Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta düzenlenen Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni’ne katıldım. Yılın ‘en’lerine ödüllerinin dağıtıldığı gecede her şey çok keyifli, organizasyon çok güzeldi. Geceye renk katansa son dönemde kadın komedyen dendiğinde akla gelen ilk isimlerden Yasemin Sakallıoğlu’nun performansıydı. Ödül alanlara takıldı gece boyu; bir anda üzerine dönen sahne ışıklarıyla, bazen sahneden bazen balkondan, bazen izleyicilerin arasından...
Samimi, nahif ama kendisiyle çekinmeden dalga geçebilen bir güldürüsü var. Sahne şovlarının yanı sıra sosyal medyada içerik üretmeye devam ediyor. Paylaştığı videoları bizler kadar cemiyet dünyasından tanıdığımız ünlü isimler de beğeniyor... Yarattığı Karadenizli kadın karakter, toplumun her kesiminden insanı yakalıyor. Yasemin Sakallıoğlu’yla son yıllarda zirveye tırmandırdığı kariyerini ve yoğun programını konuştuk.
*Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni’ndeki performansınız çok güzeldi. Kendi şovlarınız daha çalışılan bir metin üzerinden ilerlese de ödül gecesi doğaçlama güldürünüzün ispatı niteliğindeydi sanki. Sizin için nasıl bir geceydi?
Açıkçası benim de ne yapacağımı çok merak ettiğim bir geceydi. Kimlerin ardından konuşacağım belliydi ama o kişilerin nasıl konuşmalar yapacağı belli değildi. O yüzden sadece izleyenler için değil, benim için de sürprizli bir performanstı.
*Bankadaki işinizden ayrıldıktan sonra, sosyal medyada milyonları peşinizden sürüklemeye başladınız, dizilerde rol aldınız, stand-up şovlarınız başladı, yurtdışında sahneye, Harbiye Açıkhava’ya çıktınız, bir roman yazdınız ve bir sinema filminin hem başrolüydünüz hem senaristi... Bir de
o süreçte evlendiniz. Sıralarken ben zorlandım, siz bu tempoyu nasıl yönetiyorsunuz?
Yaptığım şeylerin tadını çıkarabildiğim değil de daha çok onların temposuna ayak uydurmaya çalıştığım bir dönemdeyim. Bu sektörün şöyle bir dengesi var bence: Ya bir şeyleri ardı ardına yapabiliyorsunuz ya da karşınıza hiç fırsat çıkmıyor. O yüzden ben bu ilk seçeneğin hakkını vermeye çalışıyorum.
“Komik bir tip gördüğümde onu karaktere dönüştürmek ve hikâyesini irdelemek isterim.”
*Aslına bakarsanız şu an kariyerinizde belki de en zor noktadasınız. Bundan sonra seyircinin ilgisini ve sevgisini daim etmek için neler yapacaksınız?
İşte meşhur anksiyete tetikleyici soru (gülüyor)... Bunu düşünmeden, sadece dün yaptığımdan fazlasını yapmaya çalışıyorum. Bunun uzun vadede bana fayda sağlayacağına inanıyorum.
*Sizi önce sosyal medyada tanıdık, sonra sahneye geçtiniz. İlk şovunuzu hatırlıyor musunuz? Ne kadar tedirgindiniz, dolar mı dolmaz mı heyecanı yaşadınız mı?
İlk şovumun biletleri 36 saatte tükenmişti. Daha bu işin en başında seyircim hayalime sahip çıkmıştı fakat ben çok korkuyordum. Beni bu korku tetikledi. Ben çok istediğim her şeyden çok korktum ama yapmaktan da çekinmedim. Hayallerime karşı cesur ve arsızım.
*Sahne şovlarında nerede ivme kazandığınızı hatırlıyor musunuz? Ve bu açıdan değerlendirirseniz Harbiye Açıkhava’da sahne aldığınız geceyi nasıl anlatırsınız?
Harbiye benim sekizinci gösterimdi. Çevremdeki birçok kişi bana Harbiye’ye çıkmak isteyişimin henüz erken bir karar olduğunu söylüyordu. Ama içimdeki ses de nedense ‘Tam zamanı’ diyordu. Harbiye’ye çıkan ilk kadın komedyen olmak en çok istediğim şeylerden biriydi ve mesleğimde bana en büyük ivmeyi de Harbiye gösterisi kazandırdı diyebilirim.
*Türkiye’de birçok alanda olduğu gibi komedyenlikte de kadınlar dezavantajlı. Siz bunu avantaja çeviren nadir isimlerdensiniz. Seyirciyle nasıl bir bağ kurduğunuzu düşünüyorsunuz?
Benim seyircimle bağım stand-up’la kurulmadı. Önce uzun yıllar sosyal medyada birbirimizi tanıdık. Sonra onlara stand-up yapabildiğimi gösterdim. Belki kendimi hiç anlatmadan direkt stand-up’la başlasaydım ben de o dezavantajdan etkilenmiş olacaktım. Sanırım hangi işi yaparsanız yapın, işin özünde sevmek ve sevilmek var. O meslek daha sonra size ait şeylerden biri oluyor. Önce size, sonra sizin yaptıklarınıza karşı hissettikleri devreye giriyor.
*Her komedyen gibi siz de çokça gözlem yapıyor musunuz? En çok gözünüze takılanlar kimler?
Evet ve bu yönümden yer yer rahatsızlık da duyarım. Çünkü bazen anda kalmama, keyif almama engel oluyor. Komik bir tip gördüğümde onu direkt karaktere dönüştürmek ve hikâyesini irdelemek isterim. Özellikle bir tip aramam, herkes dikkatimi çeker benim. İnsanı başlı başına hazine olarak görürüm.
*Peki, gösterinizin adından yola çıkarak soralım; doğru koca nasıl seçilir Yasemin Hanım?
Aslında gösterinin içeriği, adı gibi değil. O adı koymamın bir nedeni var ama bu izleyiciye sürpriz olsun. Doğru koca tanımına gelince; bence her iki taraf için de doğru kişiyi bulmanın yolu önce kendisinin en doğru versiyonuna ulaşmaktan geçiyor. Sonra etrafına zaten kendisine göre insanları çekiyor.
‘Çocukken yemeği beğenmeyince jüri taklidi yapardım’
*Herkesin çocukluk travmalarıyla uğraşıp psikologlara koştuğu şu dönemde gösterilerinizde kendinizle, ailenizle, çocukluğunuzla, yaşadıklarınızla dalga geçebiliyorsunuz. Hep böyle miydiniz? Bu, yaşadıklarınızla baş etme şekli olabilir mi?
Çocukken evde yemek yerken tadını beğenmediğimde yemek yarışması jürisi taklidi yapıp, aynı tabağı düzeltip düzeltip, tekrar tadına bakıp puan verirdim. Psikiyatristim bu durumu şöyle özetlemişti bana: “Belki de hayatınızda pek de yenilir yutulur şeyler yaşanmıyordu ama siz katlanmak için kendi yöntemlerinizi buluyordunuz.” İşte bu durum benim hayatımın özeti. Başıma her ne geliyorsa onu hayatıma hizmet edecek bir şeye dönüştürmeye çalışıyorum. Acıysa şiir, kızgınlıksa komedi, kötü bir anıysa romana dönüşüyor ama asla yaşandığı haliyle kalmıyor.
‘Ben Boğa burcunun Wikipedia’sıyım’
*Geçenlerde Instagram’da eşiniz Burak Bey’le bir fotoğrafınızı paylaştınız “Aynı şeye gülebilenler için en eğlenceli oyun parkıdır evlilik” notuyla… Sahnedeki gibi, sahne dışında da hep güler misiniz?
Hem güler hem duygulanırım. Benim için aynı şeye gülebilmek çok önemli bir şifre. Beraber gülebilenler birçok sorunu da çözebilirler gibi geliyor bana.
*Evde nasıl birisiniz?
Dingin ama sürprizli biriyim. Hiç beklemediğiniz anda içimden bir deli enerjisi çıkabilir.
*Geleneksel misinizdir? Evde titizlendiğiniz konular var mıdır?
Kafamın içi gibi evimiz de çok karışıktır bizim. Belli bir tarzımız yoktur. Çok popüler bir tasarım masanın üzerine annemin çeyizim için ördüğü bir danteli koyabiliyorum mesela…
*Boğa burcusunuz, özelliklerini taşır mısınız?
Ben Boğa burcunun Wikipedia’sıyım. Google’a Boğa burcu yazdıklarında ben çıkmalıyım (gülüyor). İyi kötü ne varsa hepsini taşırım. Rahatıma çok düşkünüm. Bir karavan tatili ya da bir kamp insanı asla değilim. Mesela yemek yediğim masanın altında bile ayaklarımı uzatabileceğim bir alan ararım. Güzel yemekler yiyebilmek için çalışırım.