Güncelleme Tarihi:
Tam da kararlaştırdığımız saatte New York’taki evinden bağlanıyor Zoom’a. Dikkatimi odadaki kulaklıklar, gitarlar, ses sistemleri çekiyor. Duvarda, aralarında arkadaşlarının hediye ettiklerinin de olduğu çizimler, resimler asılı. Tam bir müzisyen odası. Biz onu şarkılarıyla tanısak da Sera Savaş (25) aynı zamanda yazılım mühendisi, Amazon’da çalışıyor. Yaptığı müzik gibi samimi, abartısız bir gülümsemeyle selamlıyor bizi. Sorularımızı da aynı içtenlikle yanıtlıyor.
- Sera, şarkılarını biliyoruz ama seni çok fazla tanımıyoruz.
Önce piyanoyla başladım. Ailem kursa yazdırdı ama klasik müzik çok ilgimi çekmedi. Abim var, benden üç yaş büyük. Onu çok kıskanırdım. Ben 6-7 yaşlarındayken ona elektrogitar alındı. Tabii “Ben de elektrogitar istiyorum” diye tutturdum. Normalde klasik gitarla başlatırlar çocukları. Ben direkt elektrogitarla başladım, çok da sevdim. Sonra klasik gitara geçtim.
- O sıralar Ankara’da yaşıyordun değil mi?
Evet, lise 2’ye kadar Ankara’daydım.
- Şarkı söylemeye ne zaman başladın?
Ortaokulda. Sevdiğim sanatçıların şarkılarını cover’lıyordum. En çok Taylor Swift dinliyordum. Hatta çocukluk hayallerimden biri Swift’in Nashville’de keşfedildiği kafeye gitmekti. Geçen yıl gittim.
- Şarkı sözü yazmaya da aynı dönem mi başladın?
Başlarda gitarla İngilizce bir şeyler karalıyordum. Ama çocuk kafasıyla, duygularımı ifade etmekten çok ortaya bir şarkı çıkarmaktı amacım. ABD’ye geldiğimde, hissettiğim yalnızlık duygusuyla sözlere de dikkat etmeye başladım.
- Sözler nasıl Türkçeye döndü?
Üniversitede Türkiye’yi, Türkçeyi çok özlediğimi fark ettim. Türkçe şarkı dinlemeye başladım. Şiir okuyordum. Özdemir Asaf’tan çok etkilendim.
- Üniversiteyi nerede okudun?
Indiana’da, Purdue Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği okudum. 2021’de mezun oldum.
- Türkiye’ye dönecek misin?
Bir ayağım Türkiye’de. Buradaki hayatımı da seviyorum. Böyle sürdürebildiğim kadar sürdüreceğim.
- Yazılım mühendisisin. Peki müzik bu hayatın neresinde?
Genelde mesai saatleri dışında müzik yapıyorum. Son dönemde mesleğimin müziğe de uygulanabildiğini fark ettim. Kendi aranjelerimi yapmaya başladım.
- Yapay zekâ hakkında ne düşünüyorsun? Zeki Müren’e şarkı söyletiyorlar, bu beni korkutuyor.
Şu an güzel şeyler yapılıyor ama yanlış kullanıldığında yaratıcılığın önüne geçebilirmiş gibi hissediyorum. Geleceği bir mühendis olarak açıkçası ben de öngöremiyorum.
- Mert Demir şarkılarını da cover’lıyorsun....
Mert’in yaptığı çok güzel harmanlanmış bir arabesk. Daha sade. Benim şarkılarımda da hafif arabesk tınılar var. İleride başka şeyler de ekleyebilirim. Çünkü müziğe deneysel yaklaşmayı seviyorum. Son dönemde çok ‘heavy’ (ağır) prodüksiyonlar yapılıyor; elimizde ne varsa kullanalım düşüncesiyle. Oysa bazen daha saf aranjmanlar insanın kalbine daha çok dokunuyor olabilir.
- Liseden beri yurtdışındasın ama sanki İstanbul’da, Ankara’da yaşıyormuş gibi sözler yazıyorsun.
New York’ta dolaşırken İstanbul’a kıyasla şehrin ruhunu daha az hissediyorum. İstanbul’daki tarih, kültür, insanlar, insanların konuştukları şeyler beni daha çok etkiliyor. İçimde hissettiğim bir enerjisi var şehrin. O enerji şarkılarımı da etkiliyor. İstanbul’da oturup kahvemi içeyim, kedileri ve insanları izleyeyim. Bunlar çok hoşuma gidiyor.
- Müzikte hedeflerin nedir?
Mayısta ikinci albümüm çıkacak. Adı ‘Tesadüf Noktası’. Halide Edip Adıvar’ın ‘Kalp Ağrısı’ romanında geçen iki kelimeydi. Karşılaşma noktası demekmiş. Hoşuma gitti. Hayat aslında karşılaşmalardan ibaret. Biriyle, bir şarkıyla, bir haberle karşılaşıyorsunuz. Albümdeki şarkılar da bu karşılaşmaların, hayatımdaki öneminin farkına vardığım bir yerden geliyor.
‘TANIŞTIKTAN SONRA AÇILAN BİR TİPİM’
- Gitarınla ilişkini nasıl tarif edersin?
Gitarım her şeyim. Onsuz gerçekten çıplakmışım gibi hissediyorum. Zaten gittiğim her yere de götürüyorum. Bazen arkadaşlarla buluşuyoruz, gitarımı götürmediğimde bana kızıyorlar.
- Arkadaşların seni nasıl tarif eder?
Çok sessiz derler. Ama tanıştıktan sonra çok açılan bir tipim. Arkadaşlarımla dışarı çıkıp gezmeyi seviyorum, parkta oturup sohbet etmeyi, piknik yapmayı… Müze gezmeyi de çok seviyorum. En sevdiğim şeylerden birisi de tek başıma çıkıp, sokak sokak yürüyüp yeni yerler keşfetmek.
- New York’ta çok güzel sanat müzeleri var. Seni en çok etkileyen sanat eseri hangisi?
‘Guernica’. Çocukken odamda asılıydı. O zaman Picasso’nun olduğunu bilmiyordum.
- Abin de müziğe devam ediyor mu?
Evet, o da New York’ta. Prodüktör ve DJ. Savas ismiyle festivallerde çıkıyor. EDM (elektronik dans müziği) tarzında işleri var.