Güncelleme Tarihi:
Geçen hafta hem iş yoğunluğu hem de yağmurlar sebebiyle evden hiç çıkamadık. Okullar da tatil olduğu için çocuklar evde söylenmeye başladılar. Hava muhalefeti yüzünden onları birkaç alışveriş merkezine götürdüm ama tahmin edersiniz ki bir müddet sonra bundan da sıkıldılar. Haklılar da! “Biz o yaştayken...” diye başlayan cümleler kuran bir ebeveyn olacağımı düşünmezdim ama sizce de çocukluğumuz daha eğlenceli değil miydi?
Eğlencemizi yaratırdık
İşte başlıyorum... Bizim zamanımızda alışveriş merkezleri yoktu ve kendi eğlencemizi kendimiz yaratırdık. O günleri hatırlayarak çocuklarıma “Tam mevsimi geldi uçurtma uçurmanın!” dedim. Hemen heyecanlandılar. Üstelik uçurtma yapmak o kadar zor değildi. Kare şeklinde bir kâğıdı tıpkı kâğıttan uçak yapar gibi katlıyorduk. Sonra kenarlarını açıp kâğıdın alt kısmına ve çapraz köşelere birer küçük delik açıyorduk. Alttaki deliğe bir kuyruk ekliyor, diğer uçlara da ip geçiriyorduk. Adına da ‘şeytan uçurtması’ diyorduk. Minicik ellerimizde o ipin gerildiğini hissetmek ve uçuşunu izlemek doyumsuz bir güzellikti. Aynı hissi çocuklarım da yaşasın istedim ve onlara da derme çatma bir uçurtma yaptım. Bahçeye çıktık ve gerisi sınırsız bir eğlenceye dönüştü. Küçükken uçurtmamın havalanmasını izlerken hayaller kurardım. Şimdi hatırlayamadım ama kesin hayallerim uçurtmamdan daha yükseklere uçuyordu.
Bir de daha profesyonel uçurtmalar vardı. Adına da ‘çıtalı’ derdik. Tahta çıtaları birleştirip uçurtmayı kendimiz yapardık. İlk ‘çıtalı’mızı kardeşimle birlikte yapmıştık. En zoru çıtaları bulmaktı ama bir şekilde ele geçirdik. Babamın işyerinden getirdiği mavi-beyaz paket kâğıdıyla da çıtaları birleştirdik. En zorlu kısım da uçurtmanın kuyruğunu yapmaktı. İnce kesilmiş poşet parçalarını ipe düğümleyerek yapılırdı. ‘Sakal’ derdik bu kuyruğa ve uçurtmanın dengesi için uzunluğunun en az 3-4 metre olması gerekirdi. Kardeşimle uçurtmamızı bitirdik. Uçurma sırası bize gelince çok heyecanlıydık ama binbir emekle yaptığımız uçurtma, uçamadan yere düştü. Azıcık rüzgâr çıkınca ipimiz kopuvermişti. Hemen koştuk ve annemin iplerinin en sağlamını seçip yeniden bağladık.
Çocuklarıma “Tam mevsimi geldi uçurtma uçurmanın” dedim. Heyecanlandılar. Üstelik yapması kolay.
Salıverdim hayallerimi
Evimizin yakınlarındaki toprak sahaya gittik. Birimiz ipi tuttuk, diğerimiz de uçurtmayı. Rüzgârı hissedince var gücümüzle koştuk. Uçurtma havalanınca geriye sadece iple kontrol etmek kaldı. Sonra günlerce uçurduk hayallerimizi mavi gökyüzüne...
Benim için uçurtma uçurmak normalin dışında bir eylemdi çünkü yaklaşık 30 metre sonrasını göremiyordum. Eğer uçurtmam yükseğe havalanırsa benim için gözden kayboluyordu. Arkadaşlarım bana “Salsana uçurtmanı” diyorlardı ama ben ipi bırakmıyordum. Bazen de dediklerini yapıyordum, gözden kaybolana kadar, hayallerimi salıveriyordum!