Güncelleme Tarihi:
‘Çocukluğumu ve aile sıcaklığını hatırlatıyor’
İlayda Alişan, oyuncu
‘Ayrı kalınca o günlerin kıymetini anlıyoruz’
Simge Sağın, şarkıcı
Çocukken bayramda anneannemin evinde bütün aile buluşurdu. Dayımlar, teyzemler, Arnavutluk’tan gelen akrabalarımız... Çok güzel yemekler, tatlılar hazırlanırdı. Arnavut bir aileden geldiğimiz için o yemekler bizim için çok kıymetli ritüellerdi. Maalesef büyüdükçe iş gibi birtakım sebepler yüzünden ailemizden biraz ayrı kalabiliyoruz. Ama böyle olunca o günlerin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyoruz.
‘Hayvan sanki bizimle dalga geçti’
Mete Gazoz, Olimpiyat şampiyonu milli okçu
Bir defasında Kurban Bayramı’nda acemi kurbancılara denk geldik; hani akşam haberlerinde kurban peşinden koşanlara... Üç kişi iple bağladılar kurbanı. İpi çekince kurbanın yere düşmesini planlıyorlardı ama ipi yanlış bağladıkları için hayvan kurtuldu, bir kişiye boynuz atıp düşürdü ve kaçtı. En komiği de hayvan uzaklaşınca arkasını dönüp bizlere baktı sanki dalga geçermişçesine.
‘Elbiseme ithafen resim yaptım’
Nur Koçak, ressam
Güzel elbiseler, ayakkabılar, onlarla ortalıkta fır dönmem; en güzel anılarım... Bayramlık elbisemle ilgili ‘Pembe tafta elbisemle’ adında bir
resim de yaptım. Şimdiki bayramlar çok farklı. O zaman büyükleri ziyarete giderdik, el öper, harçlık alırdık. Çikolata yanında likör ikram edilirdi; artık olmayan bir gelenek.
‘O kadar çok dondurma yedim ki hasta oldum’
Özge Yağız, oyuncu
Bayramlar, bizi güler yüzle kapıda karşılayan dedemle, sarmaları Borcam’a dizen anneannemle anlamlıdır. Bir bayram dedemin verdiği harçlıkla o kadar çok dondurma yedim ki hasta oldum. Bu bayram 2.5 yaşındaki dondurma âşığı yeğenimle hasta olmamayı planlıyorum.
‘Eski bayramları tercih ediyorum’
Emel Müftüoğlu, şarkıcı
Kızım 2 yaşındayken bayramda kayınvalidemlerin yazlığına gittik. Kurbanlık kuzu geldi. Ben Çağrı’ya “Komşu sen oyna diye göndermiş ama yarın gidecek” dedim. Çağrı kuzuya sürekli bir şeyler yediriyor. Hayvan öyle doymuş ki artık kafayı çeviriyor. Bir süre sonra çocuğum sinirlendi ve “Kuzu bak bunu ye, seni kesecekler” dedi.
‘Annemin aldığı balonlu beyaz elbise, büyükannemin halalarımın yemekleri...’
Kalben, müzisyen
Çocukluğumun bayram günlerinden dedemin nar ve mandalina ağaçları kaldı aklımda. Ve büyükannemle halalarımın pişirdiği yemekler… Annemin aldığı, ‘Eski Dünyanın Yangını’, ‘Lulu Güneşi Arıyor’ kitaplarımda da yer bulan balonlu, beyaz elbise…
O zamanlar sofra bereketli, herkesin neşesi yerinde... Dilerim bir sonraki bayramda kadın cinayetleri, ekonomik kriz, eşitsizlik, nefret suçları ve daha nice kangren olmuş derdimiz, acımız son bulur.
‘O kadar sevdim ki yeni şapkamla uyudum’
Ece Seçkin, şarkıcı
Biz de her bayram sabahı erkenden evden çıkar önce anneanneme, oradan babaannem ve dedeme ziyarete giderdik. O bayram yeşil bir tulum ve yeşil bir şapka alınmıştı bana. Elbiselerimi ve şapkamı o kadar çok sevdim ki günlerce üstümden çıkarmadım, hatta bayram boyunca şapkamla uyudum.
O şapkayı hatıra olarak hâlâ saklarım.
‘Bu yıl biraz hüzünlü geçirdim’
Yeşim Salkım, şarkıcı
Ben bu yıl bayramları biraz hüzünlü geçirdim. Geçen eylülde babamı, nisanda da teyzemi kaybettim. Teyzem benim için anneden farksızdı. İnsanın canından daha kıymetli hiçbir şey yok. O yüzden yaşlılarımıza sahip çıkalım, çünkü az zamanları kaldı bizlerle…
‘Huzur, aile, tatil...’
Burak Yörük, oyuncu
Arkadaşlarımla bayram harçlıklarımızı toplayıp bakkaldan top alıp parkta oynardık. Bir değil, birçok bayramın güzel eğlenceli anıları var bende. Huzur, aile sıcaklığı, tatil… Herkese sevdikleriyle geçirdiği huzurlu ve sağlıklı bir bayram diliyorum!
‘Eşek beni kaçırdı!’
Burcu Güneş, şarkıcı
İzmir’de mahalledeki çocuklarla el öpmeye gider, harçlık toplardık. Ben harçlığımla eşek ya da ata binmek istiyordum. Babama söylesem kabul etmez diye korktum, gidip kendim eşeğe bindim. Eşek koşa koşa bir güzel beni kaçırdı. Ben üzerinde durmaya çalışıyordum çocuk halimle. İnsanlar arkamızdan koşuyor. Bayağı korkmuştum. Sonra bir yerde durdu, beni indirdiler.
‘Şimdi daha farklı yaşanıyor ama yine de güzel’
Gülçin Ergül, şarkıcı
Eski bayramlar aile büyükleriyle birlikte kutlanırdı. Mendilde verilen bayram harçlıklarıyla ve şekerlerle mutlu olurduk. Şimdi bayramlar daha farklı yaşanıyor olsa da yine ayrı bir güzelliği var. Herkesin bayramını kutluyorum.
‘Harçlık toplayınca dünyanın en mutlu insanı oluyordum’
Selami Şahin, müzisyen
Ben Hatay’ın Yoncakaya Köyü’nde dünyaya geldim. Köyümüzde elektrik, su, hiçbir şey yoktu. Altı-yedi yaşlarıma geldiğimde bayramları hep çok heyecanla bekler oldum. Köyümüzün ortasında bir cami vardı. Avlusunda da kahveler… Ezan okunurdu, sonra amcalarımın, babamın, teyzelerimin, halalarımın ellerini öpüp harçlık almayı burada beklerdim. Bayram harçlıklarını topladığımda dünyanın en mutlu insanı ben oluyordum.
‘Bol bol şeker, çikolata yer, yeni kıyafetlerimizi giyerdik’
Bade İşcil, oyuncu
Bayram deyince hep çocukluk günlerim gelir aklıma. Şu an hayatta olmayan aile büyüklerimize yaptığımız ziyaretlerimiz, onların hazırladığı sofralar, sohbetler… Tabii bir de yeni alınan bayram kıyafetlerimizi giyme heyecanı olurdu. Bayramları en çok da şeker, çikolatayı bolca yiyebildiğimiz için çok severdim. Nice bayramlarımızın şeker tadında, barış içinde, keyifle olmasını dilerim.
‘Dedemlerde dut ağacının altında ailece yemek yerdik’
Koray Avcı, müzisyen
Her bayramın ilk günü ailece dedemlerde toplanırdık. Bahçedeki kocaman dut ağacının altında yemek yenirdi. Ben yemekten sonra ağaca çıkar dut toplardım. Bizimkiler de hem eğlenir hem dertleşirdi. Aile ziyaretlerini bitirdikten sonra vakit varsa tatile giderdik. Bir yaz Efes Antik Kenti’ne gittik. Sanırım ayaklarım küçük olduğu için Efes Antik Kenti çok uzun ve büyük gelmişti. Geçenlerde gezmeye gittiğimde aslında o kadar da büyük olmadığını fark ettim; büyümüşüm…
‘Eskiden herkes evinde otururdu, sonra sayfiyeye tatil başladı’
İlber Ortaylı, tarihçi, yazar
Eskiden insanlar bayramda birbirini evlerinde ziyaret eder, çoluk çocuk ufak hediyelerle mutlu olur, aylarca görüşülmeyen eş dost görülürdü. Herkes evinde otururdu çünkü sağa sola gidecek vasıta ve imkân yoktu. Yollar açıldıkça, imkânlar arttıkça sayfiyeye tatil başladı. Bu da bugün artık had safhada olan ilginç bir tüketim patlamasına sebep oldu. Yarım asır içinde ülkenin hızlı değişiminde eski ve yeni Türkiye’nin birbirine neresi benziyor, doğrusu merak konusu.
‘Bana tüccar diye isim taktılar’
Tuna Ortaylı Kazıcı, İlber Ortaylı’nın kızı
Bayram, öncesinde Ankara’daki Kuki’den alınan rugan ayakkabı ve beraberinde dükkândaki dev ayıcıkla çektirilen fotoğrafla başlayan bir ritüeldi. İlk gün önce anneannem ve dedemle, sonra babaannemle evlerinde bayramlaşılırdı. Bu ziyaretlerden likör bardaklarını, çikolata ve şekerleri, kalabalık sohbetleri ve tabii harçlıkları hatırlıyorum. Bu harçlıkları biriktirip, dövize dönüştürüp asla harcamadığım için aile bireyleri bana ‘tüccar’ diye isim takmıştı.
‘Hâlâ anlatırken gözlerim dolar...’
Seren Serengil, şarkıcı
Annem ve babam ayrıydı. İlkokuldaydım, babam Almanya’dan mektup gönderdi, “Bayramda Türkiye’de olacağım” dedi. O bayram giyindim, babamı bekledim ama gelmedi. Bir 45’lik plağı vardı; ‘Dünya durmadan dönüyor, yalnız dönmeyen bana sensin, bekliyorum hep neredesin”… Plağı dinleyip dinleyip gözlerim şişene kadar ağlayıp uyuyakaldım. İkinci gün uyanınca bir baktım içerden sesler geliyor. Meğer uçakta ancak yer bulmuş. Bana polaroid fotoğraf makinesi, guguklu saat ve çikolatalar getirmiş. Hayatımdaki en mutlu olduğum anlardandı. Hâlâ anlatırken gözlerim dolar.