Güncelleme Tarihi:
İlk aşk ne zaman, son aşk var mı? Bence ilk aşk olacak ama ‘son’ hiçbir zaman olmayacak. Görmeyenler için ‘Gönül gözüyle görüyor’ derler ama pek inanmam ancak inandığım bir şey var, gönül hep aynı yaşta kalıyor. Kimlik yaşınız ne olursa olsun, gönül hep genç ve hep kendi işiyle uğraşıyor. Aşktan aşka koşuyor. Son nefese kadar madden ya da manen bir aşkın peşinde çünkü adı üstünde; uslanmazdır gönül. Gözü olsun olmasın o bakmaktan, görmekten öte bir yaklaşımla sever, akıl neye anlam katarsa gönül de aşkı katar hayatımıza...
Gönül dediğin pek laf dinlemez; ben de zaten laf anlatmaya çalışmam. O zaten bulur yolunu. Ne dersem diyeyim, söze dökmesem de o konuşur ve doğruyu söyler hep. Gönül dediğinin başarısızlık gibi bir derdi yoktur ama itiraf etmeyiz ya da dile getiremeyiz, olsun. İçimize atar da yaşarız, hatta için için yanarız da yaşayamayız.
İki sevdiğim arkadaşım âşık oldular birbirlerine. Biri en doğuda, biri en batıda. Aynı ülkede birbirine en uzak iki ilde yaşanan bu aşka tanık olduk biz de. H. ile B. diyeyim kısaca. İkisini de çok severim. Bir bilgisayar oyunuyla tanışmıştım yıllar önce bu arkadaşlarımla. Onlar da yine bir çevrimiçi toplantıda tanışmış 10 yıldan fazla bir süre önce. İlk gün etkilenmişler seslerinden, fikirlerinden ama söylememişler ve yıllar geçmiş... Birkaç ay önce yine bir çevrimiçi oyunda karşılaşmışlar. Sohbetler açılmış tekrar ve ne kadar çok ortak yönleri olduğunu yeniden fark etmişler. B. bu kez durmamış, taşmış. Gönül durmazsa dil durur mu? Kem küm derken gönülden taşanlar ortaya döküldü ve yıllar önce çakan kıvılcım, ateş alev oldu.
Sordum “Ne buldunuz birbirinizde, nasıl oldu bu iş” diye. B. “Ben çok eskiden beslemişim bu sevgiyi farkında bile olmadan. Hiç yüz yüze gelmeden başladı her şey” dedi. Nasıl âşık oluyoruz hayali bile olmayan bir kadına ya da adama, hâlâ net bir cevap bulamadım yani.
Ama gönülle ilgili tespitlerimde haklı çıktım; gönlün görmeye ihtiyacı yok, o buluyor eşini. Sadece aramaktan vazgeçmemek gerekiyor, bir de bulunca tanıyabilmek...
Bu sevdiğim iki arkadaşım, gönüllerinde yaşıyor aralarındaki aşkı ve hasretle bekliyorlar ‘görmeden-görüntülerin olmadığı’ buluşmayı... Aynı masada oturmayı, birbirlerini canlı dinlemeyi, iki elin birbirine değmesini hasret ve sabırla bekliyorlar. Hiçbir görsel önyargısı olmadan seven iki ses, iki vücut tek olacak; buluşunca tamamlanacaklar fiziksel olarak.
Hani hologramlar vardır, bir cismi görürsünüz ama dokunamazsınız ya, işte bunun tam tersi olacak. Buluşacaklar ve dokunacaklar; hayallerinde üç boyutlu olarak var olacaklar ama bu üçboyutlu hayalin hiç görüntüsü olmayacak. İki gönül bilecek görüntü olmadan sevmeyi, onların saydam aşkına biz de şahit olacağız.
Aşk zaten saydamdır, dokunamazsın...