Güncelleme Tarihi:
Baştan alalım...
3 Mayıs’ta hareketlenmeye başlayan aktif volkanik dağ Kilauea, Hawaii Adaları’nın tamamına ismini veren, ‘Big Island’ olarak da anılan adada yer alıyor. Hawaii, Kuzey Pasifik’te, sekiz parçalık bir adalar topluluğu. Buraya komşu ana karalar; Alaska ve Kuzey Amerika.
Son günlerde haberlerde gördüğünüz görüntüler daha çok cehennemi andırsa da Hawaii Adaları, okyanusun ortasında, kayıp bir cennet adeta...
Doğal afet benim göbek adım!
Ben de bu adalardan biri olan Maui’de yaşıyorum, şimdilik. “Şimdilik” diyorum çünkü geçen sene de Karayipler, Tortola’da yaşıyordum. Hani Irma kasırgasının saatte 300 kilometre hızla vurduğu yer. Ada üzerime yıkılmadan Türkiye’ye döndüm ama oradaki işimi kaybettim. Çalıştığım yat, kasırgada battı çünkü. Yani doğal afet benim göbek adım. Büyük şehirlerin küçük insanlarıyla uğraşmaktansa, küçük kasabaların büyük afetlerleriyle uğraşmayı tercih ettim. Üzerinize alınmayın ne olur, sözüm meclisten dışarı.
Televizyonda programı olan bir sunucu neden her şeyini bırakıp yatlarda tuvalet temizlemek için Karayipler’e gider? Bu başka bir yazının konusu...
Şimdi yaşadığım ada, Kilauea Dağı’nın bulunduğu adaya yaklaşık 45 dakikalık uçuş mesafesinde.
Peki şu anda neler oluyor?
Kilauea’nın lav tabakası yeryüzüne çıkmak için yeri veya zamanı belirlenemeyen çatlaklar oluşturuyor. Çatlaklardan çıkan lavlar, önüne gelen ne varsa alıp götürüyor. Lavların güneye doğru ilerlediği biliniyor ama bunun ne kadar süreceği öngörülemiyor. Sadece bu da değil, bir de 24 saat içinde 400’den fazla deprem oldu. Bu ada kendi kendini yutar mı, yutar. Fakat! Aslında yanardağ patlamadı, patlasa duramazdık. Önümüz, arkamız #prayforhawaii etiketiyle dolardı. Akabinde, “Allah bikini giyenlerin cezasını veriyor işte”den “Ölenin arkasından konuşulmaz”a uzanan yorumlar silsilesi sosyal medyayı ele geçirirdi. Siz de ta Türkiye’lerde, ‘Bu tartışmanın neresinde duruyoruz acaba’ diye sorgularken bulurdunuz kendinizi. Ne tatlıyız, koca dünyanın derdi bizim omuzlarımızda adeta!
“‘Bam!’ diye bir ses duyduk bir anda, sonra ağır bir koku geldi; sülfür kokusu. Derken dumanları görmeye başladık, ardından da lavlar belirdi” diyor Hawaii yerel halkı. İnsanların arka bahçesi bir anda magma havuzuna dönüşüyor, düşünsenize! Neyse ki ölü ya da yaralı yok. Peki, Türkiye’de olsa? Herhalde ıslak battaniyeyle lav çatlaklarını kapatmaya çalışanlar olurdu. Kimi “Dünyanın sonu geldi” derdi, kimi “Nerede bu devlet”... Memleketimle dalga geçmek değil amacım elbette. Ama soruyorum size; haberleri gören ailem, bana ulaşamayınca aradaki 13 saatlik farkı yani uyuyor olma ihtimalimi tamamen unutup neden Amerikan Başkanı dahil herkesi aramaya çalıştı? Çünkü öldüğümü düşündüler. Çünkü benim ülkemde binalar yedi büyüklüğündeki depremlere dayanamıyor. Elin Amerikalısı, o şiddette bir deprem olurken düşmesin diye televizyonunu tutuyor, biz ölüyoruz.
Sizin de aklınıza şu sorular gelmiyor mu? Doğal afetlere ne kadar hazırız? Bu konuda ne yapıyoruz? Oturduğumuz evler gerçekten güvenilir mi? Biz bize ne kadar güveniyoruz?
Doğa verir, doğa alır; doğru. Ama biz de parmağımızı gözümüze sokup da “Allah’ın bir hikmeti” demeyelim. Hawaii’den sevgiler!
Nasıl mücadele ediyorlar?
Haberlerde yayına uzmanlar bağlanıyor, izleyicilerin sorularını yanıtlıyorlar. Daha sonra bu soru-cevap seansına sosyal medyada devam ediyorlar. “Volkanı söndürmek için ne kadar su dökmemiz lazım” gibi sorulara bile ilgiyle yanıt veriyorlar. Bilmedikleri
bir şey sorulduğunda da bunu açıkça halkla paylaşıyorlar. Afetle Mücadele Birimi de internet sitesinde 7/24 bilgi güncellemesi yapıyor. Halk çok sakin çünkü çoğunun evi sigortalı. Tehlikeli bir durum olduğunun farkındalar ama durumu abartmıyorlar. Hatta dünya gözüyle böyle bir olaya şahitlik etmenin gizli bir mutluluğu bile var yüzlerinde. Sadece bir “Geçmiş olsun” bile demediği için ABD Başkanı Trump’a öfkeliler. Trump’ın, Hawaii’yi ‘Obama’nın memleketi’ (Bir önceki Amerikan Başkanı Barack Obama yaşamının bir kısmını bu adada geçirmişti) olarak gördüğü için onlarla ilgilenmediğini düşünüyorlar.