Güncelleme Tarihi:
“Sesimi duyan var mı” sorusuyla hafızalarımıza kazınan 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde binlerce insanımızı kaybettik. “Sizi en iyi biz anlarız” diyerek 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerinde de yardıma ilk koşanlar yine Gölcüklüler oldu. 24 yıl önce onlar da benzer acılar yaşadılar. Yıllar geçtikçe şehir yeniden kuruldu ama yaşananlar unutuldu mu? Bunlardan ders alındı mı veya tam olarak iyileşebildiler mi? Sorularımızın cevaplarını Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer’den aldık.
◊ 1999 depreminden sonra “Donanma Gölcük’ten taşınacak, tersane gidecek” deniyordu. Şu an Gölcük’te 6 modern denizaltının inşası devam ediyor. Bu, nüfusun bölgede kalmasını ve geçmişle bağının devam etmesini sağladı. Büyük markaların sanayi yatırımları oldu. Gölcük eskiye oranla çok daha fazla üreten bir ilçe haline geldi. Deprem olduğunda nüfusumuz 85 bindi. Afet sonrası göç oldu ve 50-55 bine geriledi. Gidenler geri döndü. Bugün Gölcük’ün resmi nüfusu 176 bin 500 civarında.
◊ Dönemin Bayındırlık ve İskân Bakanlığı kalıcı konutlar yaptı. Bunlar zemin üzeri iki kat olarak inşa edildi. TOKİ’nin yaptıkları 4 katlı. Vatandaşların depremde yıkılan evlerinin yerine yaptıkları binalar da var. Deprem öncesinden kalan konut oranı yüzde 35 civarında. Yüzde 65’i yenilendi. Onarımı yapılamayan ve metruk olan binalarda kentsel dönüşüm yapıldı. Ancak orta hasarlı olup da güçlendirilenler, sağlam konut olarak kabul edildi. Şahsi kanaatime göre bu evler deprem açısından riskli.
‘Çok kaybımız oldu’
◊ Gölcük merkezde kentsel dönüşüm projelerimiz devam ediyor. Vatandaşlarımızla yüzde 98 oranında anlaşma yaptık. Bu bölgede bir deprem bilincinin olduğunu gösteriyor. Ama değişim için aynı zamanda maddi güç gerekiyor. Ayrıca yeni yönetmeliklere göre yapılan kentsel dönüşümde 7 katlı binayı 3 kata indiriyorsunuz. Daha önce 100 metrekare olan ev, 70 metrekareye düşüyor. Vatandaş açısından “Bu binaları yıkalım, yenisini yapalım. Bir müteahhitte verelim” demek avantajlı değil. Buraya farklı bir çalışma yapmak gerekiyor.
◊ Depremi yaşamak sosyolojik anlamda da bizde bir bilinç yarattı. 6 Şubat’ta, deprem olunca hava daha aydınlanmadan 3 ayrı arama-kurtarma ekibimiz yola çıktı. Saat 14.00’te ilk yardım TIR’ı gönderilmişti. 2,5 gün sonra deprem bölgesine hareket eden TIR sayımız 39’du. Gittiğimizde deprem yaşamış bir ekip olarak aslında ne kadar deneyim kazandığımızı anladık. Gölcük’te tedbir amaçlı bir telsiz rölesi kurmuştuk. Giderken telsizlerimizi yanımıza aldık. Telefon ve internette sorunlar oldu ama biz birbirimizle irtibat kurabildik.
◊ Gölcük’e de çok yardım yapıldı. İlk önce çadır ihtiyaçları karşılandı. Sonra konteyner kentler kuruldu. Bir süre sonra da zaten kalıcı konutlar yapıldı. Gölcük’ün altyapısı neredeyse tamamen yenilendi. En önemli çalışmalar depremin hemen akabinde Sayın Prof. Dr. İsmail Barış’ın belediye başkanlığı zamanında yapıldı. Onun ardından Mehmet Ellibeş döneminde de devam etti. Şimdi de büyükşehir belediyemizin desteğiyle bu çalışmalar devam ediyor. Yurtdışından yapılan yardımların önemli bir katkısı oldu.
◊ Gölcük’te depremzedeler için yapılan konutlar 2002’de, 2,5-3 senede tamamlandı. 6 Şubat depremi çok daha büyüktü, 11 ilimizi etkiledi. Bu çok büyük bir mali yük getirecek. Bu süre biraz daha uzayabilir ama şehirlerimizin yeninden inşa edileceğini, ticaretin ve hayatın yeniden canlanacağını düşünüyorum.
◊ 99 depreminde Gölcük’teydim. Yeni evlenecektim, eşimle oturmayı planladığımız ev yıkıldı. Teyzem, amcam ve eşi çocuklarıyla birlikte enkaz altında kaldı. Çok kaybımız oldu. Bölgedeki depremzede vatandaşlarımıza “Sizi en iyi biz anlarız. Hayatını kaybedenler dönmeyecek ama her şey yerine gelecek” dedim. Kısa sürede şehirlerin nüfusunun da artabileceğini söyledim. Şaşırdılar. Onlara umut vermek için değil, benzer durumu yaşadığımız için anlattım bunları. Her şey geri geliyor ama tabii ki depremin izleri de silinmiyor. Bu da ayaklarımızı yere daha sağlam basmamızı sağlayabilir.