Güncelleme Tarihi:
Ana rotamız üç duraktan oluşuyor: Tophane’de 2020 Mart’ında açılması planlanan yeni Resim ve Heykel Müzesi, Beyoğlu Meşrutiyet Caddesi’ndeki Pera Müzesi ve Büyükada.
Resim ve Heykel Müzesi, bienalin ana mekânı. Burası aslında 2005 ve 2011 bienallerinde de kullanılan eski 5 numaralı antrepo. İşlerin büyük bölümünü dört kata yayılmış halde burada bulacaksınız. Feral Atlas Collective’in (Yabanıl Atlas Kolektifi) geniş bir alana yayılan çalışmasını atlamayın. Kolektif, insanların kurduğu altyapıların öngörülememiş etkilerini incelemeyi hedefleyen yüzden fazla biliminsanı, hümanist ve sanatçıyı bir araya getiriyor.
Normalde girilemeyen mekânların kapıları etkinlik için açıldı
Pera Müzesi’ndeki işler, bir tür müze içinde müze etkisi bırakıyor. Burada hayali medeniyetler, adalar, halklar, ülkelerle tanışacaksınız. Örneğin Norman Daly’ye ait ‘Llhuros Uygarlığı’ koleksiyonu... 2008’de ölen Daly, hayatının önemli bir kısmını, Llhuros adında, arkeologlar tarafından ‘keşfedilmiş’, kurmaca, kadim bir uygarlığı inşa ederek geçirdi. Bu uygarlıktan kalan izleri sergide görebilirsiniz.
Bienal bu yıl da ziyaretçilerine yeni dünyaların, düşüncelerin olduğu kadar sıradan bir günde giremeyecekleri özel yerlerin kapılarını açıyor. Bu mekânların hepsi Büyükada’da: Bir vakitler Atatürk’ün tavla oynadığı Anadolu Kulübü, eskiden kaymakamlık binası olarak kullanılan Hacopulo Köşkü, restorasyonuna bienal için ara verilecek Mizzi Köşkü ve öğrencileri uzun yıllar evvel kendisini terk eden, daha da eskiden Rum Ortodoks Patriği III. Sofronios’un yazlığı olan Taş Mektep...
Büyükada’da bir gün
Öncelikle hatırlatalım; beş duraktan oluşan Büyükada gezisini tamamlamak yaklaşık iki saat sürüyor. Daha az yorulmak için İKSV çalışanlarının tavsiye ettiği sırayla gezmeniz iyi olur.
Gezimiz iskeleden başlıyor. Motor iskelesinin önündeki meydanda Andrea Zittel’in bir işi, yüzü denize dönük sizi bekliyor. İlerideki merdivenlerden çıktığınızda Anadolu Kulübü’nün kapısına geleceksiniz. Sadece üyelerin kabul edildiği kulüp, bienal boyunca ziyaretçilere açık... Sarı boyalı oyun evi sergi alanına dönüştürüldü. Giriş katında Armin Linke’nin ‘Okyanusu İncelemek’ başlıklı işi var. Üst katta ise Ursula Mayer’in ‘Bilginin Ateşi Tüm Karmayı Yakıp Kül Eder’ yerleştirmesini görebilirsiniz.
Üçüncü durak birkaç yıl öncesine kadar Adalar Kaymakamlığı binası olarak kullanılan, sonra da kamuya kapatılan Hacopulo Köşkü. Köşkün kapısında sanatçı Monster Chetwynd’in, her biri insansı biçime bürünmüş bir yarasa, bir yılan, bir timsah ve bir örümcekten oluşan hibrit yaratık heykelleri karşılayacak sizi.
Bir sonraki mekâna, adanın ünlü yapılarından Mizzi Köşkü’ne varmak biraz tırmanış gerektiriyor. Burada sergilenen üç video, bir mahya ve iki neon işin tamamı Glenn Ligon’a ait. Sedat Pakay’ın Amerikalı aktivist ve yazar James Baldwin’in 1961-70 arasındaki İstanbul seyahatlerini ele aldığı filmi ‘Başka Bir Yerden’i ilk defa Türkçe altyazılı olarak gösteriyor.
Finalde Taş Mektep’te de sergilenen Hale Tenger’in ‘Suret, Zuhur, Tezahür’ adlı çalışması var... Bu, karışık malzeme ve ses yerleştirmesi.... Tenger’in yazdığı bir şiir Türkçe ve İngilizce olarak seslendiriliyor: “Görmeden kendimi, olurdum / Bir meyve ağacıydım ben.”
Etkinliğin Büyükada ayağında, farklı beş mekânda heyecan verici işler var. Fazla terlemeden keşfetmek için önerdiğimiz rotayı takip edin.
Resim Heykel Müzesi
Resim Heykel Müzesi’nde görebileceğiniz eserlerden biri, Müge Yılmaz’ın ‘Onbir Güneş’i (üstte). Pera Müzesi’nde Llhuros Uygarlığı’nı keşfedin (altta).
Maçka’ya kalıcı oyun alanı
Bienalin 30. yaşını kutladığı 2017’de, İstanbul’a her bienalle birlikte kalıcı bir eser armağan etme kararı alınmıştı. O yıl Ugo Rondinone’nin ‘Buradan Nereye Gidiyoruz?’ başlıklı neon heykeli Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nin çatısına yerleştirilmişti. Bu sene de Monster Chetwynd’in
bir eseri İstanbul’a ve çocuklarına armağan ediliyor. Sanatçının ‘Gorgon’un Oyun Alanı’ başlıklı açık hava yerleştirmesi Maçka Sanat Parkı’na yerleştiriliyor. Eserde İstanbul’un sokak kedilerinden, Yerebatan Sarnıcı’nda yer alan Medusa heykellerinden ve İtalya’daki Bomarzo Bahçeleri’nden ilham alınmış. ‘Gorgon’un Oyun Alanı’nı 10 Eylül’den itibaren parkta görebilirsiniz.