Güncelleme Tarihi:
Daha önce de göz hapsinde olmaktan bahsetmiştim, devam etmek istiyorum. Siz de kendinizi göz hapsinde hissetmişsinizdir; işyerinde, sosyal ortamlarda, toplu taşımada... Bazen fark etseniz de umursamamaya başlarsınız. Normaliniz bu oluyor. Bir gün kol kola yürürken bastonumu kızıma verdim. Tabii karşıdan gelenler görmeyenin kızım olduğunu sanmaya başladı. Bir-iki dakika sonra kızım şöyle dedi: “Baba insanlar sana nasıl bakıyor, şimdi anladım.”
Sık sık göz hapsinde olabiliyoruz ama restoranlarda en sık yaşadığımız sorunlardan biri personel bulmak. Kapıdan girince hemen karşılıyorlar, oturacağımız uygun bir yer buluyorlar, ilk siparişimizi de veriyoruz ama sonrasında sorunlar başlıyor.
Kim bize bakacak, baksa bile göremeyeceğiz... “Bakar mısınız” diye bağırmak da olmuyor. Bu gibi durumlarda yapacak tek bir şey kalıyor, yan masadan yardım istemek. Çünkü onlar da genelde bizi izliyorlar. Tabii herkes biraz yan masayı izler ama... Biz ‘aranmaya’ başlayınca genelde güzel bir etkileşim başlıyor. Bir şekilde hallediyoruz. Sık gittiğimiz mekânlarda bu işi daha samimi bir şekilde çözüyoruz. Personel bize telefon numaralarını veriyor. Biz de WhatsApp üzerinden sipariş verebiliyoruz.
Sık gittiğimiz mekânlarda bu işi daha samimi bir şekilde çözüyoruz, WhatsApp üzerinden sipariş veriyoruz.
Otelde kaldığım günlerde de en çok stajyerler yardımcı olmaya çalışıyor. Bir keresinde bir haftalık konaklamam sırasında bayağı iletişimimiz olmuştu stajyerlerle. 10 dakikada bir yanımdan geçerken seslenip bir ihtiyacım olup olmadığını sordular.
Sonra da şeflerinden izin alıp bana telefon numaralarını verdiler. Böylece ben izlenmekten kurtuldum, onlar da beni izleme mecburiyeti hissinden. Konaklamamın son günü onları biraz sevindirmek istedim. Önceden hazırladığım bahşişleri her geldiklerinde sahiplerine verdim. Sonuncuda şeflerine yakalandım, “Sen kaç para verdiğini biliyor musun” dedi. Çok güldüm. “Sence benim bunu bilmeme ihtimalim var mı” diye sorunca da üzüldü, cevap veremedi, bir sessizlik yaşandı.