Her şeyin sorumlusu DNA’mız olmayabilir

Güncelleme Tarihi:

Her şeyin sorumlusu DNA’mız olmayabilir
Oluşturulma Tarihi: Ocak 22, 2023 07:00

Bir organizmanın genetik haritasını çıkararak onunla ilgili tüm sırlara erişebileceğimizi düşünürdük ancak bugün bilim bunun yeterli olmadığını söylüyor. Biyolojinin ötesine geçen epigenetik, kalıtımın çevresel boyutları olduğunu; geçmiş kuşakların yaşadığı acıların, savaşların, göçlerin gelecek nesiller üzerinde tahribat yaratabileceğini anlatıyor. Yakın zamanda epigenetik konusunda çıkan iki kitabın yazarları biliminsanı Nessa Carey ve moleküler biyolog Prof. Dr. Korkut Ulucan’la konuştuk.

Haberin Devamı

Genetik kodları aynı olan ama birbirinden ayrı büyüdüğü için farklı hastalıklara, davranış biçimlerine sahip ikizler... Ya da kıtlık yaşayan
bir toplumda bebeklerin, DNA’sı iri olmasını gerektirse bile ufak tefek kalması....
Epigenetik bilimi bu gibi çevresel faktörlerin canlılar üzerindeki etkilerini araştırıyor.
Son yıllarda daha da önem kazanan bu konuyla ilgili merak ettiklerimizi ‘Epigenetik Devrimi’ kitabının yazarı, biliminsanı Nessa Carey’ye ve ‘Genlerden Davranışlara Epigenetik’ kitabının yazarı, moleküler biyoloji uzmanı Prof. Dr. Korkut Ulucan’a sorduk.

Her şeyin sorumlusu DNA’mız olmayabilir

‘Epigenetik Devrimi’, Nessa Carey, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları ‘Genlerden Davranışlara Epigenetik’, Korkut Ulucan, Destek Yayınları

Haberin Devamı

‘Agresifliğin temelini genetik, şiddetini çevre belirliyor’

◊ Biyolojik özelliklerimizden sadece genlerimizi sorumlu tutarsak hem çok iddialı hem de hatalı davranmış oluruz. Tıpkı genler gibi epigenetik özelliklerin de bir soydan diğerine aktarılabildiği son 10 yılda daha net anlaşıldı. Davranış kalıplarımızın belirlenmesinde genler ve çevre (epigenetik) beraber etkilidir. Burada hangi özelliklerin genlerden, hangilerinin genetik ve çevre etkileşimiyle oluştuğunu belirlemek zordur. Hatta bazı davranış kalıplarımız var ki genetik temelini oluşturur, çevre şiddetini belirler; örneğin agresyon.
◊ Epigenetik genel anlamda aynı koşullar altında neden bireyler farklı davranır ya da değişik hastalıklara yakalanır gibi sorulara cevap arar. Yaşadığımız bölgenin iklimi, nemi, oksijen miktarı, besinleri gibi faktörler epigenetiğin temel mekanizmasını oluşturur. Örneğin Sardunya, Okinawa veya İkaria Adası gibi bölgelerde çevresel faktörler, epigenetik mekanizmayla uzun yaşamı tetikler. Tabii bu bölgelerin ortak özelliğinin ada hayatı ve bitkisel besinler olduğu düşünülürse epigenetiğin etkisi daha da öne çıkar.
◊ Epigenetik özelliklerin belirlenmesi, en az 3-4 soyluk bir takip çalışması gerektirir. Ama çarpıcı bir örnek şu olabilir: İnsanların stres metabolizmasında rol alan bir gen var. Bu gen, hamileliklerinde şiddet gören kadınlardan doğan bireylerde daha farklı çalışır. Stresli koşullarda bu bireylerin daha hassas davranmasına sebep olur.

Haberin Devamı

Her şeyin sorumlusu DNA’mız olmayabilir

Prof. Dr. Korkut Ulucan

◊ Tek yumurta ikizleri üzerine yapılan çalışmalar çok değerli bilgiler sağladı. Erken yaşlarda birbirinden ayrılan ve farklı koşullarda yetişen ikizler, yıllar sonra bir araya geldiklerinde, aynı ortamda büyüyen ikizlere kıyasla daha farklı özellikler geliştirdiler. Ve epigenomları arasında farklar saptandı.
◊ Epigenetiğin en etkili olduğu alanlardan biri elbette psikolojidir. Özellikle duygu durum bozukluklarıyla ilgili biyolojik veriler bizleri çoğu zaman epigenetik mekanizmalara çıkarıyor. Örneğin, aynı durumlara aynı tepkileri vermiyoruz. İçinde bulunduğumuz durum, elektromanyetik alanlar, hücrelerimizde birikmiş toksinler gibi birçok epigenetik faktör psikolojik sağlığımız açısından çok önemli.
◊ Epigenetikle bağışıklık sistemi arasında güçlü bir ilişki olduğunu artık biliyoruz. Zaten akşam erken yatıp sabah erken kalkanlar, bitkisel ağırlıklı ama her besin grubunu dengeli şekilde tüketenler, düzenli egzersiz yapanlar COVID-19 bakımından daha şanslı grubu oluşturdular. Tabii ki bağışıklıkla ilgili genetik sıkıntıları olanlar ne kadar epigenetik bakımdan düzenli olsalar da genetik bakımdan daha sağlıklı olanlar kadar şanslı olmayabilir. Yine de epigenetik mekanizmayla en azından genlerinin daha düzenli çalışmasını sağlayabilirler. Bu, süreklilik isteyen bir davranış kalıbıdır.

Haberin Devamı

‘Audrey Hepburn’ün inceliği kıtlıktan’

◊ Epigenetik, sabit-değişmez bir genetik kodun çevreye tepki verebilmesinin altında yatan nedendir. Doğa (DNA) ve yetiştiriliş (çevre) arasındaki gizli kayıp halkadır.
◊ Genomu tamamen aynı olan tek yumurta ikizlerinde bazı farklar görürüz. İkizler yaşlandıkça epigenetik açıdan farklılaşırlar. Örneğin farklı sağlık sıkıntıları yaşarlar. Epigenetik sistem son derece dinamiktir ve sürekli değişir.

Her şeyin sorumlusu DNA’mız olmayabilir

Nessa Carey

◊ 20’nci yüzyılın en büyük film yıldızlarından Audrey Hepburn’ün neredeyse kırılacakmış gibi bir kemik yapısı vardı. Ünlü oyuncunun bu zarif görüntüsünün ardında yatan ilginç bir gerçek var. İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan ‘Hollanda kıtlığı’, Hepburn 16 yaşındayken sona erdi. Hepburn o dönemde yaşadığı zorlukların etkilerini hayatı boyunca taşıdı.
◊ ‘Hollanda kıtlığı’, 1944’ten 1945’e kadar sürdü. Epidemiyologlar arşivlerden bu dönemin uzun süreli etkilerini takip ettiler. Kıtlık yaşayan annelerin karnında olan bebekler yıllar boyu incelendi. Küçük doğan bebekler hayatları boyunca ufak tefek kaldılar. En az 40 yıl boyunca istedikleri yiyeceğe erişebildikleri halde, erken dönem yetersiz beslenmelerinin etkileri vücutlarından hiç silinmedi. 

Haberin Devamı

Yaşlılık epigenetik bir bozulma...

Harvard Tıp Fakültesi’nde genetik profesörü ve Yaşlanma Biyolojisi Araştırma Merkezi’nin eş direktörü David Sinclair geçen hafta epigenetikle ilgili çok önemli bir bilimsel makale yayımladı. 13 yıllık çalışmanın ürünü olan araştırmaya göre yaşlanmanın temel nedeni DNA’daki mutasyonlar değil, epigenetik talimatlarda ters giden hatalar ve bu tersine çevrilebilir. Çalışmada farelerin yaşlanmasına epigenetik bilgideki bir bozulmanın neden olduğu anlaşılıyor. Epigenomun bütünlüğünün yeniden sağlanmasıysa bu yaşlanma belirtilerini tersine çeviriyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!