Güncelleme Tarihi:
Uzay, dünyanın en yeni savaş sahasıdır.” Başkan Trump, ABD ordusunun yeni birimi Uzay Kuvvetleri’nin imza töreninde, konuşmasına bu sözlerle başladı. Gururlu bir gülümsemenin ardındaki Başkan’ın bahsettiği uzay, sonsuz kâinattan payımıza düşen ufacık bir bölge. Buna rağmen uzay ekonomisi, sunduğu uçsuz bucaksız imkânlarla uzun yıllardır süper güçlerin odağında. Enerji ve maden kaynakları, iletişim teknolojisi ve jeopolitik erişimde uzaya hâkim olan, gelecekte dünyaya da hâkim olacak.
Ülkeler arası büyük mücadele
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD ve Sovyetler Birliği arasında gelişen Soğuk Savaş’ın önemli cephelerinden biri, uzay yarışıydı. Sovyetler, dünyanın ilk uydusu Sputnik’i yörüngeye yerleştirdikten sonra uzaya ilk insanı göndererek büyük fark atmıştı. Başkan Kennedy’nin vizyonuyla şahlanan ABD, Ay’a ayak basarak yarışı galip bitirmişti. O zamandan beri Rus ve ABD orduları, hava kuvvetlerine bağlı uzay komutanlıkları ile yer birimlerine destek oluyor ve uzayı ‘kolluyor’.
Başkan Trump’ın direktifiyle kurulan yeni Uzay Kuvvetleri’nin nasıl görev yapacağı sosyal medyada merak konusu oldu. Özel kıyafetleri ve logosu henüz hazır olmadan ABD ordusunun 6’ncı ana birimi haline gelen Uzay Kuvvetleri’nin amaçları tam net ifade edilmiş değil. Ancak paralel bir gelişme, meselenin ana hatlarını ortaya koyuyor: Japonya, önceki cuma gerçekleşen USSF imza töreninden birkaç gün sonra, Japon Uzay Kuvvetleri’nin nisan 2020’de göreve başlayacağını duyurdu. Başbakan Shinzo Abe tarafından yapılan açıklamaya göre yeni askeri kurumun görevi oldukça net: İletişim ve savunma uydularını Çin ve Rusya’nın olası ataklarından korumak. Japon Uzay Kuvvetleri, ABD ile işbirliği içinde faaliyet gösterecek. İnsan yapımı uydular günümüzde teknolojinin, global ekonominin ve savunma sistemlerinin vazgeçilmezi haline geldi. Faaliyete geçmesi için milyonlarca dolar harcanan uydular, gelişmiş ülkelerin stratejik varlıkları arasında yer alıyor. Statista.com 2019 verilerine göre yörüngemizdeki 2 binden fazla uydunun sahipleri arasında ABD, 901 uyduyla birinci. Çin 299 uyduyla ikinci, Rusya 153 uyduyla üçüncü sırada.
Çin, gerçek bir uzay ordusu hazırlıyor
Uzay savaşı denince ilk olarak ‘Star Wars’ filmlerindeki gibi çarpışan uzay gemileri akla geliyor. Buna daha birkaç nesil var. Silahların uzaya taşınmasıysa önümüzdeki 10 yıl içinde bile gerçekleşebilir. 1966’da imzalanan uluslararası bir anlaşma, nükleer ve kitlesel imha silahlarının uzaya konuşlandırılmasını yasaklıyor. Ancak ‘normal’ silahlara dair herhangi bir kısıtlama yok.
Başkan Trump’ın uzayı yeni bir cephe olarak nitelendirmesinin diğer ülkeleri provoke edebileceği yönünde eleştiriler var. Soğuk Savaş’ın yeniden ısınmasına zemin hazırlayan ülkeyse büyük ihtimalle Çin olacak. Eski ABD Hava Kuvvetleri korgenerali Steve Kwast’ın Politico dergisinde çıkan makalesine göre Çin, gerçek bir uzay ordusu hazırlıyor. Savaş gemilerinin ve destroyerlerin yer alacağı bu ordunun uzay için donanımlı personeli ve ateşli silahları olacak. Gelecek 10 yılda Çin’in uzayda kullanılacak nükleer hızlandırıcılar ve enerji istasyonlarını faaliyete geçireceği öngörülüyor. Ordu tatbikatlarının aynı zamanda ‘güç göstergesi’ olduğu bilinir. Uyduları hedef alan ‘anti-satellite’ tatbikatlarının ilki, 80’lerde ABD’li bir savaş uçağının kullanılmayan iletişim uydusunu indirmesiyle başlamıştı. 2007’de Çin, yerden roketle uydu vurabildiğini gösterdi. 2008’de ABD aynı yöntemle karşılık verdi. Tüm verilerin ışığında, uzay kuvvetlerinin asli görevinin öncelikle uyduları korumak ve yer birimlerine hızlı, detaylı bilgi aktarmak olduğu anlaşılıyor.
UFO’lar bile radarlarında olacak
Uzay savunmasının önemi gelecekte daha da artacak. Uzay madenciliği, dünya ekonomisini kökten değiştirecek kaynaklara sahip. Madenlerin uzaydan yere nakliyatı sırasında güvenlik önlemlerine ihtiyaç duyulacağı şüphesiz. 2040’ta değeri 1 trilyon dolara ulaşması beklenen uzay endüstrisi, yörüngede yer alan nükleer enerji istasyonlarını, Ay yüzeyindeki platformları, daha ileride yaygınlaşacak sivil uzay yolculuklarını, ileri düzey bilimsel araştırmaları ve daha nice olanakları kapsıyor. Hepsi korunmaya ihtiyaç duyan pahalı ve narin birimler. Üstelik Dünya’ya çarpma ihtimali olan asteroidler, hatta istilacı UFO’lar bile uzay kuvvetlerinin radarında olacak.
Dünya’ya dışarıdan bakanlar, tek işimizi savaşmak sanabilir. 3400 yıllık insanlık tarihinde hiçbir savaşın yaşanmadığı sadece 200 küsur yıl olduğu varsayılıyor. İnsanlığın hayrına olan çoğu şey önce yıkım, ardından yaratım enerjisiyle ortaya çıkıyor. Biz de yıkım enerjisiyle dersimizi elbet tamamlarız. Dünya’yı yeniden yaratım enerjisine yükselttiğimizde, belki de evrende var olan çok daha ileri teknolojilerin sırrına erişebileceğiz.
YENİ BİR ÜRÜN
MOTOROLA RAZR GELİYOR
DUYDUNUZ MU?
Güneş’ten enerji hasat edecek
Elektrik üreten solar panelleri, bol güneş alan lokasyonlara yerleştirmek iyi fikirdir. Uzay araştırmalarında giderek öne geçmeye başlayan Çin, solar panellerini Dünya’da en iyi güneş alan yere, yörüngeye yerleştirmeyi planlıyor. İlk panelini 2025’te uzaya fırlatacak olan Çin, elektriği uzayda üreterek mikrodalga veya lazerler aracılığıyla Dünya’daki alıcı birimlere iletecek.