‘İlgi, paradan bile güzel’

Güncelleme Tarihi:

‘İlgi, paradan bile güzel’
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2022 07:00

Çello, günbatımı, deniz ve kuşlar... Moda sahili ve Bahariye Caddesi son günlerde kalabalık konserlere sahne oluyor. 27 yaşındaki çellist Fırat Semercioğlu tangodan pop müziğe kadar geniş bir repertuvarla sokakta alkışları topluyor.

Haberin Devamı

Sokak müzisyenleri İstanbul’un en güzel renklerinden... Günde sayısız insan ve aracın geçtiği şehri onlar notalarıyla, sesleriyle güzelleştiriyor. Pandemide ve şimdi de insanlar kapalı konser salonlarına gitmek konusunda tedirginlik yaşadığı için sokak müzisyenlerine olan ilgi arttı. Bu müzisyenlerden biri Bahariye Caddesi’nde ve Moda sahilinde adeta günbatımına serenat yapan Fırat Semercioğlu. 27 yaşındaki çellistle buluştuk ve konservatuvarla başlayıp sokak müzisyenliğine giden hayatındaki maceralarını konuştuk.

Moda sahilinde nasıl bir performans sergiliyorsun?
Önce Bahariye’de bir saat çalıyorum. Aslında Moda sahilinde vereceğim konser için ısınıyorum da diyebiliriz. Çalmaya başladıktan sonra herkes bana bakıyor, yarım saat geçince de alışıyorlar. Güneş battıktan sonra biraz daha çalıyorum. Kalktığımda alkışlamaya başlıyorlar. Bir salonda konseri bitirir gibi selamımı veriyorum ve çellomu toparlayıp gidiyorum. İnsanlar canlı müzik dinlemeyi özlemişler. Kapalı ortama girmeye hâlâ çekiniyorlar. Çello dinlemek ciddi bir ortam gerektiriyor. Bunun sokakta da olabileceğini gördüklerinde daha çok ilgilerini çekiyor.

Moda sahilinde neler çalıyorsun?
Genelde tango, vals, pop ve yabancı slow şarkılar çalıyorum. Türkçelerden ‘Yiğidim Aslanım’ ve ‘Sözlerimi Geri Alamam’ çok ilgi görüyor. Bu parçaların piyano altyapılarını da evde kendim hazırlıyorum.

Çello çalmaya nasıl başladın?
Babamın aldığı orgla 7 yaşımda televizyonda, radyoda duyduğum her müziği çalmaya başladım. Sonra ailem 9-10 yaşlarında bana gitar dersi aldırdı. Denizli Güzel Sanatlar Lisesi’nin sınavlarına hazırlandım ve kazandım. Okuldaki hocalar el yapımın çelloya uygun olduğunu söylediler. Başlarda çelloyla aram çok iyi değildi. 2013’te Marmara Üniversitesi müzik öğretmenliği sınavına girdim ve kazandım. Ardından İstanbul’da
yaşamaya başladım.

İstanbul’da geçinmek senin için kolay oldu mu?
Üniversite zamanlarında ailem geçimim için yardımcı oluyordu ama bir yandan da sokakta enstrüman çalıyordum. Özel dersler verdim. Marmara’yı bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na girdim. Akşamları bir yerlerde çalıp gündüzleri okulda enstrümanıma çalışıyordum. Sonra bir özel okulda işe girdim. 7/24 uyanıktım. Sadece para kazanma odaklıydım. Sonra özel okulla sözleşmem bitti ve oradan kazandığım parayla kendime el yapımı bir çello aldım, konserlere çıkmaya başladım. İstanbul’daki birçok orkestrayla çaldım. Kazandığım parayla da kendime ömürlük bir
viyolonsel aldım.

Sokakta çalmaya nasıl karar verdin?
Askerden döndüğümde pandemi vardı ve ben işsiz kaldım. Para kazanmak için sokakta çalmayı denemek istedim. İlk başlarda karnımı doyuracak kadar olsa yeter diye düşünüyordum. Şortla, tişörtle çalıyordum. Baktım insanlar sürekli video ve fotoğraf çekiyorlar, benimle iletişime geçmeye çalışıyorlar; ‘Artık güzel giyinsem iyi olacak’ dedim. Instagram’da da takipçi sayım artmaya başladı. Şimdi sahilde beni gördüklerinde sanki bir konser dinler gibi direkt masaları, sandalyeleri kuruyorlar. Yanlarında getirdikleri yiyecekleri, içecekleri çıkarıyorlar. Çello, günbatımı, deniz, kuşlar… Romantik bir ortam var. İnsanların çelloya bu kadar ilgi göstermesi de benim her gün oraya koşa koşa gitmeme vesile oluyor.

Sokak müzisyeni olmanın iyi tarafları neler?
İlgi, paradan bile güzel bir şey. İnsanlar seninle gelip tanışmak istiyorlar. Yaptığım işe saygı duyuyorlar. Gittiğim mekânlarda hep “Aa sen o Moda’daki çocuk değil misin” diye soruyorlar.

Bir hayalin var mı?
Sadece müzik yapmak istiyorum. Yurtdışında ve yurtiçinde bir sürü konser verdim. Benim asıl tutkum müzik! Süreyya Operası’nın içinde de çaldım, önünde de. Müzik yaptıktan sonra sahnenin neresi olduğu önemli değil. Ben sokakta çalmaktan çok keyif alıyorum. 1 lira, 1 lira kazandığım parayı önümde görmek onu daha değerli bir
hale getiriyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!