Güncelleme Tarihi:
Mal sahibi mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi / Mal da yalan mülk de yalan / Var biraz da sen oyalan”
Yunus Emre’nin bu sözlerinin yeryüzünde anlam bulduğu bir yerdeyim. En küçüğü 1500 yaşlarında 100 kadar zeytin ağacından oluşan bir bahçe. Sıra ile dikilmişler, tıpkı bugünkü zeytinlikler gibi. Yani, tohumu dağa taşa düşüp kendiliğinden yetişmemiş. Birileri elleriyle tek tek dikmiş ağaçları. Bize rehberlik eden Akhisar Sindelli Mahalle Muhtarı güzel insan Cavit Güder, Osmanlı döneminde bahçenin sahiplerinin Rumlar olduğunu, mübadeleden sonra kendilerine kaldığını söylüyor. Ben ise Osmanlı İmparatorluğu’ndan çok daha yaşlı olan zeytinlerin ilk sahiplerini merak ediyorum elimi yaşlı bir zeytin ağacının gövdesine koyarak.
Yaşı 1500 civarında olan dev gibi bir zeytin ağacının gövdesine yaslanıp “Kim bilir neler gördü geçirdi bu ağaç” diye düşünürken Muhtar Güder “Gelin sizi buranın en yaşlı ağacına götüreyim” diyor. Birkaç dakikalık yürüyüşten sonra gövde çapı 13 metre 60 santim olan bir zeytin ağacının önünde duruyoruz. Muhtar, “Bu ağaç, belki Hazreti Musa’dan biraz küçük olabilir ama Hazreti İsa’nın ve Hazreti Muhammet’in doğumuna şahitlik yapmış bir ağaç. 2000 yıldan çok daha yaşlı” diyor, biz ağzımız açık hayranlıkla ağaca bakarken.
Açılan gökyüzünün altında yaprakları pırıl pırıl parlıyor üzeri zeytin dolu ağacın. Kibir, gurur, büyüklük ve rekabet yüklü türümüze acizliği anlatmakla kalmıyor, büyüklüğün ne olduğunu da gösteriyor devasa gövdesiyle. Nedenini bilemediğim bir huzur kaplıyor içimi. Fotoğraf çektirmeye başlıyoruz bir müddet ağacı seyrettikten sonra. Sebati, “Benden görkemli canlılarla fotoğraf çektirmem” diyerek teklifimi geri çeviriyor. Ama hemen ardından bana hayatımı sorgulatan cümleyi sarf ediyor: “Gelip bu ağacın gövdesinin içinde oturup tam bir gün geçirmek gerek.” Bir anda Sebati’ye bakıp Buda gibi hayal ediyorum. Gözlerimde tuhaf bir görüntü canlanıyor. Başımı hızla zeytin ağacına çevirip, yeniden aklımın başımdan gitmesiyle görüntüyü unutuyorum.
Yaşlı ağaçların bulunduğu bahçeye tekrar dönüyoruz. Her biri sanat eseri yaşlı zeytin ağaçlarını tek tek dolaşıyoruz. Baştankara, kızılgerdan, karatavuk, kuyruksallayan, alakarga... Hemen hepsinin başını kuşlar mesken tutmuş, şarkı söylüyor. Yaşlı bahçeyle 15 yıllık zeytin ağaçlarının bulunduğu bahçenin arasındaki yola çıkıyorum. Genç zeytinlikten kuş sesi gelmiyor. “Muhtemelen atılan ilaçtan” diyorum yaşlı zeytinlikle genç zeytinlik arasındaki yolda durarak. Muhtar doğruluyor “Yaşlı zeytinlere ilaç atılmıyor” diye. “Ama çok zarar verdik bu ağaçlara. Bundan 30-40 yıl önce köye elektrikli testereler ilk geldiğinde onlarla budadık. Yoksa gövdeleri gibi dalları da çok heybetliydi ağaçların” diye ekliyor.
Aklıma 25 dekarın altındaki alanların zeytinlik olmadığına dair kanun tasarısı geliyor. Yasalaşması halinde yaşlı ağaçların bulunduğu küçücük alanın halkın korumasından başka güvencesi kalmayacak. “Neyse ki Akhisar Ticaret Borsası’nın koruması altında” diye içimden geçirip rahatlıyorum. Borsa Başkanı Alper Alhat bahçeyi açık hava müzesine dönüştüreceklerini söylüyor. Dünya Zeytin Günü’nde memleketin en yaşlı canlılarından biriyle tanışmanın mutluluğuyla ayrılıyoruz Akhisar’dan.
İYİYİZ, DAHA İYİ OLABİLİRİZ
Dünyada yaklaşık 10 milyon hektar alan üzerinde 900 milyonu aşkın zeytin ağacı olduğu tahmin ediliyor. İspanya ve İtalya zeytincilikte başı çeken ülkeler. Yunanistan, Türkiye, Tunus, Portekiz, Suriye, Fas ve Cezayir diğer önemli zeytin üreticileri... Türkiye; dünya zeytin ağacı varlığında 4’üncü, zeytinyağı üretiminde de 5. sırada. Toplamda 163 milyon civarında zeytin ağacımız olduğu tahmin ediliyor. Bunun 14 milyon civarı Akhisar Ovası’nda bulunuyor. Türkiye’de en fazla zeytin ağacının olduğu bölge burası... Bugün kullandığımız zeytinin de yağın da büyük bölümü Akhisar’dan geliyor. Bundan 20-30 yıl öncesine kadar tütünle geçinen bölgenin zeytin ağacıyla yarattığı mucize takdire şayan. Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Alhat daha bakımlı zeytinlikler ve teşviklerle zeytinyağında da zirveye
oynayabileceğimizi söylüyor.
ANAVATANI YUKARI MEZOPOTAMYA
Akademik kariyerini zeytin ağacı üzerine yapan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mücahit Taha Özkaya’nın verdiği bilgilere göre zeytin ağacının anavatanı Yukarı Mezopotamya. Türkiye’deki zeytin çeşitlerini araştırmak için birçok ili dolaştıklarını belirten Özkaya, Şırnak’taki ‘Cudi’ ve ‘Küpeli’ dağlarında 1157 yükseklikte meyve veren zeytin ağaçları bulduklarını söylüyor ve ekliyor: “Mesela Nuh’un gemisinin olduğu düşünülen ‘Ağrı’ civarında zeytin yetişmez. Belki de ‘Cudi’ taraflarına bakmak gerek.”
Ey adını güzel gözlere veren ağaç - Akhisar katmer ustaları
Ey adını güzel gözlere veren ağaç - Akhisar pideli paça
Ey adını güzel gözlere veren ağaç - Aper Alhat
Zeytinyağı tadımı nasıl yapılır?
Bin yıllık zeytin ağaçları