Güncelleme Tarihi:
ANNEYİ ÖLDÜRDÜLER, BEBEKLER MEMEDE ÖYLECE KALDI
Eda Menzilci (39), istatistikçi (Giresun / Şebinkarahisar)
- Bundan 10 yıl önce, oğlum 40 günlükken evimin yanında zehirli iğneyle bir anne köpeği öldürdüler. Bebekleri annelerinin memesinde gördüm, işte o benim dönüm noktam oldu. O gün bugündür eşimle besleme yapıyoruz. Yani hayvanlara hem yiyecek veriyor hem bakımlarını yapıyor, gerekirse farklı şehirlere naklolmasını sağlayarak tedavilerini üstleniyoruz. Çok baskı gördük ama kimseyi dinlemedik. Biz ailecek tatile bile gitmiyoruz; eşim burada kalıp hayvanlara bakmaya devam ediyor.
- 2019’da karda titreyen, bir patisini kaldırıp diğeri buz gibi olana kadar havada tutan yavru köpeğin videosunu paylaşmıştım. İnsanlar büyük tepki gösterince belediye, oradaki iki beton odanın üstünü kapattı. Ama o kadar tepkiye rağmen kimse o bebeği sahiplenmek için aramadı, şu an Amerika’da, sahibiyle işe gidip eve dönüyor.
- Her zaman yeterli mama bulamıyorum, Pati Food, Can Pet ve Ormana Mama sitelerinde destek ilanı açıyorum, orada adıma açılan kumbaraya mama ve battaniye yardımında bulunuyorlar, o ürünler bana kargoyla geliyor. İnsanlardan maddi yardım değil, mama, ilaç, battaniye ve kömür istiyorum çünkü ısınmaları için soba da yakıyorum.
- İlçenin bir ucundan diğer ucuna her gün besleme yaptığım için çok fazla mama gerekiyor, tavuk ve makarna da pişiriyor, lokantalardan yemek de alıyorum.
- Klinik şartlarımız yeterli değil, sadece basit tedaviler ve kısırlaştırma yaptırabiliyorum. Çok ağırları genellikle İstanbul’a gönderiyorum.
*Psikolojik olarak çok yıprandım. Bir can kurtarıp onun için mutlu olurken öte taraftan onlarca can kaybediyorum. Dün yine bir anneyi kaybettik, geride 10 bebeği kaldı. Bebeklere sütanne ilanı açtım, o arada hepsini evime getirip tüm gece hiç uyumadan sürekli onlarla ilgilendim. Nihayet 10 bebeği iki sütanneye bölüştürdüm. Umarım hayata tutunurlar.
- Yasadan beklediğim, hayvanlara yönelik işlenen tüm suçların hapis cezasının olması. Hayvanı öldüren de, tecavüz eden de komik paralar ödeyip serbest kalıyor. Yeni yasa tasarısına göre bir evde üçten fazla hayvan beslenemeyeceği söyleniyor. Ben zaten belediyelerin istiflediği hayvanları barınaktan kurtarıyorum. Yasa böyle olursa benim kurtardığım hayvanı elimden alıp yine o barınaklara mı koyacaklar?
- Üretim ve petshop satışları durdurulmalı. Mevcut yasa yeni yunus parklarının açılmasını yasaklayacak deniyor. Ama halihazırda açık olanlar da kapatılmalı. Deney hayvanları ve avcılık sorunlarına da çözüm bulunmalı.
- Yeni yasa taslağında olduğu söylenen, sahipli, sahipsiz hayvan ayrımının kalkması çok iyi olacak. Şu an sahipliyse sahibinden şikâyetçi olabiliyoruz ama sokak hayvanıysa ona zarar veren kişi hakkında şikâyetçi olamıyoruz.
ORMANDAKİLERİN DURUMUNA ÇOK ÜZÜLÜRSÜNÜZ
Murat Cem Yetkin (36), otomasyon teknikeri (İstanbul/Kurtköy)
- 2012’den beri Kurtköy’den Şile sınırına kadar geniş bir alanda besleme yapıyor, hayvanları tedavi ettiriyorum. Burada şu an 1.500’e yakın ‘çocuk’ var; çoğunluğu kendine hayvansever diyenlerin attığı köpekler. Bu arada köpeklerin ormanda daha mutlu olduğunu söyleyen derneklerle de mücadele etmemiz gerekiyor. Ormandaki hayvanlar çok zorda. Yemek? “Murat getirir...” Su? “Yağmur yağar...” Mümkün mü?
- Yeni yasa eğer şu an bahsedilen haliyle çıkarsa faydası değil, zararı olur. Örneğin “Okul, cami, sağlık kuruluşu ve çocuk parklarının yakınlarında köpek olamaz” denirse bu onları yok etmeye yönelik bir karar olur. Benim dört köpeğim, iki kedim var. Her eve üç hayvan sınırlandırılması olursa özene bezene baktığım çocuğumu benden almaya kalkabilirler.
SAHİPLENENLER DE DENETLENMELİ
Funda Küçük (41), bankacı (Aydın)
- 10 senedir Aydın’ın ücra bölgelerinde besleme, tedavi, sahiplendirme yapıyorum. Hayvanların ölsün diye suya atıldığını, bağlanarak işkence edildiğini, tecavüz edildiğini; her şeyi ama her şeyi gördüm. Güçlü bir yasa olsaydı kimse bunlara cesaret edemezdi. Besleme yaparken bile tacize uğruyoruz.
- Benim yasadan beklentim, sahipli, sahipsiz tüm hayvanlara zarar verenlerin sorumlu tutulması, hayvanların can güvenliğinin koruma altına alınması. Yasa tasarısında ‘6 ay ile 4 yıl arasında hapis cezası’ olduğundan bahsediliyor ama cezalar ertelenebiliyor veya para cezasına çevrilebiliyor. Para cezasına çevrilemeyen hapis cezaları gelmeden o hayvanları koruyamayız. Hayvan sahiplenenler de düzenli olarak denetlenmeli; hayvanını sokağa terk edenler de hapse girmeli.
ÇARESİZLİK DUYGUSU PSİKOLOJİMİZİ BOZDU!
Mesut Çal (40), öğretmen ve Salda Doğayı- Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı (Burdur)
- Yedi yıldır gönüllü olarak bu işin içindeyim. Temel mesele yer kavgası. İnsanlar, sitelerin bahçelerini ve parkları sadece kendileri kullanmak istiyor. Çoluk çocuğu orada oynasın ama orada kedi, köpek olmasın... Sokağa tüküren, çöpünü sokağın ortasına atan insanlar kedinin, köpeğin pis olduğunu iddia ediyor, bunu hep ilginç bulurum.
- Bu işlerle ilgilenen insanların çoğunun psikolojisi bozuk. Benim de bozuk. Sürekli çaresiz, engelli, sakat, ölmüş hayvanlarla karşılaşıyoruz. İyileştirdiklerimiz, ellerimizde ölenler... Her bir hikâyeden çok etkileniyoruz, rüyalarıma girdiği de oluyor.
- Besleme için yeterli mamamız olduğu da oluyor, olmadığı da... Mama bağışını Yeşilova Salda Canları adlı Instagram hesabımızın takipçileri yapıyor, kimin gönlünden ne kopuyorsa... Kimi bir kilo mama gönderiyor, kimi 30... Maddi durumu çok iyi olmayan insanların daha çok mama gönderdiğini fark ettim. Bunun nedeni bence, yokluğu daha iyi biliyor olmaları.
- Ben üç ayrı klinikle çalışıyorum. Bazen İstanbul ve Ankara’da, konusunda uzman kliniklere gönderip oralarda tedavi yaptırıyoruz. Bu sefer, nakil ücreti ve tedavi masraflarını karşılamakta zorlanıyoruz. Klinik masrafı 12 bin lira tutan oluyor. Para denkleştirmekte zorlanıyoruz ama takipçilerimiz bize sahip çıkıyor, ne zaman umutsuz kalsak her zaman yanımızda oluyorlar.
- “Gel, bu köpekleri al, başka yere götür, zehirleyeceğim” diyen o kadar kişi var ki. Gece gündüz ihbarlar geliyor: “Şurada köpek gördük, aç. Alın.” “Siz neden almadınız” diye sorduğumda, “Ben tatile gidiyorum” diyenler oluyor. İnsanlar böyleyken yasalardan ne bekleyeceğiz ki?
- Yeni yasadan beklentim şu: Kısırlaştırmanın mutlaka güvenli bir şekilde yapılması ve popülasyonun kontrol altına alınması gerekiyor. Sahipli, sahipsiz hepsi çiplenmeli. Hayvanını atanların tespit edilmesi için bu şart. Kedi, köpek sahiplenmenin, aynı yurtdışındaki gibi zorlu bir prosedürü olmalı. Bir ihbar geldi, gittik. Yaşlı bir kadın. Köpek bağırıp duruyor. Yarım çuval bayat ekmek atmış yere, hayvan ne ekmeğe ne suya uzanabiliyor, bir deri bir kemik kalmış. O kadının o köpeği sahiplenmemesi gerekiyor. Ayrıca hayvanları toplayıp dağa bayıra süren, zehirleyen belediyelere de yaptırım uygulanmalı. Toplum ve yasalar, hayvanları mal değil can olarak görmeden onları gerçekten korumamız ve yaşatmamız çok zor.
HAYVANA ŞİDDETİN CEZASI HAPİS OLSUN
Şebnem Aslan, Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu üyesi
Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu, 400’e yakın sivil toplum kuruluşunun katkısı olan bir yapı. Üç yıldır Meclis’te, bakanlıklarda ve siyasi partilerle görüşmeler yaparak çıkacak kanunun, hayvanların haklarını gözetecek şekilde çıkarılması için mücadele ediyoruz. Bu kanun teklifini henüz göremesek de sözü edilen, evlerde beslenecek hayvan sayısının üçle sınırlandırılması, ayrıca hayvana şiddet ve öldürme suçlarına verilecek cezaların da çok yetersiz olması en büyük itiraz noktalarımız. Biz, failin birkaç ay da olsa hapis yatmasını ve suçun sabıkasına işlenmesini; hayvanı öldürme, zalimce davranış, işkence, eziyet, kötü muamele, cinsel şiddet, hayvan dövüştürme suçlarında ceza alt sınırının üç yıldan başlamasını talep ediyoruz.
DOĞA
Sibirya kazları Kızılırmak Deltası’nda görüldü
Büyük bir bölümü kışlamak için Bulgaristan ve Romanya üzerinden Karadeniz kıyılarına gelen Sibirya kazlarından altısının yolu Samsun Kızılırmak Deltası’na düştü. Çok soğuk geçen kışlarda az sayıda Yunanistan ve Trakya üzerinden Türkiye’ye gelen Sibirya kazları Doğu ve Orta Anadolu, Karadeniz Bölgesi ve bazen Trakya’da diğer kazlarla beraber görülebiliyor.
Yeni bir bitkimiz oldu
Adıyaman’ın kuzeydoğu bölgesinde yüksek ve dağlık alanda keşfedilen ve kayıtlara geçirilen ‘Kazayağıgiller’ (Poligonaceae) familyası üyesi olan bitkiye Rheum telianum, Türkçe olarak da ‘Tel ışkını’ ismi verildi. Keşfi yapansa Adıyaman Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Zafer Tel.
Hatay’da yeni kuş türü
Fotoğrafçı ve kuş gözlemcisi Emin Yoğurtçuoğlu, namı diğer kuş dedektifi, Hatay’ın Suriye sınırına yakın Kel Tepe eteklerinde büyük dağbülbülünü görerek kayıt altına almayı başardı. Böylece il sınırları içinde görülebilen kuş sayısı da 372’ye yükseldi. Yoğurtçuoğlu, yüksek dağların kuşu olarak bilinen büyük dağbülbüllerinin neredeyse denizin kenarına kadar inmelerinin dikkat çekici olduğunu söylüyor.
Gençlere destek olacaklar
1991’de Jane Goodall tarafından çocuk ve gençlerin çevre, hayvanlar ve insanlar için çalışarak, içinde bulundukları topluluklara ilham vermeleri ve değişime öncülük etmeleri amacıyla başlatılan küresel hareket artık Türkiye’de. Sorunları fark eden ve bu konularda pozitif değişim yaratmak isteyen çocuk ve gençlere destek olacak bu ağın amacı harekete geçme ve kendi projelerini yapma fırsatı sunarak çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğe katkı sağlamak.