, ormanda nasıl yiyecek bulunacağını gösteriyor.
Onu, dokuz yıldır hazırladığı belgesellerle ‘Doğadaki İnsan’ olarak tanıyoruz. Tek başına dağda bir kütük ev yapıyor, ormanda nasıl yiyecek bulunacağını gösteriyor. Yıllardır hazırladığı belgesellerine şimdi de bir kitap ekledi: ‘Doğaya Dönüş’. Serdar Kılıç’la yeni kitabını İstanbul’da şehrin hemen yanı başındaki ormanda bir gün geçirerek konuştuk. Yiyecek topladık, yemek yaptık, barınak kurduk, ateş yaktık, bağlama çaldık...
İstanbul şehir merkezinden sadece birkaç kilometre ötede, çamların altında mantar topluyoruz ‘Doğadaki İnsan’ Serdar Kılıç’la birlikte... Uzaktan gökdelenlere doğru giden araçları, otobanı görüyoruz. Görüyoruz görmesine ama kulağımızda sadece ağaçlardan gelen hışırtılar ve kuş sesleri var.
Amacımız ormanda bir gün geçirmek... Para vermeden yiyecek bulup karnımızı doyurmak, bir barınak yapmak.
Anadolu Yakası’nda Çekmeköy-Polonezköy arasında, ormanların içindeyiz. Kentin son bakir yerlerinden buralar... Kuzey Ormanları’nın bir parçası. Sıcaklık sıfır dereceye yakın. İğne yapraklı ormanların bulunduğu yerde civciv bacağı (Craterellus lutescens) topluyoruz. Üstten baktığınızda görseniz bile fark etmeniz çok zor. Rengi çam iğneleriyle aynı. Yanda bakınca fark ediliyor.
İşte güvenebileceğiniz lezzet: Civciv bacağı mantarı...Küçücük bir alanda en az beş farklı mantar gördük. Mantarları bulmak çok zor değil. Ama hangisinin zehirli olup olmadığını bilmek hayati önemde. Kılıç, burada devreye giriyor. Örneğin çok sevimli görünün kırmızı bir mantarı ellemeye kalktığımda hemen uyardı: “O ‘Amanita muscaria’... Halk dilinde sinek mantarı. Azı kafa yapıyor, çoğu öldürüyor...” Elimi bile sürmeden yanından uzaklaştım...
Serdar Kılıç, bir daldan 10 dakika içinde kaşık yaptı!
Önce yedik, sonra çalıp söyledik
Bıçakla kesip temizlediğimiz mantarları sepete doldurduk. Artık pişirme vakti. Poyrazköy taraflarında başka bir yere konuşlandık. Kendimize bir barınak yaptık. Kuru dalları kestik. Kimini barınakta kullandık; kimini de ateş yakmak için. Yanımızda getirdiğimiz tavaya mantarları doldurduk, tereyağını da içine attık. Kaşığı unutmuştuk. Kılıç, bir daldan 10 dakika içinde kaşık yaptı. Bir güzel yedik. Yaptığımız barınağa oturduk bağlama çaldık, söyledik. Şehrin tam göbeğinde ama boğuculuğundan uzakta bir gün geçirdik.
Baltalar elimizde: Kentin son bakir ormanında iki ‘vahşi’ doğa adamı!Kılıç, doğaya tamamen dönüşün mümkün olmadığını belirtiyor “Doğanın bir parçası olduğumuzu unuttuk ya da doğaya ait olduğumuz sistemli bir biçimde unutturuldu bize. Herkes aslında kendi evinde parası olmadan hayatını devam ettirebilir. Bilgi, donanım ve yetenekle ilgili. Bunlar kaybolmuştu. Bunları keşfetmek, hatırlatmak aslında benim yaptığım. Binlerce yılda elde ettiğimiz kültürü elimizin tersiyle bırakıp atmamamız gerekiyor. Bu dönemde doğaya dönüş tamamen mümkün değil. Yapay zekânın oluşturulmaya çalışıldığı bir dönemde bu bir tezat. Ama yaşayabileceğimiz başka bir gezegen yok. O yüzden doğaya saygı göstermek zorundayız.”
Çocukla seyahatin püf noktaları neler?