Güncelleme Tarihi:
Bundan tam yedi yıl önce çalan bir telefonla Karanlıkta Diyalog Müzesi’nde yeni bir iş sahibi olmuştum.
Bu, iş hayatımı yeniden yapılandırdı. Bir fırsattı. Hayatta birey olma yolunda ve kendi ayaklarımın üstünde durma çabası açısından baktığımda iyi olacak hastanın ayağına doktor resmen koşarak gelmişti.
Karanlıkta Diyalog bir sosyal girişim projesi. Dünyanın 200’e yakın şehrinde denenmiş ve yaklaşık 20 kör ve bir o kadar da gören ekibiyle Türkiye’de de başlamıştı. Görme engelliler konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Artık her sene, hem yılbaşını hem de bunu kutluyorum.
Hayal etmeye başlıyorsunuz
İnsanın hayata bağlanabilmesi için iş sahibi olmak çok önemli. Planlarınızı, isteklerinizi hayata geçirmeyi ancak o zaman hayal etmeye başlıyorsunuz. Ülkemizde engelli çalıştırmak bir zorunluluk. Neden zorunluluk olsun ki biz çalışmak istiyoruz...
Aradığınız nitelikteki insanın mutlaka engelli olanı da vardır. Eğer “Yok” diyorsanız yeterince aramamışsınızdır. Diyelim ki aradınız ve bulamadınız. Yine de vazgeçmeyin. O konuyu öğrenip çalışmak isteyeni yetiştirelim. Yeni yılda benim gibi yeni bir hayata başlatalım. Engelli olan da “İş bulamıyorum” diyorsa o da yeterince aramamıştır bence. Ben yedi yıl iş aradım ve buldum.
Bir yıl sonra yine yeni yıla yaklaşıyorduk. Altı aylık bir proje olarak başlayan Karanlıkta Diyalog bir yıla taşmış ve devam kararı almıştı. Bir masanın başında kör/gören ama aynı yola baş koymuş yaklaşık 40 kişiydik. Hayatımda kutladığım en güzel yeni yıllardan biriydi. Şarkılar, türküler, hediyeleşmeler...
Bu saatte burada ne işin var?
Sarılıp güzel dileklerle bitirdik geceyi. Kapıda küçük gruplar oluşturduk aynı yöne gidenlerden. Biz de üç kişi çıktık yola. Nevizade’den İstiklal Caddesi’ne... Saat epeyce geç olmuş, kafamız çakır... Ortadaki tramvay rayının oluğuna bastonun tekini taktık. O saatte tramvay da yok nasılsa. Ray, yolu biliyor, Taksim Meydanı’na kadar eğlenceye devam!
Gülüyor, aklımıza gelen şarkıyı uluorta patlatıyoruz. Soldan koluma biri girdi. Kafa güzel, onu da aldık takıma. Fakat daha 10 adım gitmemiştik ki o meşhur soruyu sordu: “Yahu zaten görmüyorsunuz, sizin bu saatte burada ne işiniz var?” Kendisine şöyle cevap verdik: “Senin bu saatte burada ne işin var?”
Cevap alamadık ama o gece orada herkesin gayesi aynıydı: Yaşanan güzel şeylerin tadını çıkarıp kutlamak ve biraz da eğlenmek.