Güncelleme Tarihi:
Van’ın Tuşba ilçesine bağlı Tabanlı Köyü’nün fedakâr öğretmeni Gamze Arslan her sabah yollara düşüyor, yanından hiç ayırmadığı yazı tahtasıyla bilgisayarı, tableti, interneti olmayan öğrencilerinin evlerine gidip onlara ders anlatıyor. “Bir baktım ki öğrencilerim tüm konuları unutmuş. Yazı tahtasını arabaya atıp yola çıktım. Dersleri kapılarına gidip anlatmaya karar verdim” diyen ve üç yıldır aynı okulda görev yapan Arslan’a telefonla bağlandık, hikâyesini dinledik...
Nasıl karar verdiniz dersleri bu şekilde işlemeye?
15 Mart’tan beri okullardan uzağız. 4 Ağustos’ta eğitime başlamamıza karar verildi. Biz seminerler için okula gidip geldik. Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bakır Bedevioğlu’na “Bırakın internet üzerinden eğitimi, öğrencilere WhatsApp üzerinden bile zor ulaşıyoruz” dedim. O da “Gerekiyorsa kapılarına gidin, hal hatır sorun. Çocukların durumlarına bakın” dedi.
Gittiniz mi?
Önce işlediğimiz konuları içeren kâğıtları dağıtmaya başladım. Çocuklara da “Yarın bu kâğıtları toplayacağım, bakalım neler yapabiliyorsunuz” dedim. Ancak geri alınca hüsrana uğradım. Tüm konuları unutmuşlar! Okulu temizlerken ayağı kırık bir yazı tahtası bulmuştum. Onu arabaya atıp yola çıktım. Dersleri kapılarına giderek anlatmaya karar verdim.
Çocuklar neden unutmuşlar tüm dersleri?
Çünkü EBA’yı takip etmiyorlar. Velileri uyarıyoruz ama onlar da “Çocukları televizyonun karşısına oturtamıyorum. Ancak ben yanında oturursam zorla yüzünü çeviriyorum” diyor. Televizyondan takip etmiyorlar ve internet yok. Bilgisayar, tablet zaten yok. Baba akşam işten eve gelip telefonu çocuğa veriyor. Ancak o zaman WhatsApp’tan gönderdiğim ödevleri yapabiliyorlar. Çocuklar bu beş ayı tatil sandı! Karşılarına çıktığımda “Okul mu açılacak” diye bayağı şaşırdılar.
Biraz geç bir kış olur inşallah
Şu an kaç öğrenciye bu şekilde ders veriyorsunuz?
18 öğrencim var. Altısı birinci sınıf, 12’si; iki, üç ve dördüncü sınıf olarak birleştirilmiş bir şekilde... Hepsi aynı anda, aynı sınıfta ders görüyordu.
Kışın ne yapmayı planlıyorsunuz? Nasıl gideceksiniz?
Dua edeceğim, başka çarem yok: Biraz geç bir kış olur inşallah. Çünkü buraların kışı çok çetin oluyor. Geçen sene kar kalınlığı iki metreyi buldu. Bu sene de öyle olursa elimizden hiçbir şey gelmez. Köyün dağınık bir yapısı var. Bazı öğrencilerim okula iki kilometre uzakta yaşıyor.
Bir köy okulunda öğretmenlik yapmanın başka ne gibi zorlukları var?
Tek öğretmen olduğunuz için köyün her şeyi sizmişsiniz gibi görüyorlar. Çocuk ailesiyle paylaşamadığını gelip size anlatıyor. Annesi beslenme çantasına sevmediği yemeği koyunca çözümü sizin bulmanız gerekiyor. Ben de sınıfta atıştırmalık bulunduruyorum; bisküvi, ekmek... Okulun hiçbir şeyi yok. Büyük bir okul değil bu. Bir sınıf, yanında küçük bir müdür odası, bir lavabo... Okulun öğretmeni, müdürü, yöneticisi benim. Başka kimsesi yok. Bütün köy okulları neredeyse böyle. Okulun temizliğine de veliler yardım ediyor ya da öğretmen kendi yapıyor.
Hepimizin geleceği onlara bağlı
İnsanı manevi olarak tatmin eden bir meslek öğretmenlik. Size de iyi gelen tarafları vardır...
Bir insana yararlı olursanız size iyi gelir ya, bir de düşünün bu insan bir çocuk. 20 yıl sonrasını düşünüyorsunuz; çocuk ileride bir iş sahibi olacak, kendi hayatını kuracak. Şu an yaptığınız bir şey onun hayatına dokunmuş olacak. O da “Bu insan benim için bu kadar uğraştı; ben de kendim için bir şeyler yapıp belki başkasının hayatına dokunurum” diyecek. Böylece herkes birbirini etkileyecek ve iyi şeyler olacak. Bunu düşünmek bile beni iyi hissettiriyor. Henüz çocuğum yok ama bu köyün bütün çocuklarının annesiyim. Bu çocuklar, bu ülkenin evlatları;benim, senin, onun değil. Hepimizin geleceği onlara bağlı. Ha benim ha senin çocuğun, ne fark eder?
Yaptığınız fedakârlık duyulunca size destek olmak isteyenler çıktı mı?
Sosyal medyada haberimizi görüp yardım etmek isteyen bir hanım oldu. Ona ısınma problemimizden bahsettim. Sınıf sobalı, ısınmıyor. Van’ın kışı çetin! Çocukların internete ulaşma sıkıntısını çözmek için de uğraşıyorum.