Güncelleme Tarihi:
Yeni tanıştığım çocuklarla internet oyunu üzerinden sohbet ediyoruz... Sonradan kör olduğumu söyleyince hepsi birden “Görmek nasıl bir şey” diye sordu. Hiç beklemiyordum böyle bir soruyu. Normalde bana hep körlüğü sorarlar. Körlük, görmek üzerinden az da olsa anlatılabiliyor. Çünkü gören birini geçici de olsa ‘körleştirebiliyorsun’. Fakat daha önce hiç görmemiş birine görmeyi anlatmak konusunda çok başarılı olduğumu söyleyemem.
Hiç görmeyince bir kıyas bulmak oldukça zor. Ben de az gören birisiydim, bendeki görüntüyü anlatmak için çocuklara ses üzerinden örnek verdim; “Hani telefon çekmez de cümlelerin birazını duyup birazını bilgimizle kendimiz tamamlar ve karşıdakinin ne demek istediğini anlamaya çalışırız ya... Benim görüntüm öyleydi”. O yüzden aynı soruyu ben de sorabilirim; düzgün görüşe sahip olanlar acaba nasıl görüyor? Düşündüm düşündüm fakat bir türlü içinden çıkamadım. Sahi nasıl görüyorsunuz ve bu nasıl bir his? Hadi bakalım, şimdi azınlık çoğunluğa soruyor...
‘Ben insanı gözünden tanırım’
Bu soru beni hemen renklere yöneltti. Bende sadece iki renk vardı; koyu ve açık. Bütün dünya koyu olana siyah dedi, açık olana beyaz... Ben de gören insanlara uydum fakat kim, neden böyle tayin etmiş bilmiyorum. Tam bunları düşünürken televizyonda bir moda programı başladı. Seyretmesem de kulağıma çalınıyor programda konuşulanlar. Saç, makyaj, çanta, ayakkabı, küpe, kolye, elbise... Her şey eleştiriliyor ya da beğeniliyor ama sadece oradaki üç kişi karara bağlıyor durumu. Acaba izleyiciler de aynı fikirde mi diye araştırmaya giriştim. Arama butonuna ‘güzel giyinmek’ yazdım, binlerce link çıktı.
Biraz inceledim, binlerce kriter var! “Allahım bu ne, görmek ne kadar zormuş” dedim. Mesela bir videoda diyor ki, dikey çizgiler uzun boylu, yatay çizgiler şişman gösteriyormuş. Yani insan kareli bir gömlek giyince uzun boylu ve şişman mı oluyor? Bana uyar valla, görenler düşünsün.
Neye göre karar verilir ilk görüşte arkadaş olmaya ya da olmamaya, işe alıp almamaya? Yüz ifadesine göre mi? Giydiklerine göre mi? Boyuna, ten rengine göre mi? Mesela şöyle derler: “Ben insanı gözünden tanırım.” Mesela ben yeşil gözlüyüm, hangi sınıfa giriyorum acaba?
Bir de ilk görüşte aşk konusu var ki...
Bir de şununla karşılaşıyorum; dağda bayırda gezinti yaparken yanımdakiler gözlerini kapatıyor. Böylece doğayı daha iyi hissettiklerini söylüyorlar. Görmektense hayallerinde canlandırmayı tercih ediyorlar. Ama işte o zaman gözlere ihtiyaç var. Gerçek dünyaya dönüp gördüklerinizi bize betimlemeniz gerekiyor. Ve bizim de duyduklarımızı size aktarmamız... Böyle olunca tek başına olduğundan çok daha güzel oluyor bence.
Bunca düşünceden sonra verdiğim karar şu oldu: Elbiseden ve onun renklerindense parmak uçlarım ve onun bana verdiği hissiyat daha önemli. Yani en değerli elbisem kendi tenim.
Bir de ilk görüşte aşk konusu var ki ona hiç girmeyeceğim; çünkü biliyorum, o çıkışı hiç olmayan bir konu.