Güncelleme Tarihi:
Yeni teklisi ‘Tövbe’nin çıktığı gün buluştuk Seda Mete’yle. Söyleşiye giderken arabada şarkıyı son ses dinliyorum, kıpır kıpırım, yerimde duramıyorum. Seda Mete de tıpkı şarkısı gibi ‘kıpır kıpır’ bir kadın. Mekâna girer girmez ortamın havasını değiştiriyor, farklı bir aurası var. Pek de hoşsohbet... Kahvelerimiz alıp başlıyoruz
sohbete...
◊ Müziğe nasıl başladın?
Küçüklüğümden beri şarkı söylüyordum. Lisede de küçük bir canlı müzik grubumuz vardı. Kafelerde, barlarda çıkıyorduk. Eğlence olsun diye müzik yapıyorduk. Amacım, hayalim hiç müzik değildi aslında. Bunu meslek olarak yapacağım aklıma gelmezdi hiç. Sınava hazırlanıyordum. Avukat olma peşinde koşarken bir anda Nükhet Duru’nun beni keşfi ve vokalistlik tecrübesiyle başlamış oldum.
◊ Nükhet Duru’yla yolun nasıl kesişti?
İstanbul Valiliği’nin bir projesi vardı ‘İstanbul Şarkıları’ diye. Kayda girdim, eski İstanbul şarkılarını rock türünde seslendirdim. Oradaki orkestra şefi, Nükhet Hanım’ın da orkestra şefiymiş...
◊ Başka kimlerle çalıştın?
Ajda Pekkan, Işın Karaca, Ayhan Sicimoğlu, Rober Hatemo ve Demet Akalın’la çalıştım. Tabii bana kattıkları düşünülürse Nükhet Hanım’la çalışmak benim için unutulmaz...
◊ Sahnede ne hissediyorsun?
Sahnedeyken kendimi çok özgür hissediyorum. Benim için müzik bir tutku. Müzisyen olarak hepimiz çok şanslıyız. Müzik yapmak çok ruhani bir duygu. Bana terapi gibi geliyor, anlatamadığım birçok şeyi binlerce insana anlatıyorum. Bu yüzden her türlü sorunun üstesinden sahne sayesinde geliyorum.
◊ Gece hayatında kadın olmanın zorlukları var mı?
Sahnede bir duruş sergilersen bir sıkıntı olmaz. Saygı duyulan bir sanatçı imajı çizmeye çalışıyorum. Mesafe her zaman çok güzel bir şeydir, samimi ama mesafeli... İşin içinde alkol var, başımıza her şey gelebilir. Ama tabii çalıştığımız mekânlar sağ olsun, önlemleri alıyorlar. Mesela geçenlerde bir kadın dinleyicim fazla alkol almış, bayılıp düştü, kafasını sahneye çarptı. Şoke oldum, elim ayağıma dolaştı, ne yapacağımı bilemedim.
‘AÇIK KALP AMELİYATI’
◊ Haftanın en az üç gecesi sahnedesin. Üstelik çoğu zaman farklı şehirlerde oluyorsun. Bu tempoya nasıl yetişiyorsun?
Genelde hafta içi kendime çok iyi bakmaya çalışıyorum. Sporumu, beslenmemi ihmal etmiyorum. Sese iyi gelen şeylerden biri uykudur. Uykuma önem veriyorum.
◊ Güzel ve çekicisin. Sahne için bunlar avantaj mı?
Bence güzel olmak kesinlikle bir avantaj. Bunu sürdürebilmek biraz zor sanki. Çünkü insanlar senden her zaman iyi görünmeni bekliyor bir süre sonra. Bunun sürdürebilirliğini sağlamaya çalışmak daha zor bence; güzel olmaktan ziyade...
◊ Çıktığın yerlere gelenler en çok ne dinlemek istiyor?
Bizim sahnemizin ‘kalp ameliyatı’ dediğimiz bir bölümü var. Buna dinleyicilerim ‘narkoz etkisi’ ya da ‘açık kalp ameliyatı’ da diyor. Bir anda başlıyoruz, konser gibi 6-7, belki 20 tane slow şarkı söylüyoruz. Ben bazen susup, tamamen onlara bırakıp mikrofonsuz dinleyicilerime eşlik ediyorum.
◊ Dinleyicin arabeske mi düşmüş durumda o zaman?
Kesinlikle öyle... Bizim halkımız, en “Caz müzik seviyorum” diyen insan bile arabesk dinliyordur. Ben buna inanıyorum, Türkiye’de yaşıyoruz ve bizim ruhumuz arabesk (gülüyor)!
◊ Sahnede en çok hangi şarkıları söylemeyi seviyorsun?
Aslında çok şarkı var... Kıskandığım şarkılar listem var benim. 90’lardan mesela, Gülşen’den ‘Gel Çarem’, Sertab Erener şarkıları... Şaşırma ama Güllü’nün şarkılarını söylemeyi çok severim.
◊ Sahnedeki kıyafetlerin çok seksi... Tek başına mı karar veriyorsun ne giyeceğine?
Arkamda muhteşem bir ekip var. Aslında ortak karar veriyoruz; menajerim ve iki başarılı kardeş tasarımcıyla çalışıyorum: Savaş ve Barış Avcı. Özenle dikiliyor her kıyafet. Sahne ve kostümler bence bir bütün. Orada bir şov var, orası bir illüzyon. Sahnede şık olma zorunluluğu hissediyorum kendimde.
◊ Bir canlı müzik furyası var. Sahnenin diğerlerinden farkı nedir?
Hepimizin parmak izleri farklıdır. Hepimizin ayrı bir lezzeti var. Enstrüman çalıyorum ben. Sahnede bir asma davul şovumuz var mesela. Kendimi sürekli güncellediğimi düşünüyorum. Çılgın ve farklı giyinmeyi seviyorum, her sahnede başka bir kadın olmaya bayılıyorum... Bir gün çok maskülen, bir gün çok dişil enerjisi yüksek, bir gün çocuk ruhlu bir kadın olmayı çok seviyorum. Ben kendi sahnemi bir müzikal olarak görüyorum.
◊ Sen dışarı çıktığında en çok kimi dinlemeye gidiyorsun?
Begüm Obiz, Dicle Olcay, Ayla Balyemez ve Bengü Beker’i...
‘ŞARKILARLA EVRENE MESAJIMI GÖNDERİYORUM’
◊ Yeni şarkın ‘Tövbe’ çıktı, nedir hikâyesi?
‘Tövbe’ aslında aralık ayında geldi bana. Bir akşam arkadaşımın doğum günü partisinden çıktım, evdeydim. Tekir (Recep Tekir) “Sana özel bir şarkı yaptım” dedi. Tek gösterimlik bir video gönderdi. Dinlediğimde “Bu şarkı inanılmaz” dediğimi hatırlıyorum. Ertesi gün yana yakıla Tekir’i aradım. ‘Tövbe’ bir insanın üzerine özenle dikilmiş gibi bana özenle seçildi ve geldi, başladık.
◊ Şarkıda “Beni yordu ah, gitmeye hazırım!” diyorsun. Yorulunca gider misin yoksa mücadele edenlerden misin?
Eskiden mücadeleci bir ruh halindeydim ama yaşadıklarımdan ve çok sınavlar verdikten sonra işim hariç mücadele ruhumu kaybettim. Bana negatif enerji verenlerden anında uzaklaşıyorum.
◊ Bunca aşk şarkısı söylüyorsun, var mı hayatında biri?
Yok, ben bu şarkıları söyleyip evrene mesajımı gönderiyorum (gülüyor).
‘ÇOK DENEYİMLİ, BİR O KADAR DA FRESH’İM’
◊ 30’ların ikinci yarısındasın bildiğim kadarıyla, nasıl geçiyor?
Çok mutluyum Melis, hayatımın en güzel dönemini yaşıyorum. Çok deneyimliyim, hem de bir o kadar ‘fresh’im (taze)... Sahne konusunda da bu böyle. Gencim, enerjiğim, güzelim... Bu müzikal yolculuğumda çok fazla deneyim kazandım. Her müzisyen konservatuvar okuduğu kadar bir o kadar da sahne tozu yutma durumunu yaşamalı. Kendimin en güzel çağında olduğumu düşünüyorum.
◊ Var mı yeni projelerin?
Yaza bir şarkı daha geliyor. Onurr’dan aldık. Hareketli bir yaz şarkısı. Yazın sonlarına doğru da akustik bir projeyle devam edeceğim. Umarım ruhlara dokunmaya devam ederiz...