Güncelleme Tarihi:
Joachim Löw’den Mircea Lucescu’ya, Vicente Del Bosque’den Bobby Robson’a... Futbolda iz bırakan birçok teknik adam onun ‘dünyanın en iyisi’ olabileceğine inanıyordu. Kariyerinin ikinci baharında bile The Guardian’ın spor sayfalarında kendine yer bulmayı başarıyor, ilgi ve övgüye mazhar oluyordu. Ancak o ‘zeki ama çalışmıyor’ denilerek hem övülen hem sövülenlerin kahramanı oldu sadece: Yetenekliydi ama çalışmıyordu.
Üstelik bu konuda çok da rahattı: “Yetenekliyim, antrenman yapmama gerek yok” diyordu... Hatta Avrupa’nın dev kulüplerinden Bayern Münih’in kendisini transfer etmek istediğini ama biraz araştırınca bundan vazgeçtiklerini tebessümle anlatacaktı yıllar sonra.
Her renk forma giydi, yine de ‘bayrak adam’
Ali Rıza Sergen Yalçın...
5 Ekim 1972’de doğdu. 10 yaşında Beşiktaş’ın kapısından içeri girdi. Hocaların hocası Serpil Hamdi Tüzün’ün yarattığı Beşiktaş Özkaynak Düzeni’nin sembolüydü. Cevherini o kadar çabuk gösterdi ki... Tüm kulüp üzerine titriyordu. Beşiktaş Futbol Kulübü’nün o dönemdeki malzemecileri Halil Ağa ve daha sonra ‘Güzel Adam Süreyya’ adında bir belgeseli de çekilen Süreyya Soner; Sergen’i idmandan sonra okula götürüp çıkışta tekrar sahaya getiriyor, okul çantasına bile mukayyet oluyorlardı.
Ama o Sergen Yalçın’dı işte... Ailenin küçük çocuğu gibi, hem ilgi hem de rahat bırakılmak istiyordu. ‘Şeytan tüyü’ denilen şeye sahipti
belki de...
Sergen’in 17 yaşında olduğu dönemde takımın ‘abi’lerinden Gökhan Keskin bu ele avuca sığmayan çocuğa nasıl sahip çıktığını yıllar sonra anlatacaktı: “Bana ‘Bu çocuğa göz kulak ol, at yarışı oynuyormuş’ dediler. Aradan iki hafta geçti. Bir baktım; ben, o ve Metin (Tekin) beraber at yarışı kuponu yapıyoruz!”
Sergen Yalçın’ın kariyeri inişler ve çıkışlar, aşk ve nefretle dolu. Beşiktaş’ta kendini göstermeye başladıktan sonra 1993’te düzenlenen Akdeniz Oyunları’nda Milli Takım’la birlikte altın madalyaya ulaştı. Turnuva, Türkiye sahnesinden sonra Avrupa sahnesine de çıktığının ilanıydı. Bu başarının ardından kulübünde daha merkezi bir rol üstlendi. En kötü sezonunda 10 golü oluyordu. Aynı dönemde iki lig şampiyonluğu, bir de kupa zaferi yaşadı.
Dikkatler üzerindeydi ama karanlık bir tarafı da vardı Sergen’in... Atlara, bahse, kısaca kumara düşkünlüğü kariyerini tehdit ediyordu. Öyle ki kumarın kendisi için seksten daha heyecanlı olduğunu söyleyecekti.
Beşiktaş’tan ayrılmak zorunda kaldı. Yüksek ücretle Cem Uzan’ın desteklediği İstanbulspor’a gitti. Ancak kısa bir maceraydı bu. Önce Siirt Jetpa Spor’a, oradan Fenerbahçe’ye, sonra Galatasaray’a geçti. İkinci baharı burada başladı.
Sezonu asist kralı olarak bitirdi, Galatasaray’ın lig ve kupa zaferinde ve Şampiyonlar Ligi’nde üst tura yükselmesinde pay sahibi oldu. Üstelik Milli Takım Teknik Direktörü Mustafa Denizli kendisine bir şans daha verdi. Almanya ve Kuzey İrlanda zaferlerine imza attı. EURO 2000’de çeyrek final gören Milli Takım’ın önemli isimlerinden biriydi.Bobby Robson onu Newcastle United’a götürmek için
4 milyon pound’u gözden çıkardı ama o konfor alanını terk etmemek konusunda kararlıydı.
İngiltere yerine, Trabzonspor’a, oradan da yuvası Beşiktaş’a gitti. 100’üncü yılını kutlayan kulüpte bir şampiyonluk daha yaşadı. Şampiyonluk maçında Galatasaray’a attığı gol, Ercan Taner’in “Sergen attı, şampiyonluk geldi” anonsuyla ölümsüzleşecekti. Gösterdiği performans taraftarla arasındaki buzları eritti. Sonuçta bu bir aşk ve nefret ilişkisiydi! Dört büyük kulübün formasını giyen nadir sporculardan biriydi ama yine de Beşiktaş’ın ‘bayrak adam’ıydı.
Yalçın, Beşiktaş’taki ikinci döneminin ardından Etimesgut Şekerspor’a, oradan da Eskişehirspor’a gitti. Futbolculuk kariyerini noktalayıp 15 yaş altı futbol takımının çalıştırıcısı olarak Beşiktaş’a döndü. Sonra sırasıyla Gaziantepspor, Kayserispor, Eskişehirspor, Konyaspor, Alanyaspor ve Yeni Malatyaspor...
Sol ayağından fazlası lazım
“İyi futbolculardan iyi teknik adam olmaz” klişesine çok prim verilir. Birçok örnek de gösterilir. Sergen henüz bu önyargıyı yıkabilmiş değil. Beşiktaş’a teknik direktör olarak dönmesi büyük yankı buldu ama performansı hâlâ soru işareti. Geçen sezon kendisine yöneltilen Beşiktaş teknik direktörlüğü sorusuna “Elbet bir gün kavuşacağız” cevabını vermişti.
On binlerce taraftarın katıldığı imza töreniyle bu vuslat yaşandı. Ancak Yalçın’ın bu büyük mücadelesinden zaferle ayrılması için çok güvendiği sol ayağından daha fazlasına ihtiyacı var. Dünyanın en iyisi olmak varken, ‘kendisi gibi’ olmayı seçti ama bu kez kendisinin en iyi versiyonu olmak zorunda.
SAYILARLA KARİYERİ
FUTBOLCU SERGEN
KULÜP
◊ Çıktığı maç: 383
◊ Gol: 110
◊ Asist: 86
◊ Forma giydiği süre (dakika): 26 bin 107
MİLLİ TAKIM
◊ Oynadığı maç: 52
◊ Gol: 6
KAZANDIĞI KUPALAR
◊ Lig şampiyonluğu: 5
◊ Türkiye Kupası şampiyonluğu: 3
◊ Süper Kupa şampiyonluğu: 2
TEKNİK DİREKTÖR SERGEN
◊ Çıktığı maç: 135
◊ Galibiyet: 49
◊ Beraberlik: 40
◊ Mağlubiyet: 46
◊ Maç başına puan ortalaması: 1.385
Karakterini özetleyen anekdotlar
◊ Muhabir: Çok koşsaydın nasıl bir futbolcu olurdun?
Sergen: Çok koşsaydım atlet olurdum, futbolcu değil.
◊ Muhabir: Hiç golünü kız arkadaşına hediye ettiğin oldu mu?
Sergen: Aynı golü iki farklı kıza hediye ettiğim bile oldu.
◊ Yönetici: Sergen sen salı, çarşamba, perşembe günleri bir yerlerdeymişsin... Doğru mu?
Sergen: Doğru ama eksik. Cuma da oradaydım.
◊ Sunucu: 10-12 yaş arasındaki çocuklar bahis oynuyormuş, ne diyeceksin?
Sergen: Alman liginden uzak dursunlar, çok sürpriz oluyor.