Güncelleme Tarihi:
Sabah küçük kızımla servis beklerken gökyüzü bulutluydu, hava da biraz serin gibiydi. Neyse ki öğlene doğru güneş yüzünü gösterdi, biz de hemen büyük kızımla dışarı çıktık, düştük bir fincan kahvenin peşine... Çoktandır baba-kız günü de yapmamıştık hem... “Fakir ülkelerde üretilen, zengin ülkelerde içilen kahve iyice hayatımıza girdi, zengin mi olduk acaba” diye konuşup yürürken eğleniyorduk.
Şişhane metrosundan İstiklal’e çıktık. İnsanlar akmıyor, akamıyor; deviniyor adeta... Sağa-sola, ileri-geri hareketlerle nihayet Santa Maria Draperis Kilisesi’ne varabildik. Kilisenin merdivenlerinden inince birden sessizlik oldu tabii.Kızım bana cıvıltılı bir fısıltıyla duvardaki freskleri anlattı. İçeride görüntü almak yasak olduğundan kilisenin dışında 1-2 özçekim yapmayı da ihmal etmedik. Sonra yeniden İstiklal Caddesi’ne çıktık. Kafeye doğru yol almışken kendimizi aniden bir fotoğraf galerisinde bulduk. Kızım eski İstanbul fotoğraflarına baktı, fotoğrafların hepsinin ‘yaşı’ benden ‘eskiydi’, kendimi bayağı genç hissettim.
Oradan çıktık, Taksim Meydanı’na vardık, bir beş dakika kadar Gezi Parkı’nda oturduk. Sonra, biraz erken de olsa beklendiğimiz kafeye girdik. Neden ‘beklendiğimiz’ dediğimi birazdan anlatacağım. Yeni keşfettiğim lokantalarda önce pilav sipariş ederim ben... Pilav güzelse genellikle diğer yemekler de güzel oluyor bence. Kafeye gittiğimde de hemen filtre kahve sipariş ederim, güzel çıkarsa benim için orası da iyi bir kafedir. İşte o kafede Juan Valdez marka kahve içtik, gayet başarılıydı. Amacımız kahvenin kalitesini test etmek değildi tabii.
Daha çok engelli istihdamına ihtiyacımız var. Aklınıza gelen fikirleri konuşmak isterseniz bana ulaşabilirsiniz.
Malum, iş önemli. İşinizin birden sonlandığını, yenisini bulamadığınızı düşünün... Veya okuldan sonra işsiz kaldığınızı... İnsan çok büyük bir boşluğa düşer, sudan çıkmış balık gibi olur. İşte engelliler için bu süreç daha da zor. Ben tam 117 iş görüşmesi yapmıştım, bu görüşmelerin çoğu daha doğru düzgün başlamadan bitmişti üstelik. En çok duyduğum cümle de “Size göre işimiz yok” oluyordu. Kimse bana “Sen ne yapabilirsin, bize ne katabilirsin” demiyordu, hatta görüşmelerimin önemli bir kısmı telefon aşamasından öteye dahi gidemiyordu.
İşte o gün, bana tüm bunları hatırlatan kafede konuştuğumuz istihdam konusu oldu. Beni kafeye davet eden Tuğçe Hanım’la (Tanju Atıl) bir araya gelince “Nedir efendim fikriniz” diye sordum hemen. Tuğçe Hanım “Juan Valdez, Kolombiya’dan ithal... Ve iki şubemiz var” dedi ama bunlar açıkçası beni hiç ilgilendirmiyordu. “Hedefimiz 120 şube, her şubede olmak üzere 120 işitme engelli istihdam edeceğiz. Bu konuda bize yardımcı olmanızı rica ediyoruz” dedi. “Memnuniyetle” diye yanıtladım çünkü bu kadar güzel bir fikre destek olmak benim için de gurur verici olurdu. O kadar işitme engellinin iş sahibi olması yani sosyal hayata katılması kulağıma çok hoş geldi. Çok mutlu oldum ve sizlere bu güzel haberi duyurmak istedim.
İşitme engelli arkadaşlarım bana e-posta adresim üzerinden ulaşabilir. Dileyenler Tuğçe Hanım’a da e-posta (tugce.tanju@honestholding.com.tr) atabilir.
Biliyorsunuz, bir insan iş sahibi olunca hayata daha kolay bağlanıyor. Kazanç olmayınca sosyal hayatta var olunamıyor. Üstelik insan çalıştıkça kendini geliştiriyor. Diyeceğim o ki daha çok engelli istihdamına ihtiyacımız var. Aklınıza gelen fikirleri konuşmak için benimle her zaman irtibata geçebilirsiniz. Yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.