Güncelleme Tarihi:
Kafede çalışan bir garson, metroda telefonuyla oynayan bir kadın, Kapalıçarşı’da bir lokumcu veya bir dişçi... Gün içinde karşısına çıkan, tanımadığı kişilerin fotoğraflarını çekip onları birer modele dönüştürüyor. Türkiye’ye tatil için gelip İstanbul’a âşık olan Endonezyalı moda fotoğrafçısı Haddy Elnath, tanımadığı bu kişileri önce ikna ediyor, sonra fotoğraflarını çekiyor. Ortaya çıkan sonuçsa sadece modellerinin değil, sosyal medya kullanıcılarının da beğenisini topluyor. “İnsanlara fotoğraflarını gösterdiğimdeki tepkileri paha biçilemez” sözleriyle yaptığı işi ne kadar sevdiğini anlatan Elnath, sohbetimizin ardından benim de fotoğraflarımı çekti. Yağmur çiselerken verdiğim pozlardan biri yukarıda...
Tanımadığınız kişileri çekme fikri nasıl ortaya çıktı?
Uzun süredir aklımdaydı ama iki hafta öncesine kadar fırsat bulamamıştım. Türkiye’de sokağa çıktığımda tanıştığım herkesin fotoğrafını çekmek istiyorum. Türkleri çok ilginç ve güzel buluyorum. Sokakta karşılaştığınız birçok kişi fotojenik ve model gibi. Bir arkadaşım dışarı çıktığımızda beni her gün aynı kafeye götürüyordu ve orada çalışan garsonun (Emre) fotoğrafını çekmem için beni cesaretlendiriyordu. Emre’den izin istedim, çektim; fotoğrafları TikTok’ta epey iyi yorum aldı. Bu da beni cesaretlendirdi.
HİKÂYEYİ MERAK EDİYORUM
Fotoğrafını çekeceğiniz modelleri neye göre seçiyorsunuz?
Tanıştığım kişilerin yaşlarına, renklerine, vücutlarına ve kilolarına dikkat etmeksizin gözlerine dikkat ediyorum. O gözlerin ardındaki hikâyeleri, duyguları merak ediyorum. Fotoğrafını çekeceğim insanları da gözlerine göre seçiyorum. Çünkü hepsinin kendine has bir güzelliği, hepsinin anlatacak farklı hikâyeleri var. Fotoğraflarımda aktarmak istediklerim de bunlar.
Bu proje size ne sağlıyor?
Manevi tatmin ağır basıyor. İnsanlara çektiğim fotoğraflarını gösterdiğimdeki tepkileri paha biçilemez. Bu fotoğrafları sosyal medyada paylaştığımda çokça tebrik mesajı alıyorum. Bu mesajlar ve yorumlar beni motive ediyor. Kendi bakış açımı dünyayla paylaşmayı seviyorum, bunun insanlara ilham vermesini umuyorum.
Fotoğraflarını çekmek için nasıl ikna ediyorsunuz?
Önce kendimi tanıtıyorum, sonra Instagram üzerinden işlerimi gösteriyorum. Sonrasında eğer konuşmaya isteklilerse iletişimde kalmak üzere sosyal medya üzerinden takipleşiyoruz. Sonra çekim için zaman belirliyoruz.
Olumsuz tepki veren oldu mu?
Şu ana kadar iletişim kurduğum kimseden olumsuz bir tepki almadım. Eğer insanlar iletişime açık duruyorsa, izin istemek için harekete geçiyorum. Herkes kamera karşısında rahat etmek zorunda değil, bazen fotoğraf çekmem için izin vermeyenler de çıkıyor. Fakat bu beni sevdiğim işi yapmaktan alıkoymuyor. İnsanlarla tanışmayı seviyorum, fotoğraf çekmeyi seviyorum, seyahat etmeyi seviyorum, en çok da hepsini beraber yapmayı seviyorum.
SANAT DOLU BİR ŞEHİR
Sizi Türkiye’ye getiren neydi?
İlk defa 3 yıl önce tatil için geldiğimde İstanbul’u ve insanları çok sevdim. Yeni arkadaşlar edindim. İstanbul şu ana kadar en sevdiğim şehirlerden biri oldu, sanat dolu ve güzel, aynı zamanda da modern. Bana ilham veriyor. Bir de tabii ki insanları çok güzel.
Fotoğraf çekmek dışında neler yapıyorsunuz burada?
Çevrimiçi rötuşçu olarak çalışıyorum, fotoğraf düzenliyorum. Endonezya’da günlük ve ajanda sattığım çevrimiçi mağazam var. Bugünlerde Bali’de çıkaracağım Kandrakar adlı giyim markamı hazırlıyorum.
OKULUN YANI SIRA PART-TİME MODELLİK YAPMAYI DÜŞÜNÜYORUM
Emre Cengiz (18) öğrenci, garson
“Haddy ile kafede tanıştığımızda önceki çekimlerini gösterdi. Fotoğraflarımı çekmek istedi. Ben de kabul ettim. Model olmamla ilgili sosyal medyadan çok fazla yorum geldi. Almanya’ya gittikten sonra modellik ajanslarına başvurmaya karar verdim. Bremen Üniversitesi’nde endüstri mühendisliğini kazandım. Üniversitenin yanı sıra orada part-time olarak modellik yapmayı düşünüyorum.”