Güncelleme Tarihi:
B eyoncé 21 Haziran’da çıkardığı tekli ‘Break My Soul’un (Kır Ruhumu) nakaratında “Öfkeni serbest bırak, aklını da /İşini bırak, zamanı da/
Mesleğini bırak, stresi de/Aşkı serbest bırak, unut gerisini de” diyor, 90’lar dans müziğine selam çakan bir altyapı üstüne. Tüm kariyerini çalışmak ve daha da çok çalışmak üzerine kurmuş bir sanatçıdan duymaya alışık olmadığımız sözler bunlar. Albüm kapağında camdan bir atın üzerinde tüm heybetiyle duruyor üstelik, hiçbir şeyi bırakacak gibi değil. Aksine dünyayı ele geçirmeye hazır.
“16 şarkılık ‘Renaissance’ kraliçelere layık bir dans albümü. ‘Bey’in en ticari ve eğlenceli işlerinden biri.”
‘Lemonade’ aslında sadece dedikodulara değil, Beyoncé’nin dünyada olup bitenlere de cevabıydı. ‘Formation’ şarkısının ikonik videosunda kâh Katrina’da batan bir polis arabasının üstünde, kâh ‘Bizi vurmayın’ yazan bir duvarın önündeydi. Şarkıyı bir gün sonra Amerikan Futbol Ligi Şampiyonası Super Bowl’da Kara Panter Partisi’ne bir saygı duruşu olarak canlandırdı. Billboard dergisi albümü ‘bir siyah feminizm devrimi’ olarak tanımladı. ‘Feminist’, Beyoncé’nin nicedir benimsediği bir sıfattı. 2014’te çıkardığı tekli ‘Flawless’ta Nijeryalı yazar Chimamanda Ngozi Adichie’nin “Hepimiz feminist olmalıyız” konuşmasını kullanacak, aynı yıl MTV ödüllerine dev bir ‘feminist’ yazısının önünde çıkacaktı. Ama Beyoncé’nin ne aktivizmi ne de fikir savunuculuğu eleştirilerden kaçabildi. En hafifinden ‘Formation’ ile Katrina Kasırgası’nın yarattığı felaketi sömürdüğü, feminizmininse erkek odaklı ve ticari olduğu söylendi. Ama o eleştirilere kulak asmadı. Aksine kendini tarihte zulme uğramış soylu Afrikalı kadın figürlerinin bir devamı olarak konumlandırdı. Sık sık kullandığı taçlar, ailesini bir kraliyet ailesi, kendisini de ana kraliçe gibi sunduğu görsellerle ‘Kraliçe’nin sadece bir lakap değil, bir politik duruş olduğunu gösteriyordu. Yazıp yönettiği ‘Black is King’ müzikal-albümü ve Coachella festivalindeki performansıyla ölümsüzleşen “Hanımlar hadi hizaya girelim” (Ladies, let’s get in formation) cümlesi Beyoncé’nin bir popstardan ziyade bir lider olduğunun kanıtı gibiydi.
Babalar Günü’nde eşi Jay-Z’ye aldığı jette...
‘Onun rönesansı başlıyor’
16 şarkılık ‘Renaissance’ kraliçelere layık bir dans albümü. Üstelik Grace Jones ve Honey Dijon gibi dans müziğinde çığır açan siyah kadınlara yer veriyor. Albüm Beyoncé’nin çocukları ve ‘ilham perisi’ kocası, gey amcası Jonny ve LGBTQ+ kültürünün öncülerine adanmış. Ortaya ‘Ballroom’ kültürüne (Afrikalı-Amerikalı ve Latin yeraltı LGBTQ+ kültürü) selam veren ve dans müziğinin gerçek sahiplerine iadei itibar eden bir iş çıkmış. Pandemide kaydedilen ve bir üçlemenin ilk halkası olan albüm ‘Bey’in en ticari ve eğlenceli işlerinden biri.
“Bu albümü yaratmak, dünya için korku dolu bir zamanda bir kaçış bulmama müsaade etti. Amacım yargısız ve güvenli bir alan yaratmaktı. Mükemmeliyetçilikten ve fazla düşünmekten azade bir alan. Bağırmak, bırakmak ve özgür hissetmek için” diyor Beyoncé. Milyar dolarlık bir servete sahip ve çok çalışmanın poster kadını olan Beyoncé pandemi sonrası büyüyen istifa dalgası ve antikapitalizm hislerine tercüman olmak için en doğru isim mi bilmiyorum ama Beyoncé’nin rönesansı yeni başlıyor, onu biliyorum.