Güncelleme Tarihi:
Zeugma Müzesi’nde görevli arkeolog Merve Kaçmış’ın intiharı ve “Ben masumum” dediği intihar notu birçok soruyu beraberinde getirdi. Dan Brown romanlarının açılış sekansını andıran bu olay, mobbing iddialarının ardından iyiden iyiye gündeme oturdu. Kaçmış’ın avukatlığını üstlenen Aslı Pasinli’nin mahkemeden ‘psikolojik otopsi’ talep edeceklerini söylemesi de psikolojik otopsi nedir, nasıl yapılır sorularının cevaplarını merak ettirdi. Ancak psikolojik otopsi ülkemizde pek bilinmiyor; haliyle uygulanamıyor.
‘Psikolojik Otopsi: Adli Alanda Çalışanlar Bu Kavramı Biliyorlar mı?’ başlıklı makale adli alanda çalışan katılımcıların yüzde 63.5’inin psikolojik otopsi kavramını daha önce duymadığını, yüzde 72.5’inin ise bu kavramın ne demek olduğunu bilmediğini gösteriyor.
Psikolojik otopsinin amacı kişiyi intihara götüren gerçek sebebin ne olduğunu anlamak.
Bu yöntemin iki ayağı var. İlki, bildiğimiz anlamdaki adli otopsi... Diğeri ise ikincil kaynaklar. Yani ölen kişinin ailesi, arkadaşları, temasta bulunduğu kişiler gibi yakınlarıyla bire bir görüşmeler yapmak ve kişiye ait okul, iş, hastane, adli, kolluk kayıtları gibi tüm kaynakları incelemek... Bu kaynaklara kişinin sosyal medya hesaplarıyla e-postaları da dahil. “Ölen kişinin bir ya da iki yakınına birkaç soru sorularak psikolojik otopsi yapılamaz” diyen Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı önceden kişinin günlük ve mektuplarının incelendiğini hatırlatarak, “Artık sosyal medya hesapları, e-postalar önem kazandı. Günümüzde bunları incelemeden çıkarılacak profilin pek de geçerli olmayacağı söylenebilir” diyor.
Görüşmeler yas dönemi bitince yapılabiliyor
Ölen kişinin yakınlarıyla ve tanıdıklarıyla görüşmelerin yapılması çetrefilli bir süreç. Çünkü kişinin yakınları henüz yas döneminde oluyor. Uzmanlar, “Uygun görüşme yapılabilecek zaman aralıklarına ilişkin
çeşitli veriler var. Yaygın olarak ilk birkaç aylık yas döneminin atlatılmasının ardından bu çalışmanın yapılması daha uygun” diyor.
“Söz konusu makale; Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı, Adli Bilimciler Derneği Adli Psikoloji Komisyon Başkanı Doç. Dr. Hatice Demirbaş ve adli psikolog Gülşah Şükran tarafından kaleme alındı.”