Güncelleme Tarihi:
Kucağında bir kediyle giriyor kadın içeri. Yüzündeki telaş, tedirginlik hemen ilk bakışta kendini ele veriyor. “Üzerine ütü masası düştü” cümlesinden sonra yanındaki doktorla birlikte bulunduğumuz yerden ayrılıyor. Bir sonraki görüşüm kapıda oluyor. Kedisi kucağında rahatlamış ve mutlu... Burası Türkiye’nin ilk ve tek kedi hastanesi... 24 saat hizmet veren 80 yatak kapasiteli, acil servisi, yoğun bakımı, muayene odaları, ameliyathanesi, aşı odası, dinlenme alanları ve pansiyonu ile işlevsel olarak insana hizmet verenlerden bir farkı yok. Saygıysa saygı, sevgiyse sevgi... Burada sağlıklı kediyle hasta kedi bile bir arada bulunmuyor.
Hastanenin kurucusu ve başhekimi Dr. Tarkan Özçetin ile uzun uzun kedilerden konuşuyoruz. Ona göre Türkiye’nin bir yanı sokak hayvanlarını inanılmaz derecede seviyor, kolluyor, bakıyor, koruyor, diğer bir yanı ise psikopatlık derecesinde her türlü şiddeti, eziyeti yapabiliyor. Bir tarafı onlarsız yaşayamayacağını düşünürken diğer tarafı onları hayatın içinde görmek istemiyor.
“Gel seni Umut’a götüreyim” diyor. Umut’u görür görmez sanki boğazımda bir şeyler düğümleniyor. 2014 yılında Osmaniye’de ön bacakları dibinden kesilmiş ve arka ayağı yaralı halde bulunan sokak kedisi, hayvanseverlerce Cat Hospital’a getirilerek tedavi altına alınmış. Hastane çalışanlarınca ‘Umut’ adı verilen kedi, bir yıllık tedavi süresince üç zorlu ameliyat geçirmiş ve uzun süre yoğun bakımda kalmış. Umut şimdi diğer sürekli bakıma muhtaç kediler gibi hastanenin kalıcı konuklarından. “Umut toplumumuzun hem iyi, hem de kötü yanını ortaya koyan bir gerçek” diyor Dr. Özçetin.
Türkiye’de hayvanları sevmeyenlerin, sokak hayvanlarından çok hazzetmeyenlerin bu tutumlarının genellikle yanlış bilgilerden ve önyargılardan kaynaklandığını söyleyen Özçetin, “Tam da burada hayvanseverlere çok büyük görev düşüyor” diyor.
“Kimi kedinin, köpeğin tüyünden hastalık kapacağına, kimi çocuğa zarar vereceğine, kimi onlarla yaşamanın masraflı olduğuna, kimi kedinin nankör canlı olduğu gibi aslı astarı olmayan gerçek bilgiden uzak kalıplara inanıyor” diye belirten Dr. Özçetin, şöyle devam ediyor:
“Yaklaşık 5 bin yıldır kedilerle yaşıyoruz. Bilgilerimiz çok net. Mesela kedi seven birinin tansiyonu yüksekse düşüyor. Özellikle çocuklar için adeta evdeki doktor. Kediyle büyüyen çocuklar çok sağlıklı oluyor. Bağışıklıkları çok güçleniyor ve alerjik hastalığa yakalanmıyorlar. Bağışıklığın geliştiği 0-3 yaş arasındaki çocuklar için çok önemli bu. Bununla birlikte MS, diyabet ve hatta zekâ geriliğine kadar kedinin faydası var. Kedi aşı gibi... Çocuk için böyle düşünün. Ruhsal olarak da kedinin insanlar üzerinde inanılmaz faydaları var. Bütün bunların yanında maliyeti faydalarıyla kıyaslanamayacak komiklikte. Tek yapılması gereken, üç ayda bir ya bir damla damlatılması hayvana ya da bir hap yutturulması. O kadar. Tüyünün bizim saçımızdan farkı yok. Hayvanseverler olarak bunları sabırla ve sakinlikle anlatmamız, onları ikna etmemiz gerekiyor. Bazı insanlar ‘Hayvanları tanıdıkça insanlardan uzaklaştım’ diyor. Bundan daha saçma bir şey olamaz. Hayvan sevmeyenin insanı sevmeyeceği gibi insan sevmeyen birinin de hayvan sevmesi mümkün değil.”
AŞI GÜNÜNDE YAPILMALI
Başlangıçta 15 gün ara ile tekrarları yapılan ve sonrasında üç ayda bir yinelenmesi önerilen antiparazit uygulamalarında amaç, parazitlerin kedi ve köpeklerin vücutlarındaki biyolojik yaşam döngüsünü kırmak. Bu nedenle aşıyı gününde yaptırmak önemli. Paraziti yok eder ama yumurtasını bırakırsanız bir işe yaramaz. Aynı şekilde 21 gün arayla yapılması gereken karma aşının ikincisini 15 gün sonra yapmanın da bir faydası olmaz.
KEDİ EVLAT EDİNİN
Kısa adı KedVet olan Gönüllü Kediciler ve Kedici Veteriner Hekimler Derneği ve Cat Hospital ‘Sahiplenme Evlat Edin’ sloganı ile evine kedi alacak, bakımını üstlenecek aile ve kişilere tam 2 bin TL değerindeki sağlık, aşı, kısırlaştırma, mikroçip, bakım hizmetleri ile birlikte, mama ve hatta oyuncağına kadar kedilerin tüm aksesuarlarını ücretsiz veriyor.
ÖRNEĞİ ABD VE İNGİLTERE’DE VAR
Cat Hospital’ı kuran Dr. Tarkan Özçetin kedi hastanesi ruhsatını 2008 yılında almış. Hastane aslında başka hayvanlara da hizmet veriyor. “Yüzde 95 kedilere, yüzde 5 de diğer hayvanlara hizmet veriyoruz” diyor hastanenin aynı zamanda başhekimi olan Özçetin. Ancak kedi dışındaki hayvanların hastaneye girişi başka bir kapıdan ve kendi türleri dışında başka bir hayvan göremiyorlar. Bu hassasiyet aslında kedi hastanesinin de kuruluş nedeni olmuş. “1993’te ilk muayenehanemi açmıştım. Bazen bekleme salonunda kedi, köpek ne varsa bir arada beklemek zorunda kalıyordu. Hem hayvanlar aşırı strese giriyordu hem de onlarla birlikte gelen insanlar. Durumu iyi hayvanın bile dengesi bozuluyordu” diye anlatan Tarkan Özçetin, çözümü doktora tezi olarak Ankara kedisi çalışıp iyiden iyiye ‘kedici’ olduktan sonra kedi hastanesi açmakta bulmuş. Hastanede 8’i veteriner hekim olmak üzere 16 personel çalışıyor. Sadece Ankara’daki hayvanlara değil, Türkiye’nin dört bir yanından gelen hayvanlarla birlikte yurtdışına dahi hizmet veriyor. Çalışanların ortak yönü ise kediyle yaşamaları... “Evinde kedi yoksa burada çalışma şansı da yok” diyerek bu kuralın altını çizen Dr. Tarkan Özçetin, kendisinin de biri 18 yaşında olmak üzere iki kedisi olduğunu söylüyor.