Güncelleme Tarihi:
Demi Moore’un bu ayın başında vizyona giren ‘Cevher’ filminde canlandırdığı Elisabeth Sparkle karakteri şöhretini kaybetmemek, genç ve güzel kalabilmek için gizemli bir ilacı bedenine enjekte etmekten hiç çekinmiyor. Ona ‘kendisinin daha iyi bir versiyonu’na sahip olacağı söyleniyor ama sonuç pek de öyle olmuyor. Günümüzde birçok kişinin hayali tıpkı Sparkle gibi o en iyi versiyonuna ulaşmak. Bunun en kolay yolu da estetik ameliyatlar. Fakat eğer doğru uygulanmazsa ortaya korkunç sonuçlar çıkabiliyor. Estetik plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanları Prof. Dr. Akın Yücel, Op. Dr. Osman Oymak ve Op. Dr. Metin Kerem ameliyatların risklerinin neler olabileceğini, hastalardan gelen ilginç istekleri ve bu alanda şu sıralar neler yaşandığını anlattılar.
‘EN RİSKLİSİ BREZİLYA POPOSU’
Günümüzde artık her estetik ameliyatın çok sık tercih edildiğini söyleyen Prof. Dr. Akın Yücel riskli bulduğu ve ayrıca etik olarak yapmaktan kaçındığı ameliyatları anlattı…
- Çok genç hastalara yüz germe ameliyatı yapmayı doğru bulmuyorum çünkü yüz hatları daha oturmamış oluyor. Fakat son dönemde rüzgâr biraz o yönde esiyor. Mesela ‘ponytail lift’ (adını sıkı bir atkuyruğu yaptığınızda yüzünüzde oluşan gerginlikten alıyor) yaptırmak istiyorlar ve şu sıralar çok popüler. Cerrahi yöntemle kaş ve göz kenarları yükseltiliyor. Badem göz dedikleri şey de bu. Tabii bir gencin kaşı çok düşüktür veya burnu çok kemerlidir, o zaman erken yaşta ameliyat yapılabilir.
- Hastanın yaşamını tehlikeye sokabilecek en riskli ameliyat ‘Brezilya poposu’ diye bilinen ‘Brazilian butt lift’ (BBL) yani kalçaya yağ enjeksiyonu. Ölüm oranı binde 3. Bir estetik operasyon için çok yüksek bir oran. Liposuction ve karın germede de sorunlar olabiliyor; emboli atma riski var. Yağ pıhtısı kalbe kadar gidebiliyor. Tabii şunun altını çizelim: Bu risk küçük liposuctionlar’da değil, vücuttan yüksek hacimlerde yağ alındığında ortaya çıkıyor. Örneğin 80 kiloluk bir hastadan 8 litrenin üzerinde yağ almamak gerekiyor. Yüzde 10 gibi bir kural var ama ben yüzde 5’in üzerine çıkmamaya çalışıyorum. Liposuction bir zayıflama ameliyatı değil, kontür düzeltme ameliyatıdır. Genç ve cilt gerginliği iyi olan hastalara uygundur. Çok kilo alıp veren, cildi biraz gevşemiş ve yaşı ilerlemiş kişilerde yüksek hacimlere çıkmak hayati komplikasyonlar yaratabilir. Derinin toplanamaması veya dalgalanması sorunları ortaya çıkabilir. Liposuction bele, sırta, basenlere, bacak içlerine, diz içlerine yapılabiliyor ama tutup da hastayı çepeçevre inceltmeye kalkarsanız vücudun metabolizması bozulabilir.
- Karın germenin ve yaygın liposucton’ın iyileşme süreci biraz uzundur. Kas tamiri yapıldığı için karın içi basınç artar. Meme ameliyatları çok kolay iyileşir. Yüz ameliyatları ağrısızdır ama şişkinlik ve morarma olabilir. Burun ameliyatlarında da şişkinliğin geçmesi üç haftayı bulabilir. Bir de o dönemde hasta çok rahat nefes alamadığı için uyku sorunları yaşanabilir. Her ameliyatın kendine göre sıkıntıları var.
‘KALICI HASAR RİSKİNE DEĞMEZ, ALT TARAFI GÜZELLİK AMELİYATI YAPIYORUZ’
Op. Dr. Osman Oymak günümüzde cerrah sayısı arttıkça ‘yeni yöntemler’ adı altında ortaya çıkan uygulamaların riskli alanlara girdiğini söylüyor ve şunları ekliyor:
- Fazla denenmemiş, çok yeni cerrahi yöntemlerden kaçınırım. Örneğin son zamanlarda genişletilmiş derin plan yüz germe diye yeni bir ameliyat çıkardılar. Bu operasyonlarda sinir hasarı olma ihtimali, normal ameliyatlara göre çok daha fazla. Sonuçta da büyük bir fark olmadığını düşünüyorum. Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmiyor.
- Biz ‘Ne kadar az anlaşılır, o kadar iyi’ felsefesiyle yetiştik. Hasta beğenmezse geri dönebilelim diye düşündük. Şimdi badem göz gibi yeni uygulamalar görüyorum. Bazılarının geri dönüşü yok, yüze hasar veriyor. Hasardan kastım şu: Cildi bir sünger gibi düşünün. Üzerine bastırıyorsunuz, bıraktığınızda da geri geliyor. İçinde yağ dokuları, elastin, kolajen gibi bir sürü madde ve tabii bir de bunları besleyen damar sistemi var. O süngeri bir ucundan tutup sağa ve sola çektiğiniz zaman içerideki her şeyi geriyorsunuz. Bu yüzden çok uzun süreli ödem olabiliyor. Sinirler hasar görebiliyor ki bu yüzdeki bir bölgede hareket kaybına neden olabiliyor. Eğer çok dikkatli bakarsanız birçok kadının iki ağız köşesinin eşit olmadığını, bazılarının konuşurken hafiften çektiğini görebilirsiniz. İşte bunlar o kahramanca ameliyatlar nedeniyle olan şeyler.
- Her ameliyat için geçerli: Eğer düzgün yapılmazsa başınıza bela olur. Kötü ve çirkin sonuçlar alırsınız. Liposuction, meme, burun ameliyatı, hepsinin kaideleri var. Bunların dışına çıkmamak gerekir. Liposuction’da maksimum 5 litre yağ alın deniyorsa 15 litre alıp hastayı yoğun bakımlardan geri döndürmenin hiç âlemi yok. Kalıcı hasar bırakma riskiniz var, hatta liposuction’da ölümle sonuçlanan durumlar yaşanabilir, uzuv kaybı olabilir. Buna değmez çünkü alt tarafı güzellik ameliyatı yapıyoruz.
- Botoksta ve dolguda bir problem yok ama tabii ördek gibi dudaklarla dolaşmanın da bir âlemi yok. Arkadaşım yıllar önce söylemişti, ona hâlâ gülüyorum; “Nişantaşı’nda bir lokantaya gittim. Dört kadın hayretler içinde önlerindeki salataya bakıyor” demişti. Botoksu da öyle yapmamak lazım. Kaşlar havaya kalkmış, o şaşkın ifade pek normal değil.
- Çok kötü yapılmış ameliyatlarla karşılaşıyoruz bazen. “Ben de yaparım, oradan çekiveririm” demiş ve hastayı perişan etmiş. “Beni düzelt” diye bize gelen hastalar oluyor ama bazen bunu yapamıyorsunuz. “Kusura bakmayın, düzeltemem” dediğimde perişan oluyorlar ama hakikaten dönüşü olmuyor. Dokular bozulmuş, altındaki yağ dokuları sökülüp atılmış, siniride kestiyse neyi, nasıl düzelteceksin? Yine de mümkün olduğu kadar yardım etmeye çalışıyoruz.
ERKEKLER NE İSTER?
‘Six pack ve göğüs küçültme’
- Erkeklerin talepleri yaşa göre değişiyor. Gençler en çok burun ameliyatı istiyor. İkinci sırada da jinekomasti (göğüs küçültme) ameliyatı var. Yaşam biçimleri ve yeme-içme alışkanlıkları nedeniyle erkeklerin memeleri büyüyor. Eskisine göre belirgin bir fark var. 30-40’larda liposuction ve six pack; 50 yaş üzerinde de gözkapağı ameliyatı talep ediyorlar. Yüz germe erkeklerde hâlâ çok yaygın değil.
- Bizim en çok korktuğumuz kişiler beden dismorfik bozukluğu (başkaları tarafından fark edilemeyen ya da aslında hiç var olmayan bir kusurla ilgili takıntı yapmak) olanlar. Plastik cerrahların öldürülmesine veya yaralanmasına sebep olan saldırılardan da genellikle onlar sorumlu oluyor. Bu hastalık en çok rinoplasti (burun estetiği) isteyen erkeklerde görülüyor. Erkek estetik hastaları zaten her zaman temkinli yaklaşılması gereken bir grup bizim için. O yüzden 40 yaşından sonra rinoplasti için gelen erkeklere bazı sorular soruyoruz. Örneğin “Evde aynanın karşısında ne kadar vakit geçiriyorsunuz” gibi. Bazı hastalara bu yüzden psikiyatra gitmesini öneriyorum. (Akın Yücel)
- Kadınlar gibi “Kaşımı kaldır, popom büyüsün” diyen erkekler var artık. “Göğsüme implant koy, spor yapmadan six pack’lerim olsun” isteği de geliyor. Tabii yağla yaptığın six pack’in beş sene sonraki hali aynı olmayacak. Emek Sineması’nın bir perdesi vardı, onun gibi tıkır tıkır inecek aşağıya. Yine de yaptırıyorlar. (Osman Oymak)
‘EN TİPİK ÖRNEK MİCHAEL JACKSON’IN BURNUDUR’
Op. Dr. Metin Kerem ise “Kendimizi artık Instagram’da iyi görünmek zorunda hissediyoruz. Her ne kadar filtreler olsa da insanlar daha küçük detaylara takılır hale geldiler ve bunlardan kurtulmak istiyorlar” diyor:
- Bir insan yüzüne dokundurtmadan önce iki kez düşünmeli. Özellikle ünlü hastalarımın olduğu gruplara bakıyorum, o kadar yakışıklı adamlar ve güzel kadınlar var ki. O kadronun içinde “Bak, herkes bir şey yaptırıyor, acaba ben geri mi kalıyorum” diye endişe içinde olanlar var. Yüzde yapılan en büyük hata ne istediğini bilmemek. Bana parmağınla gösterebileceğin bir problemin yoksa bırak bu işin peşini. Sorun olmadan bir çözüm olamaz. Bana diyebilirsin ki “Burnum eğri” veya “Yanaklarım sarktı”. O zaman bunu düşünebiliriz.
- Estetik cerrahide aslında yapılan çok güzel uygulamalar var. Ama biz plastik cerrahlar olarak kişiyi değişime değil de ‘upgrade’ olmaya, yani elindeki materyalin en iyi halini göstermeye ikna etmeliyiz. Üzerine yağan karı eritip altındaki gerçek fiziksel figürü ortaya çıkarmalıyız. Eğer bir kişinin burnunda kocaman bir kemer varsa bunu düzeltmek o kişinin özgüvenine katkı sunabilir. Ama eğer biz bu kemeri almakla yetinmeyip, işi abartıp oraya bir kaydırak burun (aşırı kavisli burun) yaparsak, onun da ucunu gökyüzüne kaldırırsak bu kişiyi başladığı nok-
tadan da geriye götürmüş oluruz.
- Burun ya da yüzde yapılan her ameliyat bir öncekinden daha zordur. Çünkü bu dokuların bir elastikiyet kapasitesi var. Dokunduğumuz her yerde fibrozis (katılaşma) dediğimiz skarlaşmaya sebep oluruz. Bu merdivenin basamaklarını tırmanmaya başladığınızda bir şeylerin yapılabildiğini ve ne kadar müthiş değişikliklerin olabileceğini görürsünüz. Ama bir yerde durmak lazım. Doktorun ‘yeter’ demesi ve hastanın bu uyarıyı dikkate alması gerekiyor. Devam edilirse en tipik örnek Michael Jackson’ın burnudur.
- Vücuttan yağ alıp kalçaya enjekte edilmesi Jennifer Lopez, Beyoncé gibi ikonik isimlerden gelen bir akım. İnsanlar olabildiğince ince bir bel ve bir o kadar da dolgun kalçalar istiyorlar. “Her yerimden bu yağları al, hepsini popoma ver” diyorlar. Bunun birtakım sınırları var. Kartopu değil ki oradan alıp diğer tarafa ekleyesin. Tehlikeli bir iş. Dünya genelinde bazı hastalar bu yüzden hayatını kaybetti. Ülkemizde de ölümler oldu.
- Bazı hastalar sosyal medyada gördükleri bazı estetik ameliyatları kendilerine yakıştırırlar. “Benim yüzüme şunun yapılması lazım” diye düşünerek Google’ın başına oturur, kimin bu ameliyatı yaptığına bakarlar. Benim karşıma bu şekilde çok hasta geliyor. Tıbbın her branşında olduğu gibi bizde de önce teşhis konur, sonra ona göre bir tedavi yapılır. Teşhis koyma yetisi sadece doktora aittir.