‘Hocalarla asistanları arasında gelin-kaynana ilişkisi var’

Güncelleme Tarihi:

‘Hocalarla asistanları arasında gelin-kaynana ilişkisi var’
Oluşturulma Tarihi: Eylül 01, 2024 09:00

Asistan doktor Uğurcan Ağcaoğlu yaklaşık iki ay önce görev yaptığı cerrahi kliniğinden ayrıldı, ardından da eve gidip intihar etti. İddiaya göre aynı klinikteki kıdemli meslektaşlarından gördüğü ‘mobbing’e daha fazla dayanamadı. Ağcaoğlu’nun intiharının ardından sosyal medyada neredeyse her gün başka bir mobbing olayının ifşasına rastlıyoruz. Doktorlar arasındaki bezdirme ve zaman zaman fiziksel şiddete varan hiyerarşik yapıyı soruşturduk.

Haberin Devamı

Asistan doktor Uğurcan Ağcaoğlu, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bir süredir asistanlık yapıyordu. Bundan yaklaşık iki ay önceyse iddiaya göre hastanede meslektaşları tarafından gördüğü ‘mobbing’e, yani zorbalığa dayanamayarak önce istifa, sonra da intihar etti. Ağcaoğlu’nun intiharının ardından sosyal medyada aynı şeyleri yaşayan diğer asistanlar ve asistanlık dönemlerinde psikolojik şiddete maruz kalan doktorlar başlarından geçenleri paylaşmaya başladılar. Herkes sosyal medyada Ağcaoğlu’nu konuşurken başka bir mobbing ve şiddet haberi bu defa Kırıkkale Üniversitesi’nden geldi. X’e (Twitter) düşen video görüntüsünde asistan doktora hocası önce kafa atıyor, sonra herkesin içinde kendisine küfürler ediyordu. Genç doktor yaşananlar üzerine ihtisasını başka bir üniversitede devam ettirmek için başvurdu fakat geçişi uygun görülmedi.

Haberin Devamı

O günden bu yana yaklaşık iki aydır asistanların gördükleri zorbalığa karşı ifşaları sosyal medyada devam ediyor. Biz de o dönem Ağcaoğlu’nun intihar olayıyla yakından ilgilenen ve asistan doktorun ailesiyle bire bir görüşen Hekim Birliği Sendikası Hukuktan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. İbrahim Erdem’le ve asistanlık döneminde mobbinge maruz kalmış başka doktorlarla konuştuk. Erdem, hastanelerin cerrahi kliniklerinde kıdemli doktorların asistanlarına uyguladığı mobbing’in yıllardır alışılagelmiş bir kültür olduğunu ve artık buna bir son verilmesi gerektiğini söyledi.

 

‘KLİNİKLERE BASKI YAPARLARSA DURUM DEĞİŞEBİLİR’

Hekim Birliği Sendikası Hukuktan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. İbrahim Erdem

Uğurcan Ağcaoğlu’nun başına gelenleri yakından takip ediyorsunuz, nedir size göre olayın aslı?

Uğurcan Ağcaoğlu’nun cenazesinde amcası ve kuzenleriyle görüştüm. Dışlandığını, ameliyatlara alınmamakla tehdit edildiğini, hakarete ve bazen küfre maruz kaldığını, kendini gitgide değersiz hissettiğini telefon konuşmalarında ailesine anlatıyormuş. Ama Uğurcan hiçbir zaman isim vermemiş. Zaten biz tecrübelerimizden şunu biliyoruz; genelde cerrahi kliniklerde kıdemliler, alttakilere kötü muamele yapar, mobbing uygular. Bu durum oranın kültürüymüş gibi yerleşmiştir. Üsttekiler, yani hocaları buna göz yumar. Ama sonrasında asistanların birçoğu belli bir kıdeme ulaştıktan sonra, kendilerine yapılan şeyi maalesef bir alttakilere, yeni gelenlere, kendi çömezlerine yaparlar. Mesela Türkiye’nin en önemli cerrahi kliniklerinden biri olan Cerrahpaşa’da, belki 30 yıldır bu durum devam ediyor.

Haberin Devamı

Neler duydunuz bugüne kadar?

Benim bir arkadaşımın eşi -şu an profesör kendisi- o klinikte asistanlık yaptı. Arkadaşım da diş hekimi. O da bizim sendikamızda yönetici. Kadın, eşi asistanlık yapabilsin diye çocuklarını özel okuldan alıp devlet okuluna yazdırdı. Üstüne krediler çekti ama ona rağmen para yetiştiremediğini söylüyordu. Çünkü o klinikte en çömez asistanın bütün masrafları karşıladığı bir alışkanlık vardı.

“Dışlandığını, ameliyatlara alınmamakla tehdit edildiğini, hakarete maruz kaldığını anlatıyormuş.”

Bu nasıl mümkün olabilir?

Maalesef öyle. Mesela öğlen yemek yenecek... Kıdemli asistanlar lahmacun, kebap ne yiyeceklerse söylüyor, arkadaşımın eşi olan asistan listeyi yapıyor ve hepsinin siparişini veriyor. Kendi cebinden ödüyor! Yani bu bir ay değil, iki ay değil. Bir yerden sonra arkadaşım kredileri ödeyememeye başladı. Bir gün denk geldiğinde kliniğin hocasına “Ben artık bu ödemeleri karşılayamıyorum. Asistanlığı bu şekilde biz bitiremeyeceğiz. Artık yetemiyoruz” diye durumu anlatmış. Bir ay boyunca gerçekten herkes kendi ödemiş ama sonra yine aynı sisteme geçilmiş. Ve maalesef bir sürü klinikte durum hâlâ böyle.

Haberin Devamı

Sizin başınıza gelen bir olay oldu mu?

Benim başıma gelen değil ama görevli olduğum hastanede şahit olduğum bir olayı anlatayım... 2010’da çalıştığım hastanenin göz kliniğinde bir asistan doktor hanım gebe kaldı. Bir yıllık asistandı. Bu kliniğin hocası en baştan kadın asistanları uyarıyor “Benden izin almadan gebe kalmayacaksınız” diye. Bu asistan da hamile kalıyor. Gidip hocasına söylüyor. “Hocam, planladığımız bir şey değildi gerçekten” diye anlatıyor. “İnancım gereği de kürtaj yapmayı doğru bulmuyorum” deyince hoca “Sen bilirsin, bu klinikte ameliyat öğrenmeyeceksin, ameliyathaneye alınmayacaksın” diyor. O asistan 6 ay kadar hocası yumuşar diye direndi ama gerçekten almadılar ameliyata. Sonra istifa etmek zorunda kaldı.

Haberin Devamı

Böyle bir çırpıda söyleyince çok kolay oluyor. Ama bir asistanın o güne kadarki verdiği emekler, ailesinin yaptığı fedakârlıklar...

Evet, tabii ki öyle. Asistanlar bu yerleşmiş sistemin içine girdiklerinde, yıllardır süren bu alışkanlığı tek başlarına bitiremeyeceklerini düşünüyorlar. Çünkü sistemin arkasında koca profesörler, hocalar var. Ya dayanamayıp istifa ediyorlar ya da psikolojileri bozuluyor. Uğurcan gibi vakalar yaşanıyor. Kötü olmak da istemiyorlar çünkü hocalar camiada birbirini tanıyor. Kara listeye girmekten çekiniyorlar. Bu muamele hemen hemen her yerde, özellikle de cerrahi kliniklerde çok var.

Özellikle cerrahi kliniklerde olmasının bir sebebi ne size göre?

Haberin Devamı

Cerrahinin diğer kliniklere göre stresli bir yanı var. Ayrıca orada asistanlar hocalara çok muhtaç. Siz bir dahili klinikteyseniz asistanlığa başladığınızda bir şekilde kitaplarınızı alarak, sunumlarınızı okuyarak, hastaları takip ederek dahili işleri öğrenebilirsiniz. Ama cerrahi dediğiniz yerde ameliyatı öğrenmek şart. Onu da hocanız size göstermezse öğrenme şansınız yok. Usta-çırak ilişkisi var.

Cinsiyet eşitliğine aykırı durumlar yaşanıyor mu?

Evet oluyor, duyuyor, görüyoruz. Bir hastanede birden fazla kadın asistan hocalarının tacizine maruz kalıyordu. Asistanken bu durumu çekmek zorunda kaldılar, ses çıkaramadılar ama sonra uzmanlıklarını alınca hep birlikte dava ettiler bu hocayı. Bu kişi bir süre açığa alındı ama sonra geri döndü ve ödüllendirildi. Şu an kendi branşında Türkiye’deki bütün o kliniklerin anabilim dalı başkanı. Ayrıca kadın asistanları gebe kalır ve nöbetlere ayak uyduramaz diye istemezler. Yeni gelen kadın asistanlara da istifa ettirmek için özellikle kötü muamele yapıldığını da biliyoruz.

“Cerrahide asistanlar hocalara çok muhtaç. Ameliyatı hocanız size göstermezse öğrenme şansınız yok.”

Kırıkkale Üniversitesi’nde bir hoca asistanına küfrediyor ve sonra kafa atıyordu, görüntüleri izledim. Bu kadar eğitimli insanların bir arada olduğu yerde bu denli olaylar yaşanmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Yaşadıklarının aynısını yeni gelen asistanlara yansıtıyorlar, dolayısıyla da bu düzen bitmiyor. Hani bizim toplumumuzda bir gelin-kaynana ilişkisi vardır. Genelde sosyokültürel düzeyi daha düşük ailelerde gelin kaynanadan çok çeker. Ciddi anlamda haksızlığa uğrar, kötü muamele görür. Ama genelde de bu gelinler kaynana olduğunda aynısını kendi gelinlerine yaparlar. Bizdeki sistemde nereden bakarsanız bakın, ne kadar bahsettiğiniz gibi eğitim seviyesi farklı olsa bile maalesef bire bir aynısı.

Herkes mi böyle?

Değil tabii, bunu değiştirmeye çalışanlar da var. Ama bu kişisel, bireysel olarak değişmiyor. Biz zaten sendikalar olarak burada devreye girmeye çalışıyoruz. Asistanlara yalnız olmadıklarını hissettirmeye çalışıyoruz. Dava açıyoruz. Onların haklarını savunuyoruz. Problem şu ki eğer asistanlığı devam ediyorsa çoğu, işi yargı boyutuna götürmekten çekiniyor. Maalesef bu konuda da haklılar ama biz de zaten haklı olduklarını, başlarına bir şey gelmeyeceğini anlatmaya çalışıyoruz. Tüm hukuki desteği veriyoruz ama bu sistemi aslında ancak idare değiştirebilir. Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) sorunları en az bizim kadar biliyor. Şu anki Sağlık Bakanımız da bir genel cerrah. Muhtemelen kendisi de benzer yollardan geçti. Neler yaşandığını biliyor, nasıl çözüleceğini de bilirler. Bu hiyerarşiyi sürdüren kliniklere yasal baskı yapıp geçiş vermeyeceklerini ortaya koyarlarsa durum bence değişebilir.

 

‘ANTİDEPRESAN KULLANDIĞIM TEK DÖNEMDİ’

Plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrah Mustafa Aydınol

Benzer olayları yaşamış biri olarak Uğurcan’ın intiharını duyunca çok kötü hissettim. Bizim kliniklerde aşağılama, küfür, (bazen anneye ya da babaya) hor görme, ameliyata almama, eğitime göndermeme, gereğinden uzun asistanlık yaptırma, uzmanlık sınavına geç alma, ceza nöbetleri, angarya iş yaptırma gibi durumlar yaşanıyor. Bir defasında gidip hocanın kredi kartı borcunu ödemiştim bankada mesela. Hayatımda antidepresan kullandığım tek dönem asistanlığımın ilk altı ayıydı. Sonradan bize hayatı zindan eden o kişi klinikten ayrılınca bıraktım ilacı. Kendisi şu an profesör ve halen mesleğe devam ediyor. Bu durum maalesef değişen boyutlarda Türkiye’nin her yerinde var. Denetleme yok, şikâyetler de bir işe yaramıyor. Ayrıca herkes psikolojik açıdan aynı dayanıklılıkta olacak diye bir durum yok. Biz ayda 13 nöbet tuttuk uzunca bir dönem. Ailemin yanında olduğum için rahattım ama bazı meslektaşlarım il dışından geliyor, tek oluyorlar, bu yoğun tempo herkesin kaldırabileceği bir şey değil. Ancak destek almak, yardım almak zor, bocaladığınızda toplum olarak bir değişik bakıyor herkes. Kliniklerde de destek olmuyorlar, dost gibi davranmıyorlar...

 

‘ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİKLE ONLARA DESTEK OLAMAYIZ’

Psikiyatr ve psikoterapist Dilek Meral

Daha geçenlerde cerrahi asistanı bir kadın meslektaşım aynı şikâyetlerle yardıma başvurdu. Daha önce bana danışan doktor bir arkadaşı ısrarcı olmuş gelmesi için. Tedaviye başladık hemen. Arkadaşlarımızı kollayalım. Öğrenilmiş çaresizlikle “Asistanlıkta bu normal” diyerek onlara destek olamayız.

 

‘TIP OKUMAK ZOR AMA ASİSTANLIK ÇİLEDİR’

Dr. Elif Bayrakçı

Bu mobbingler bizim camiamızın kanayan yarası. 19 yıl önce asistanken ben de çok şey yaşadım. Kıdemli olanlar bezdirmek için bir sürü şey yapardı. Tıp okumak zor ama asistanlık çiledir. Çok üzgünüm Uğurcan için, keşke bu düzen değişse ama hiç umudum yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!