Güncelleme Tarihi:
İnternetteki arama motoruna Sevgililer Günü’yle ilgili birkaç kelime yazdım. Bir de ne göreyim! Ekrandan reklamlar fırladı. Çantalar, ayakkabılar, elbiseler, envai çeşit takılar, en çok da pırlantalar... Sanki odamın dört bir yanına saçıldılar. Kıpırdasam bir şeylere çarpacak gibi oldum. Asıl amacım bu günün tarihine biraz göz atmaktı. Tarihöncesi çağlara kadar gidiyor Sevgililer Günü’nün hikâyesi. Çok acıklı olanlar var, mesela bir azizin başına gelenler beni çok duygulandırdı. Vazgeçmediği bir sevgiden dolayı öldürülmüş. Sevginin tarihi hep böyle sevgi sebepli ölümlerle dolu.
Sevgililer Günü’nün bugünkü halini alması 1800’lere dayanıyor. Bir Amerikalının ilk kartı göndermesiyle başlamış, ‘sevgiliyi yılda bir kere daha yoğun hatırlamak günü’ olmuş. Fakat zamanla o kadar maddeleştirilmiş ki sanal ortamda inanılmaz şekilde reklama maruz kalıyoruz. Tabii bunlar bugünle ilgili bir alışverişimiz olacaksa işimizi kolaylaştırıyor da olabilir. Fakat bütün reklamlardaki ürünler görsel... Eğer ne alacağınız konusunda bir kararınız yoksa ve körseniz yandınız; bu reklamlar çok işinize yaramayacak. Daha önce de yazılarımda yer vermiştim; alışveriş sitelerinin sayfaları tamamen görmek üzerine. Ürünlerin betimlemesini bulmak mümkün değil. Yani mutlaka yerinde alışveriş yapmanız gerekiyor. Ama o zaman da işiniz zor; hediye mağazaları çok tehlikeli. Nereye dönseniz bir şeylere çarpma ihtimaliniz var. Yanınızda mutlaka biri olmalı.
BİR GÖLGEYE ÂŞIK OLMUŞTUM
Durum hep ticari seyrediyor. Oysa bence Sevgililer Günü’nde en güzel hediye bir arada olabilmek.
Maddiyata gerek olmadığını anlamamız gereken bir zamandayız. Sağlık şartları içinde sevdiklerimizle bir arada olmayı başarmak bence hediyeden çok daha önemli.
Geleyim ilk sevgilimin olduğu Sevgililer Günü’ne... O zamanlar çok az görüyordum. Bir yüzü sadece siluet şeklinde mesela... Bir gölgeye âşık olmuştum yani. Peki neydi beni o gölgeye âşık eden? Neşe saçan sesi. O sesi hiç unutmadım. Biz de tarihteki sevgililer gibi kavuşamadık ama yine seslense hemen tanırım o neşeyle “Harun” diyen sesi. Yani maddiyattan bağımsız, sevdiğinizin sizde kalan hediyesi nedir, ona sahip çıkmak gerekiyor. Ondan bana kalan hediyesi neşeli sesi ve kırmızıyı sevmesi oldu. Sizin Sevgililer Günü kırmızınız size, benim kırmızım bana...
Bu Sevgililer Günü’ne gelirsek... İki toka aldım sevgililerime, kızlarıma... Kafalarına sevgi dışında bir şey takmasınlar diye. Sevdiklerinizle birlikte birçok ‘sevgi günü’nüz olsun. Sevgi günü diyorum özellikle, sevgi varsa sevginin ve sevgilinin günü olması için çok bahanemiz de olur. Sağlıklı, bol sevgili günler herkese...