Güncelleme Tarihi:
'İsmail’İn Hayaletleri’ hayatta bize verilen ikinci şanslarla ilgili bir film bir nevi, senaryoda size cazip gelen neydi?
İnanılmaz etkilendim çünkü bir aşk üçgeni ancak bu kadar hoş anlatılabilirdi. Hepimizin hayaletleri var. Hayatımızdaki yükler, hesaplaşamadığımız duygular, sevgiye karşı açlığımız ama beceremeyişimiz; bence hepsi şahane bir ritimle bir araya gelmiş. İkinci şans fikri harika bir şey çünkü sürekli büyüyor, kendimizle ilgili yeni şeyler keşfediyoruz. 20 yıl önceki gençliğimi hatırlıyorum da şimdi, şansıma inanamıyorum.
Nasıl yani?
İnsan o yaşlarda umut dolu olsa da hayatı nasıl becereceği konusunda kafası dağınık oluyor. Bir rüyanın içindesiniz adeta ve her şey akıyor ama siz olayları dışarıdan izleyen, mutlu mesut bir seyirci gibisiniz. Şimdi anı yaşamayı öğrendim. Oyunculuk benim için bir hayaldi, artık hayranı olduğum çoğu yönetmenle çalışma şansına eriştim.
Filmde sevdiğiniz an?
Bob Dylan’ın şarkısıyla dans ettiğim sahne beğeniliyor, ben de çok sevdim. Şarkının kendisi (‘It ain’t me, baby’) şahane ve manalı, filme çok şey katıyor. Normalde bir dans şarkısı olmadığı için de hoş oldu; karakter ruh durumunu belli ediyor.
Kariyerinize etkisi olan önemli bir tavsiye aldınız mı?
İşim konusunda kimse benim kadar eleştirel ve acımasız değildir. Benim için iş disiplini çok önemli. Bu arada köstek olanlar da çoktur. Öyle şeyler duyarsınız ki, karşınızdaki sizi uyarmak için değil incitmek için söylemiştir ve kendinizi gerçek dahi olmayan bir şeye delicesine üzülürken bulursunuz. Hep kendime hatırlatıyorum; söylenen veya yazılan kötü bir şeye aldırma! Bir hafta sonra unutacağınız şeylere üzülmemek gerek.
Aklınızda kalan bir yönetmen var mı, mutlaka çalışsam dediğiniz?
Claude Chabrol ama artık aramızda değil. Patrice Chéreau’nun öldüğünü duyduğumda da kahroldum; çünkü onunla çalışmak için deli oluyordum. Bazen hayatta çok geç kalıyoruz.
Hakkınızda yazılan en inanılmaz şey nedir?
O kadar çok gerçekdışı şey yazıldı ki inanın hatırlamıyorum ve artık okumuyorum hiçbirini. Genç bir oyuncuyken merak ediyorsunuz ve kendinizi okumaktan alamıyorsunuz. Egonuz da tabii ki kocaman bir canavar gibi beslenmeyi bekliyor. Gelgelelim o kadar iğrenç şeyler okuyunca dengeniz bozuluyor. Bir an geliyor, artık okumayı bırakıyorsunuz. Böyle kötü yazmaları ve nefret dolu olmaları; sanırım bu tür korkunç şeyler daha çok ilgi görüyor, alıcısı daha fazla galiba; maalesef. Doğruyu ve olumlu şeyler yazsalar insanlar sıkılacak diye düşünülüyor.
Cotillard, ‘İsmail’in Hayaletleri’nin belki de en güzel sahnesinde, Bob Dylan’ın şarkısı eşliğinde dans ederken.
Brad Pitt ve Angelina Jolie ayrılığındaki dedikoduları mı kastediyorsunuz?
Özellikle değil ama o da var tabii ki. Hakkımda hiçbir şey bilmeden bir anda beni dünyanın en korkunç kadını ilan ettiler! Acıdım bu dedikoduyu çıkaranlara aslında. Çok çılgınca iddialardı. Hiç üstüme alınmadım çünkü hiçbir şekilde olayın bir parçası olmadım, benim hiç alakam yoktu. Üzüldüğüm tek konu, ayrılık aşamasındaki iki insanın çok zor zamanlar yaşaması. Ama hakkımda çıkan dedikoduların hiçbir gerçeklik payı olmadığı için dert etmedim. Yorumlar korkunçlaştıkça bana daha komik gelmeye başladı. Hatta ilk çıktığında kocamla (Guillaume Canet) birlikte, bazı yazılanlara öylesine çok güldük ki gözlerimizden yaş geldi. Öylesine abuk hikâyeler uydurmuşlar ki, pes doğrusu! Derken insan bunları uyduranların hayatlarını merak ediyor, neden böyle mantıksız şeylere kalkışıyorlar diye de merak ediyor. Böyle düşününce de sinirlenmiyorsun tabii ki. Aldırmamak
ve gülüp geçmek gerek.
Sonunda resmi bir açıklama yaptınız.
Evet yaptım. Başta aldırmıyordum ama sonrasında tahammül edilemez seviyeye geldi. Evimin önünde paparazzi nöbet tutmaya başlayınca kocam “Artık bu işi hallet, ben dayanamıyorum” dedi. Sabrının sonuna gelmişti. Ben de Instagram hesabımdan dosdoğru açıkladım. Sonra da işimize baktık.
NURİ BİLGE’Yİ DUYDUM ELBETTE...
Türkiye’den filmler Fransa’da da gösterime giriyor ama izleyebiliyor musunuz, çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?
Nuri Bilge Ceylan’ın adını duydum elbette, çok övgüyle söz ediliyor ama maalesef filmlerini izleyemedim. Hele ki Altın Palmiye alan ‘Kış Uykusu’nu merak ediyorum, izleyeceğim. Günümüzde hiçbir şey imkânsız değil artık, diğer ülkelerin yönetmenleriyle de çalışmak mümkün. Ben de uluslararası bir oyuncu olarak kendimi zaten ortaya atıyorum.
Peki gidip bir yönetmenden
rol istediniz mi hiç?
Evet, aramadım da mesaj gönderdim ve “Ne proje olursa hazırım” dedim. İnanılmaz şekilde bana bir senaryo gönderdi. Hayatımın rolü olacak kadar şahaneydi ama maalesef kabul edemedim. Düşünebiliyor musunuz! Çünkü Dardenne Biraderler’in ‘İki Gün Bir Gece’ (performansıyla Oscar’a aday oldu) ve ‘Macbeth’teki bunalımlı karakterlerinin ağırlığı altında çok ezilmiştim. Böyle devam edemeyecektim. Rahatlamaya ve daha hafif bir role ihtiyacım vardı. İnanılmaz derecede kötü bir zamanlama oldu. Hangi yönetmen ve film olduğunu söyleyemeyeceğim; çünkü yerimi alan çok şahane oynamış, onun filmi artık, gölge düşürmeyeyim.