‘İçimde lunapark var. Unutma ki lunaparklar hep ışık saçar!’

Güncelleme Tarihi:

‘İçimde lunapark var. Unutma ki lunaparklar hep ışık saçar’
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2024 07:00

Yeni şarkısı ‘Nanik’ geçen günlerde çıktı. Şarkıyla birlikte rasta saçları, zenne oynattığı klibiyle magazin gündemine oturdu, “Styling’i, konsepti, şarkının gücü içimdeki ‘Unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz’ kadınını ayaklandırdı sanırım” diyor. Şarkısı her yerde çalarken bikinili pozları da bir o kadar konuşuluyor: “Aynı muhabir 2024’te cillop gibi çekince kıyamet koptu. Niye? Çünkü selülitler yok, çünkü bikinili Gülben şahane, hem de 12 yıl sonra...” Gülben Ergen’e soracak çok soru var; müzikten aşka, çocuklarından hayatına uzanıyoruz: “Yerdeki taşın içinden fışkıran çiçeğe benzerim...”

Haberin Devamı

Gülben Ergen bir Bodrum’da, bir Çeşme’de... Konserleri, sahne programları için koşturuyor. Onu yakalamak çok zor. O yüzden telefonda sohbet ediyoruz. Ama bu sohbet bir ya da iki günle sınırlı kalmıyor. Şunu bir kere daha anlıyorum, o tam anlamıyla bir işkolik. Bu da bence başarısının sırlarından biri. Sahilde güneşlenirken bile aklına bir şey gelirse yazıyor, fikrini söylüyor, en iyisi olsun istiyor. Bir de kendine filtreler koymuyor; “Aman onu sorma”,
“Dur, bu mevzulara girmeyelim” demiyor. Her şeye açık...

Yeni şarkın ’Nanik’i çıkardın. ‘Nanik’ kullandığın bir laf mıydı?

Nanik, çocukluk yıllarımızın şahane, muzır tepkisi. Şakayı eğlenceyle birleştirdiğimiz işaretimiz. Yıllar sonra şarkımın içerisine böylesine usta cümlelerle sığdıran canımız Sezen Aksu sağ olsun.

Haberin Devamı

Evet, ‘Nanik’ bir Sezen Aksu şarkısı. Bu şarkı nasıl sana geldi?

Şarkı bana gelmedi, ben ona gittim. ‘Yansın Bakalım’ zamanı stüdyoda duyduğum an irkildiğim bir şarkıydı. Sezen kendim okuyacağım deyince üstelemedim ama zaman zaman da “‘Nanik’e ne oldu” demekten hiç vazgeçmedim. Bir-iki sene geçti. Bu sırada ‘Bu Benim Hikâyem’i okumuştum.

Ee, sonra ne oldu?

Her stüdyoya gidişimde didikliyordum “Nanik kime gitti” diye. Biliyorum başka birisinden duyarsam fena içerleyeceğim. Yine sordum ‘Bu Benim Hikâyem’in şiirini okurken. Yine kimse oralı değil.

Nasıl kaptın şarkıyı?

Stüdyo boşken “Bir deneme okuması yapayım” dedim. Beğenmedi, “Böyle şirin, sevimli okunmaz” dedi (gülüyor). Bir şekilde tekrar stüdyoda denk geldik
ve kendisi okuttu. Ton değişti. Aranjman değişti. Ve “Tamam be! Al, oku, çıkar” dedi.

Şarkındaki gibi hayatı tek bir savaşa girmeden mi yaşadın, yoksa ne savaşlar mı gördün?

Savaşa girmek bir cesaret işidir. Risk alanların becerisidir. Benim içimde yılmayan bir ışığın savaşçısı var. Savaşa girmek, risk almak benim diğer adım (gülüyor).

Klipte zenne oynatma fikri kimindi?

Hep erkekler dansöz oynatacak diye bir kural olmadığını düşünerek istedim bunu. Klipte güçlü bir Amazon kadını izliyoruz. Bu sıcakta 11 saat süren bir rasta macerasına girdim. Bu sefer farklı bir yönetmenle (Elif Demiralp) saatlerce Balat’ın arka sokaklarında, Kuştepe’de çalıştık.

Haberin Devamı

Şarkı ‘Ergen Müzik Yapım’dan çıktı...

Seçimlerimi, sahneden kazandığımı işime yatırmayı benimsedim artık. Bu şekilde daha özgür ve iyi hissediyorum.

ANLAMAK İÇİN DE BİRAZ DOLULUK GEREKİYOR, PEK BOŞLAR! 

Hep ürettin... Şarkılar, oyunculuk ve televizyon programları... İşlerinin yanı sıra magazinin de
en önemli figürlerinden biri oldun. Gülben Ergen olmak zor muydu?

Hangi mesleği yaparsam yapayım çalışkanım ve yetenekliyim. İkisi bir arada olunca baş etmek zordur. Yerdeki taşın içinden fışkıran çiçeğe benzerim... Yaşama sevincim, heyecanım... Kendimi tekrar etmek yerine araştırmayı, yenilenmeyi, öğrenmeyi seviyorum. İnsanların beklediği ve istediği ‘portakal, orada kal’. Kalmam... Lunapark var içimde. Rengârenk ışıklar var, söndüremediler gitti. Dönmedolabım, uçan salıncaklarım, deli rollercoaster’ım, çarpışan arabalarım var. Unutma ki
lunaparklar hep ışık saçar!

Haberin Devamı

Sen konuşulmayı, gündem olmayı sevenlerden misin, yoksa bir şekilde kendini magazinin içinde mi buluyorsun?

Gir, son 10 yıla bak. Bir kez benimle beslenen ordulara cevap vermişliğimi bulamazsın. Gir arşivlere, ara, tara, bulamazsın. Magazin benim işim değil, işimin bir parçası. Çoğu zaman sonradan duyuyorum yazılan, söylenen saçma salak şeyleri. İçinde çözüm ve öneri barındırmayan laf kalabalıkları benim için eleştiri değil. Yok saymak ağır cevap aslında ama anlamak için de biraz doluluk gerekiyor. Pek boşlar (gülüyor).

‘İçimde lunapark var. Unutma ki lunaparklar hep ışık saçar’
Gülben Ergen’in 2012’de çekilen ve çok konuşulan fotoğrafı.
‘İçimde lunapark var. Unutma ki lunaparklar hep ışık saçar’

Aynı muhabir bu yaz sanatçıyı tekrar bikinili ‘yakaladı’.

Haberin Devamı

Sırf brokoli yemekle, kolojen içmekle olmuyor güzellik

Nasıl bu kadar güzel kalıyorsun, hiç değişmiyorsun?

Şahane üç oğlumun yansımasını görüyorum ben yüzümde. İçimi açıyorlar, her gün, günün her saati varlıklarına şükrettiğim üç adamın annesiyim. Sırf brokoli yemekle, kolajen içmekle olmuyor güzellik. Baktığın, konuştuğun, her gün gördüğünsün. Tabii ki tenime iyi bakıyorum, tabii ki paketli gıdalardan uzak, doğalın en gerçeğiyle yaşamaya çalışıyorum. Ama inan kendimle dalga geçebilecek kadar, eksiklerimin de farkında olacak kadar kendimle barışık olduğum için ışık saçıyorum.

Geçenlerde denize girerken çekilmiş fit halinle karelerini gördük magazinde. Ertesi gün sosyal medyada yine denize girerken biraz daha kilolu başka fotoğraflar yayımlandı... İşin aslı neydi? Senin için “Bu fotoşoplu fotoları magazin basınına servis edecek nasıl bir gücü var” dediler... Öyle bir gücün var mı?

Haberin Devamı

‘Sen neymişsin be abiii aaa aa aaa (gülüyor)!’ Yahu önceki dediğin 2012 yılının fotoğrafları. İkizleri doğurmuşum, boşanmışım, darmadumanım. Ondan önceki meşhur selülitli fotoğrafları çeken çocuk (Umut Ünver) o fotoğraflarla yılın magazin fotoğrafçısı ödülünü almıştı. Aynı muhabir 2024’te cillop gibi çekince kıyamet koptu. Niye? Çünkü selülitler yok, çünkü bikinili Gülben şahane, hem de 12 yıl sonra... İşin komiği onca laf ettiler, bir de videosu varmış çekilen anın; iskeleye gelişim, denize girişim... Maşallah onlar da sonradan çıktı, e n’oldu şop mop (gülüyor)!

Şimdi herkes merak edecek, bu selülitlerden nasıl kurtuldun?

Kurtuldum denmez. Kilo verince ve bronzlaşınca, biraz azaldılar ve yüzeyden dibe indiler, hatta saklandılar diyelim. Karşıdan bakınca kaymak, elinle bir sıkıştır portakal kabuğunun âlâsı (gülüyor). Bu durumda tek gören ben oluyorum.

‘İçimde lunapark var. Unutma ki lunaparklar hep ışık saçar’
Gülben Ergen ve eski eşi Mustafa Erdoğan, çocuklarının özel günlerinde bir araya geliyorlar.

BİZ SADECE YATAKLARIMIZI AYIRDIK 

Sözlerde aşkı anlatan şarkılar söyledin... Peki, sende aşk ne durumda?

Aşkı şarkıların sözlerinde yaşıyorum artık. Ne hevesim kaldı, ne isteğim ne de halim. Yaşadığım her şey güzeldi ve bitti. Alıştığım bir yalnızlık duygum var.

Bunca zaman aşk şarkıları söyleyen kadının aşk tanımı nedir?

Müthiş bir rüya aşk. Edebiyatın, sanatın, tüm dinlerin, inanışların, âlimlerin, dervişlerin içinde kaybolduğu aşk. Keşke diye başlayan sızılarım ve hayal kırıklıklarım da var ama onlar da aşka dahil...

Üç çocuk annesisin. Ares ve Güney geçen sene ortaokulu, Atlas da bu sene liseyi bitirdi... Onların büyümesi ve yolculukları seni nasıl etkileyip dönüştürüyor?

Atlas bu sene üniversitede istediği bölümü kazandı ve dört senelik bir hayat yolculuğuna çıkıyor. Bir yanım İspanya’da olacak. Ağustos sonunda dördümüz birlikte gidiyoruz. Yurtta kalacak. 17 senede ilk bu... Biz anne-oğul kabulünü almadan gittik. Okuyacağı yeri, tüm kampüsleri gezdik, gördük, döndük. Kayıt, evrak, belge işlemlerimizi tamamladık. Şimdi Ares ve Güney ile onu yeni yaşamına bırakıp döneceğiz.

Çocukların sana öğrettiği en büyük şey ne oldu?

Şükretmek. Sonsuz şükür.

Eski eşin Mustafa Erdoğan’la çocukların mezuniyetinde birlikteydiniz. Ayrılsan da dost kalmayı başaranlardan mısın?

Biz sadece yataklarımızı ayırdık. Karı-koca olmaktan vazgeçtik. Anne-baba olmaktan hiç vazgeçmedik. Bireysel sorunlarımızı anne- babalığımıza karıştırmadık.

Hayatımda taksi plakam olmadı

İnsan adı ve soyadıyla yaşar derler. Sence Gülben Ergen, ne kadar ergen?

Adım gibi gülümserim. Hatta
bir gül suyu markam bile var. Soyadımı da aşırı yaşarım çünkü üç ergen annesiyim ve evet ‘Ergen’im.

Gülben gerçekten ne zaman konuşsak çok samimisin. Bu samimiyetin, sahici duruşun kimilerine de gerçek gelmedi. Neden sence? Bir insan bunca yıl rol yapabilir mi?

Dünyamız filtreli artık. Kimse kimsenin samimiyetine ikna değil. Bana gelince; Hakan, ben canımı acıtmayacağını hissettiğim insana gardımı almıyorum, mesafe duvarımı örmüyorum ve savunma mekanizmam otomatik olarak devreye girmiyor. Karşımdaki insansa, değerleri ve saygısı varsa savunma mekanizmam devreye girmez, filtrem olmaz, tadımdan yenmez, samimiyetin âlâsı olurum, senelerdir sana olduğum gibi.

Çok sağ ol. Bir de hakkında onlarca şehir efsanesi oluştu. Plaka zengini olmandan kripto para yatırımlarına... Sen ne kadar yatırım kadınısın?

Yatırımı 30 senedir işime, şarkılarıma, sahneme, ışığıma, repertuvarıma, kostümlerime yaptım. Ciddi bir yatırım bu. Çok iyi şarkılar aldım ve hep çok özenli ve şık oldum. Etiketle, bedava giyin, parayı cebe indir yapmadım. Hayatımda taksi plakam olmadı ama insanları inandıramadım buna. Borsada fena değilim. Kriptoya ilk zamanlar girdim, sonra güvende hissetmedim, çıktım, keşke çıkmasaymışım.

‘Otur da derdine yan şimdi, ekmeğini egona ban şimdi’

Yeni şarkınla yine magazinin yıldızı oldun. Polemikler, eleştiriler, bayılanlar, laf edenler... Tek tek gidersek... Yeni imajın ve rasta saçlar... Nasıl karar verdin?

Styling’i, konsepti, şarkının gücü, benim de içimdeki “Unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz” kadınını ayaklandırdı sanırım. Rasta deyip geçme, 11 saat sürdü. 2005 yılında Kuruçeşme Arena’da Mazhar’la (Alanson) düet yaptığımız konserdeki rastalarım böyle zor ve meşakkatli değildi. Magazin dersen, boşluğa, kendi kendilerine konuşanlara ben sessizliğimi bozmuyorum. Çalışmaya, fark yaratmaya, üretmeye devam ediyorum. Kendimi tekrar etmeyerek önce kendime, sonra beni seven, takip eden, konserlerime gelenlere özeniyorum.

Rastayla yaşamak, hele bu sıcaklarda zor değil mi?

İmaj değişikliği, içi doluysa seyirciye saygı. Ama sırf fotoğraf çektirip, Instagram’a koyup like saymak içinse bana komik geliyor. İşime, sesime, tenime, sahneme, şarkılarıma yatırım yapıyorum.

Rastalarını beğenenler kadar eleştiriler de oldu... Yorumlar yapıldı. Bir cevabın var mı?

Kimseye bir cevabım yok (gülüyor). Beğenmek ya da beğenmemek  tercih edilebilir. Rastaların altında öyle sözler var ki... “Otur da derdine yan şimdi, ekmeğini egona ban şimdi” diyor.

‘İçimde lunapark var. Unutma ki lunaparklar hep ışık saçar’

KONUŞULMAK İÇİN EKSTRA BİR ÇABA SARF ETMEME GEREK YOK

Türkiye-Hollanda maçı öncesi Hollanda’ya ‘Nanik’ yaptın. Kimi bunu sevimli buldu kimi de antipatik... Sosyal medya gündemine girdi. GIF’leri yapıldı. Bunu biraz da konuşulmak için mi yaptın?

Hakan, adın kadar emin ol, benim konuşulmak için ekstra bir çaba sarf etmeme gerek yok. Kazansaydık koca ülke hep birlikte nanik yapardık. Ama gelelim yine şarkının sözlerine; bak ne diyor, “Nanik yapacaksın /Bir daha da ne panik yapacaksın / En kötü kış kışlanacaksın / Üstüne göbecik atacaksın.” Bizim evde maç coşkusu günler öncesinden başlar.

Neler yaparsınız maç günleri?

Derbi maçlarından şampiyonluk maçlarına kadar; köfte-patates menüleriyle başlar, patlamış mısırla devam eder, dondurmayla taçlandırırız. Çocukların arkadaşları gelir, avaz avaz yaşanır bizde maç heyecanı. O gün klip öncesi evde styling, saç, makyaj, mekânlara göre kostümlerin belirlenmesi, yönetmen, sosyal medya ekibi vs. derken  13-14 kişiydik. Rastalar maç başlamadan 5-10 dakika önce bitti zaten. O coşkuyla vermişim gazı kendi kendime, giymişim formamı, ne de güzel içtenlikle çekip yayımlamışım videomu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!