Güncelleme Tarihi:
İşyerinde şiddet ve tacizin beş türünün yaygınlığı İstanbul bağlamında değerlendirildi. Özyeğin Üniversitesi ve ILO işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘İş Yerinde Şiddet ve Taciz Algıları ve Deneyimleri Araştırması’nda odaklanılan şiddet türleri psikolojik şiddet, ayrımcılık, ekonomik şiddet, fiziksel şiddet ve cinsel şiddetti. Yaş ortalaması 40,5 olan katılımcıların yüzde 77,9’u kariyerleri boyunca işyeri şiddetine en az bir kez maruz kaldıklarını bildirdiler. Yüzde 88’i özel sektör, yüzde 10’u da kamu çalışanıydı. Mayıs ve Temmuz 2024 arasında İstanbul’da 3 bin 7 hane halkıyla yüz yüze görüşerek gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları geçen ay açıklandı. Araştırmanın yürütücüsü Özyeğin Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Canan Sümer kullandıkları yöntemi şöyle anlattı: “Kişinin algıladığı şiddetle gerçekte yaşadığı şiddet arasındaki farkı ortaya çıkarmak yöntemsel olarak titiz bir yaklaşım gerektiriyordu. Kişilere ilk başta ‘İş hayatınız boyunca psikolojik, cinsel, ekonomik, fiziksel şiddete veya ayrımcılığa maruz kaldınız mı’ diye genel sorular sorduk. Kendi algıları temelinde cevaplar verdiler. Sonra her bir şiddet türü hakkında, spesifik göstergelerden yola çıkarak sorular yönelttik. Örneğin ‘İşten ayrılmanız için size baskı yapıldı mı’ gibi. Gördük ki tüm şiddet türleri için algılanan ve gerçekleşen şiddet arasında önemli bir uçurum var.”
‘İLGİYİ İMA ETMEK, UYGUNSUZ HİTAP, ÖDÜL-CEZA TACİZİ...’
Prof. Dr. Canan Sümer işyerinde maruz kalınan şiddet türlerini sıraladı:
◊ Psikolojik şiddet: İtibarınızı zedelemeye yönelik davranışlar, işyerinde sosyal ortamlardan dışlanma, işten ayrılmanız için size baskı yapılması tipik psikolojik şiddet örnekleri. Genel olarak eğitim düzeyi düştükçe bu şiddet türüne maruz kalma yüzdesi artıyor. Hem kadınlar hem de erkekler yüzde 40 civarında psikolojik şiddete maruz kalıyor. Ancak burada çok önemli bir ‘ama’ var. Yöneticilik yapan ve kamu sektöründe çalışan kadınlar psikolojik şiddeti daha çok yaşıyor. Bu oran onlarda yüzde 50,4’e çıkıyor. Yönetici erkeklerin oranıysa yüzde 43,2. Ayrıca psikolojik şiddette algılananla yaşanan arasında büyük bir fark vardı. Örneğin “Psikolojik şiddete maruz kaldınız mı” diye sorduğumuzda katılımcıların yüzde 15,3’ü “Maruz kaldım” dedi. “Yaptığınız işler küçümsendi mi”, gibi davranışsal düzeyde bir örnek verdiğimizdeyse bu oran yüzde 41,2’ye çıktı. Neredeyse üç katı.
◊ Fiziksel şiddet: Hem doğrudan fiziksel saldırı niteliğinde hem de gözdağı verme ve tehdit şeklinde gerçekleşebilir. Hakaret, aşağılama, küfür, bağırma, üzerine yürüme, fiziksel zarar vermekle tehdit etme, sert bir cisim fırlatma gibi örnekler verebiliriz. Doğrudan fiziksel saldırılarsa çekiştirme, tokat ve tekme atma gibi davranışlardır. Erkek katılımcıların yüzde 4’ü, kadınların yüzde 2’si “Tekme-tokat dövüldüm” dedi. Fiziksel şiddetin geneline baktığımızda yüzde 33,6 iş hayatları boyunca fiziksel şiddete en az bir kez maruz kaldıklarını söylediler: Kadınlarda oran yüzde 29,1, erkeklerde yüzde 38,1. Fiziksel şiddet erkeklerin daha çok maruz kaldığı iki şiddet türünden biri. Diğeriyse ekonomik şiddet.
◊ Ekonomik şiddet: Ücretin geç ödenmesi veya eksik ödenmesi, yasal zorunluluk olduğu halde yemek desteğinin verilmemesi, fazla mesai yaptığınız halde fazla mesai ücreti alamamanız veya bunu eksik almanız, çalıştığınız işyerinde hak ettiğiniz izinlerin verilmemesi, yasal zorunluluk olduğu halde kreş desteği sağlanmaması vb. Burada da algılanan ekonomik şiddet yüzde 19,2, gerçekte yaşanansa yüzde 59,5.
◊ Ayrımcılık: Türkiye’de ayrımcılığın binbir yüzünün yaşandığını tespit ettik. Etnik köken, milliyet, yaş, cinsel kimlik, politik görüş ve dini inanç temelli ayrımcılık var. Algılanan ayrımcılık yüzde 6,6 ama “Yaşınız/etnik kökeniniz nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldınız mı” gibi spesifik sorular sorduğumuzda bu oran 20,4’e çıkıyor.
◊ Cinsel şiddet: Cinsel şiddetin en yaygın olanı ilginin iması. “Israrla bakarak beni rahatsız etti, çeşitli bahanelerle benimle yalnız kalmaya çalıştı, bana ‘bebeğim, tatlım’ gibi uygunsuz hitaplarda bulundu” gibi örnekler bu kapsama giriyor. Fiziksel cinsel şiddetse birini zorla öpmeye çalışmak gibi tacizler. Cinsel taleplere bağlı ödül ve ceza tacizi de söz konusu olabilir. “Yöneticim bana birlikte olma karşılığında işle ilgili ayrıcalık verebileceğini ima etti” gibi. Buradaki en çarpıcı sonuç şuydu: Kadınlar için yaşanan cinsel şiddet, algılananın neredeyse üç katıydı. Yani cinsel şiddete maruz kaldığımız halde bunu isimlendiremiyoruz. Kadın ve erkeklerin genelinde algılanan cinsel şiddet yüzde 7,5, yaşanansa yüzde 19’du. Erkeklerde oran yüzde 5’ten yüzde 12’ye, kadınlardaysa yüzde 10’dan yüzde 26,5’a çıkıyordu. Cinsel şiddet dahil olmak üzere kimse bu şiddet türlerinden muaf değil ama gördük ki kadınlar cinsel şiddete çok daha fazla maruz kalıyor.
SONUÇLARDAN BAZILARI:
‘TANIK OLANLAR SESSİZ VE PASİF DAVRANIYOR’
◊ Katılımcıların yüzde 77,9’u kariyerleri boyunca işyeri şiddetine en az bir kez maruz kaldıklarını söyledi.
◊ Çıkan sonuçlara göre özel sektördeki katılımcılar, kamu sektöründekilere kıyasla daha yüksek düzeyde (neredeyse iki katı) ekonomik şiddete maruz kalıyor.
◊ Cinsiyete dayalı ve kıyafete/görünüşe dayalı ayrımcılık kadınlar tarafından daha çok bildirildi. Erkeklerse etnik köken ve dine dayalı ayrımcılık vakalarını daha yüksek oranda yaşadıklarını
söylediler.
◊ Şiddet münferit bir olay değil. Şiddetin bir türünü yaşayanların diğerlerini de yaşama olasılığı yüksek. Katılımcıların yarısından fazlasının iki veya daha fazla şiddet türüne maruz kalması, şiddetin ne kadar yaygın ve ciddi bir olgu olduğunu ortaya koydu.
◊ Düşük eğitim seviyesinde olan çalışanlar psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddete daha fazla maruz kalırken; yüksek eğitim seviyesindekilerin cinsel şiddete daha fazla uğradıkları tespit edildi.
◊ İşinden ayrılan katılımcıların üçte biri, ekonomik şiddeti temel bir işten ayrılma nedeni olarak gösterdi.
◊ Kadınlar şiddete maruz kaldıklarında resmi şikâyet süreci başlatmak yerine faille aralarına mesafe koyma eğiliminde. Bu durum şiddete maruz kalanlar için mevcut destek sistemlerinin yetersizliğine işaret ediyor.
◊ Şiddete tanık olanların büyük ölçüde sessiz ve pasif kalmayı tercih ettikleri saptandı. Bu da şiddete maruz kalanların onlar için kritik önem taşıyan destekten yoksun kalabildiklerini gösteriyor.